Küçük bir karışıklık olmuş. Düzeltip yine yayınlıyorum. 😬😕😄
##_&
Belki bakışım işe yaramamıştı ama şehir dışı yola çıkıp bir süre sonra dağ yoluna direksiyonu çevirmem işe yaramıştı ve Cemre'nin yüzüne yansıyan panik seyre değerdi. Çekici olduğunu bildiğim gülümsememi yüzüme yapıştırıp Cemre'ye baktım. Yüzündeki ifadeden onun da bu gülümsememden etkilendiği belliydi.
----------------------------------------------------------------
CEMRE
Bu adamın tuhaflıklarına alışmam zaman alacaktı. Dur bir dakika! Neden bu adama alışmak zorunda kalacakmışım ki? O bana alışmaya çalışsın. Hop! Yine dur! Biz niye birbirimize alışmaya çalışmak zorundayız? Herkes kendi bahçesinde oynasın.
Aklımdaki düşüncelerle cebelleşmemi bitirip Ayaz'ın topunu karpuz gibi patlatıp bahçesinde oynaması için kovacakken benim kafam karpuz gibi patlayacaktı. Aniden frene basmasıyla kendimi tutamayarak başımı torpidoya çarptım. Kendime gelip başımı kaldırarak dışarı bakıp ne olduğunu anlamaya çalıştım ama yol bomboştu.
"N'oluyor ya?"
"Önümde ki araç aniden durunca fren yapmak zorunda kaldım."
Bak hele! Gülüşe bak. Yalancı köpek! Yol bomboştu. Sinirlerimi daha çok germek istemediğimden aracı durdurmasını istedim ama sabahki çatışmayı biz yaşamamışız gibi dingin yüz ifadesiyle kahvaltı yapmaktan bahsedince içimi sinirden daha büyük bir bıkkınlık kaplamıştı.
"Benim iştahım kaçtı. Midem bulandı. Yemeyeceğim."
"Ben yerim."
"Kes şunu Ayaz. Beni korkutmuyorsun ya da tedirgin etmiyorsun. Öyle yiyeceğin benmişim gibi tavırlar falan. İşe yaramıyor yani bil istedim."
Bakışları beni gerçekten korkutmamıştı ama otoyoldan çıkıp bir süre sonra dağ yoluna girmesi hoşuma gitmemişti çünkü buralarda kahvaltı yapılabilecek bir yer olduğunu hiç sanmıyordum. Aklıma kötü şeyler gelmiyordu çünkü Ayaz öyle biri değildi.
Kendi tezime göz devirdim. Kaç gündür tanıyorum ki? Adam zengin istediğini yapar üzerini parayla örter ama sorunda orda zaten parası var ne gerek var bunlara. Adamı sinir ettim, gerek görmüş olabilir ama ne alaka kızım ya işi gücü mü yok? İyice katil kim programına bağladım. Burada kahvaltı yapılacak yer kesinlikle var da bu adam neden beni ya kızdırmaya ya da tedirgin etmeye çalışıyor ki?
Ayaz'ın yola girdikten sonra yüzüne yapıştırdığı gülümseme elimin tersiyle ağzının ortasına vurma ya da yüzüne tükürme isteğimi zaptetmemi engelliyordu ama bunları yapıp istediğini eline vermeyecek ve sakin kalacaktım da... bu gülümsemesinin de etkisini bilmeye hakkı vardı.
Gözlerimi kısıp başımı sağa sola sallayarak çok önemli bir şey söyleyeceğim havası yaratıp konuşmaya başladım.
"Biliyor musun? Şu anki gülümsemen..."
Cümlemi tamamlamama izin vermeden kendisi benimle aynı mimikleri yaparak tamamladı.
"Dayanılmaz."
Yavşak. Ben de gülümsedim çünkü cümlemi bu şekilde bitirebilirdim. Ben gülünce kendinden memnun küçük ve kesik bir kahkaha attı.
"Aynen ya! Ben de cümlemi böyle bitirecektim ama önünde birkaç kelime daha olacaktı. Böyle hakkını vermedi gibi."
"Merak ettim bak. Çekinme söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz ve Ateş #Wattys2018
Romancesıcak ve soğuk buluşunca ateş ve buz karışınca karla güneş değince ilk nefesi alınca, son nefesi verince sevinçten ağlayinca, çaresizlikten gülünce bırakıp gidince, geride kalınca buz mu erir ateş mi söner?