Cennettir dediler güneşin doğduğunu, cennet bildim seninle kavuştuğumuzu
Yaşlanmaktır dediler dünyanın tadı, yaşlanıyorum seninle aşk gerçek adı
Çoktan sen yârim olmazsa olmazımsın. Sen iki meleğimin kanatlarısın
Hem kâbus nedenim hem rüyalarımsın. Geçmiş yollar gelecek yıllarımın anlamının
Derya deniz misali yüreğinde, isterim bir damlanın izi kalmasın
Gemiler batsa bile bize dokunmasın, taşlar atılsa bile aşkım dalgalansın
Sevgini çiçekler gibi büyüt dediler, bazen bilmeden kurutsa da gülünü
Sen unut kendini sen avut dediler, araya hayat girmeden alır gönlünü
Sen bende açan güllerin toprağısın, hem bitiş nedenim hem başlangıcımsın
Geçmiş yazlar gelecek baharımın anlamısın.Medyayı es geçerseniz sözlerden mahrum kalmayın dedim. Eksik plan 2 de görüşürüz :)
AYAZ
İmzalar atıldıktan sonra yerinden hızla kalkıp kardeşini ve arkadaşını tebrik eden Cemre'yi izlemeye devam ettim. Bir yıl. Koca bir yıl onu görmek için ne kadar çabalasam da her seferinde beni atlatmıştı.
Gittiği ili, okulu, evini, her şeyini biliyordum ve her gününe ait fotoğrafları elimdeydi ama yüz yüze gelememiş ve sesini sadece bir kere duymuştum. Aramalarıma cevap vermemişti ve ben farklı bir numaradan aradığımda sadece "Efendim" diyen sesini duymuştum.
Cemre arayanın ben olduğumu, adını söylediğim an anlamıştı ama telefonu yüzüme kapatmak yerine sadece kendi şarjı bitene kadar dinlemişti. Daha sonra başka numaralar ya da gizli numaralardan aramam fayda etmemişti çünkü açmıyordu ve benim bir yıldır kulağımda sadece "Efendim" kelimesi çınlayıp duruyordu.
Bir yıl boyunca aptallığım benimle yatıp kalkmıştı çünkü ne onunla çekilmiş bir videom ne de fotoğrafım vardı. Bugün sesini duyduğumda kalbim duracak sandım. Çığlık çığlığa her atışta 'geldi' diyor gibi bütün vücudumu uyuşturmuştu kanım.
Tebrik faslı bittiğinde Cemre'ye doğru ilerlemek istedim ama bir anda karşımda kızlar grubunu buldum ve aralarında Efraim piçi de vardı. Kızlar öfke ile yüzüme bakarken Efraim sadece belli belirsiz başını iki yana sallıyordu ve Cemre...
O, ben hiç yokmuşum hatta hiç olmamışım gibi Aslıhan'ın önüne diz çökmüş gördüğüm en absürt geleneği bile kendinde ayin gibi gösteren hareketlerle ayakkabının altına adını yazmaya çalışıyordu ve kahretsin ki giydiği elbisenin yırtmacı yere çöktüğünde bütün ihtişamıyla bacağını gözler önüne seriyordu.
Ellerimi kaldırıp bir iki adım geri attım ve omuz silkerek kızlara son kez bakıp çıkışa doğru ilerledim. Niyetim tabii ki bırakıp gitmek değildi ama bir plan yapmalı ve bu fırsatı kaçırmamalıydım. Lavaboların olduğu tarafa doğru ilerlediğimde omuzuma dokunan bir elle durup arkamı döndüm.
"Efraim!"
Bir yıldır neredeyse her gün Efraim'le konuşuyordum ve bana Cemre'nin fotoğraflarını gönderiyordu ama verdiği tek bilgi okulunun ve onun iyi olup olmadığıydı.
Bana "Nereye gidiyorsun?" diye sorduğunda kızlara sergilediğim vurdum duymaz tavrı ona da sergileyerek omuz silkip yürümeye devam ettim. "Beni burada kimse istemiyor anladım. Onun için kimsenin olmadığı bir yer bulmaya gidiyorum"
Efraim yanımda yürümeye başladı. "Pes mi ediyorsun yani? Bunca zaman uzaktaydı ve sen hep uğraştın ama şimdi dibindeyken bırakıyor musun?"
"Elbet punduna getiririm" derken lavabonun kapısını açtım ve Efraim'in beni rahat bırakacağını düşündüm ama beni şaşırtıp peşimden geldi. Demek bana aşılamaya çalışacağı fikirler kendince bu kadar değerliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz ve Ateş #Wattys2018
Romancesıcak ve soğuk buluşunca ateş ve buz karışınca karla güneş değince ilk nefesi alınca, son nefesi verince sevinçten ağlayinca, çaresizlikten gülünce bırakıp gidince, geride kalınca buz mu erir ateş mi söner?