21-Ateş

374 66 31
                                    

"Merhaba ben Ayaz"


_______________________________________


CEMRE



"Elimi uzatıp tokalaştım ve ben onun gibi kendimi tutmak istemedim çünkü gülmeye ihtiyacım vardı. Hem gülüp hem adımı söyleyerek karşılık verdim. Ayaz, "Tanıştığımıza sevindim" dedikten sonra elimi çekip beni kendine yanaştırdı ve "Baştan başlıyoruz o halde. Birbirimizi yanlış anlamaya çalışmadan ama bence bazı yerleri hızlı çekim yapabiliriz" diyerek benim cevabımı bile beklemeden dudaklarıma sıkı ama küçük bir öpücük kondurdu.

"Hmm bak şimdi ben de sevindim Ayaz Bey"



"Yalnızca bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim ve bu kesinlikle bir önyargı değil"

"Hadi bakalım. Ne yumurtlayacaksın acaba?

"Dengesizsin ve ön yargılısın çünkü bir saat önce benim kötü biri olduğuma inanıp beni çatallayan sen, bir saat sonra öptüğümde seviniyorsun. Kesinlikle dengesizsin. İkincisi tavuklar yumurtlar güzelim. Şimdi gidelim mi?"

Gülsem mi somurtsam mı bilemedim ve Ayaz "Bak işte şimdiki gibi gülmekle kızmak arasındasın ve bunlar uç noktalar" dediğinde bu sefer hemen cevap verdim.

"Birincisi benim dengesizliğim sizin yüzünüzden. Sizinle tanışmadan önce hayatımda her şey olağandı ve bu olağanlık gayet güzeldi. İkicisi horozlarda yılda bir kere yumurtlar. Ayrıca asıl ön yargılı sensin çünkü yumurtlayan tek hayvan tavuk olmamasına rağmen sen direk ondan örnek verdin ama ne mutlu bana ki erkeği de yumurtlayan tek hayvan o. Allah'ın sopası yok iste"

Cümlemin başlarında beni dinleyen Ayaz ortalara doğru gözlerini devirerek çantamı alıp elimden tutarak kapıya doğru ilerlerken son söylediğimle bir anda durunca ben de ona çarptım ama sanki hiçbir şey olmamış gibi önce bakışlarını arkamdaki bir noktaya sabitleyerek gözlerini kıstı ve sonra bana bakarak başını yana yatırdı. "erkeği yumurtlayan tek hayvan horoz mu?" dedi. Allah'ım! Bütün bunlardan burayı mı aklına yazdı yani. Bir dakika ama gerçekten horoz mu acaba yoksa başka hayvan da var mı?

"Başka var mı ki?" dediğimde Ayaz yarım ağız gülüp kırıtarak son cümlemi tekrarladı. Elimi çekmeye çalışıp "Ben öyle kırıtmıyorum!" diye tepki gösterdiğimde sadece "hı-hı" diyerek beni dışarı çekiştirdi.

"Ayaz bekle biraz! Tek eşyam bu çanta değil. Hem tamam gidelim ama Emre'lere. Nadide bana ulaşamıyor kaç gündür. Merak etmiştir. Ondan sonra konuşuruz olmaz mı?"

Ayaz çantamı yere bırakıp burun kemerini sıktı. Daha sonra kendini zorlayarak gülümsedi ve "Tamam ama bak sınırlarımı gerçekten çok ama çok zorluyorum. Ayrıca şu anda deştiğin yer acıyor ve bu daha çabuk sinirlenmemi sağlıyor. Lütfen başkalarını düşündüğün kadar beni de düşün"

Buruk şekilde gülümseyerek "Teklifinizi değerlendirdikten sonra biz size dönüş yaparız Ayaz Bey. Şimdi yarana bakalım" diyerek ellerimi tişörtüne doğru uzatınca ellerimi tutarak engelledi ve "Önemli değil. Ben pansuman yaptım. Üstelik belki vicdanını sızlatırım da istediğimi yaparsın diye yalan söyledim. Canım falan acımıyor" dedi.

Ayaz dışarı çıkıp verandaya otururken "Baştan başlamamış mıydık?" diye mırıldanıyordu. Eşyalarımı toparlayıp hazır olunca beni Emre'lere bıraktı ve arabadan inmeden önce "Seni buraya bıraktım ve burada bulmak istiyorum. Konuyu tam anlamadım ve burada olman istenmiyor onu biliyorum ama burası Emre'nin evi ve Emre'ye kendimden daha çok güvendiğim için ses çıkarmıyorum. Kendimi anlatabildim mi?"

Başımı sallamakla yetindim ve tam ineceğim sırada dayanamayarak sordum.

"Ayaz biz neyiz?"

"Söyledin ya!"

Buz ve Ateş #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin