sevgili okurlar; oy verin, emek bla bla demeyeceğim çünkü sizdeki azim ben de yok malesef. medyadaki şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. ister arka planda çalarak okuyun ister tek. şu güne kadar oy verin demem pek bir işe yaramadı ama bu dediğimi yapacağınızı biliyorum. ne de olsa size yarıyor ;)
CEMRE
Kahvaltıdan sonra ne kadar beni eve bırak desem de Ayaz korkunun ecele faydası yok deyiminin çeşitli türevleriyle yolunu şirkete çevirdi. Telefonunu kahvaltıdan beri isteyip Emre'yi aramam gerektiğini söyledim ama vermemekte, araca binip yola çıkana kadar diretti ve nihayet yola çıktığımızda telefon hakkım doğdu. Kendimi yanında esir gibi hissettiğimi söylediğimde verdiği cevap ise akıllara zarardı.
"Her genç kızın hayali güzelim. Alışırsın"
"Ayaz elimin tersindesin bak iri yarı demem oturturum ağzının ortasına!"
"Zaten en çok bunu seviyorum"
"Ben de biliyorum zaten hastalıklı mazoşist bir yanın olduğunu"
"Onu kastetmedim. O boyla verdiğin tepkiler ve yapamayacağın sözler vermenden bahsediyorum"
Cevap vermedim çünkü telefonu açtığımda ekrandaki görüntüyle gözlerimin açılmasının alnıma yaptığı baskıyı hissetmemek için diretiyordum ki gözlerimde normale dönmemek için diretiyordu. Hemen botları ayağımdan çıkarıp emin olmak için ayaklarıma baktım.
"Vallaha aynı!" dedikten sonra saçma bir şekilde ayak parmaklarımı oynatıp tekrar fotoğrafa baktım. Sanki onlarda oynayacakmış gibi bekledim. Bu adam kafayı yememe sebep olacaktı.
"Ayaz bu ne?" diyerek telefonu gözünün önünde salladım.
"Telefon!"
"Bu telefonların rulo şeklinde yapılanı çıksın, alıp sana monte etmezsem neyim bak! Aslında niye bekliyorum ki? Köşeli daha cazip. Zor ama imkansız değil"
"Ne var bunda? Alt tarafı ayaklarının fotoğrafı"
"Ayaz sen sapık mısın? Telefondan vazgeçip ayakları sana monte edeceğim" der demez Ayaz'ın titrer gibi yapıp "Irrrr" dedikten sonra gözlerini kısıp bana bakarak "Çok seksi!" diye tamamlamasıyla raydan çıkıp gelişi güzel vurmaya başladım.
"Allah seni ıslah etsin! Seni ıslah etsin bana sabır versin!" derken vurmayı bırakmıştım. Benim ellerim acımaya başlamıştı ama Ayaz'da tık yoktu. En son telefonu alnına vurduğumda küçük bir inleme sesiyle kendime geldim. Benim telefon etmem lazımdı ve telefonuma ihtiyacım vardı.
Önce Emre'yi arayarak şirkete geldiğimizi ve avukatın numarasını bilmediğim için onun aramasını söyledim. Sonra Ayaz'dan intikamımı almak için ezberimde olan numaraya mesaj çektim ve cevap gelmeden telefonu Ayaz'a geri uzattım ve işte bu kadar. Ayaz telefonu eline aldıktan birkaç saniye sonra mesaj sesi geldi.
Ayaz mesaja baktıktan bir süre sonra tahmin ettiğim gibi benim attığım mesajı da okudu ve tahmin etmediğim bir hızla kenara çekip frene bastı ve telefonu gözümün önünde sallayarak "Cemre bu ne?" diye bağırdı.
"Telefon"
Ayaz derin bir nefes alıp gözlerini kapatarak güldükten sonra "Bunun rulo şeklinde yapılanı çıksın..."
"Sakın bak uyarmadı de me Ayaz" dediğimde gözlerini açıp gülümsemesini bırakmadan "Hayatta almam diyecektim. Rulo şeklinde telefon mu olur kızım? Az biraz hayat et. Genişlet ufkunu. Erkek olarak rulo şeklinde olan şeylere ihtiyacım yok benim. İstediğim zaman monte edecek bir şeyim var" diyerek göz kırpınca işaret parmağımı gözünün hizasına kaldırıp o parmağı kırptığı gözüne sokmamak için bir bahane aradım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz ve Ateş #Wattys2018
Romancesıcak ve soğuk buluşunca ateş ve buz karışınca karla güneş değince ilk nefesi alınca, son nefesi verince sevinçten ağlayinca, çaresizlikten gülünce bırakıp gidince, geride kalınca buz mu erir ateş mi söner?