11-uçuk

951 73 13
                                    

"Haklısın. Daha fazla babamı dinlemeyeceğim. O zaman av başlasın Ayaz."



---_---------------&------------------+((99+++++++

Sabah hafifleyerek uyanmıştım çünkü annem ne işim ne de patronlarım hakkında yorum yapmamıştı. Bunların yerine uzun süredir yapmadığımız anne kız sohbetini yapmış ve ikimizde içimizdeki bütün huzursuzlukları gidererek yataklarımıza gitmiştik ama bir önceki geceden kalan uykusuzluk ve dün geceki uzun sohbet beni beden olarak iyice yormuştu.



Evet, anneme kırılmıştım ama onun üstüme titrediği ve zarar görmemi istemediği zamanları da biliyordum ve yaptığı hareketten ne kadar çok pişman olduğu her hareketinden, ses tonundan bile belli oluyordu.



Odamdan çıkıp banyoya ilerlerken annemin kahvaltı hazırladığını gördüm. Okula geç kalma ihtimalim vardı ve bunun için kahvaltı faslını es geçmeyi düşünmüştüm ama şimdi acelem var diyerek evden çıkarsam annem üzülecekti. Hem şarkı söyleyip hem sofrayı hazırlayan annemi banyonun kapı pervazına yaslanıp biraz izledikten sonra çoğu kişiye nazaran şanslı olduğunu düşünerek banyoya girdim.



Her ne olursa olsun beni takdir eden bana elinden geldiğince destek olan her zaman arkamda olacağını bildiğim bir annem vardı.



Kahvaltıda korktuğum başıma geldi ve annem yine çalıştığım evle ilgili nasihatlerini sıralamaktan kaçınmayarak akşam iyi giden sohbet ortamını bozmamak için sabahki kahvaltı ortamını heba etmeyi hedeflemişti. Keşke geç kalıyorum diyerek kahvaltıya kalmasaydım. Hepsi vicdanımın suçu. Bak annem vicdan yapıyor mu?



Ben de onun arkasında her daim duruyorum, ben de elimden geldiğince destek oluyorum. Hatta uzun bir süredir ben çalışıp kazanıyorum. Neden kendi vicdanımı sızlatacağıma birazda insanların bana karşı vicdanlarının sızlamasını beklemiyorum ki? Konunun iyice uzayacağını anladığımda kahvaltımı kısa kestim. 'Geç kalıyorum' diyerek evden çıkacakken annemin "Bir süre burada olmayacağım" sözüyle olduğum yerde kaldım.



"Bir süre derken ne kadar anne?"



"Anneannen yine rahatsızlanmış. Bakacak kimsesi yok biliyorsun. Ayrıca sen kendi kendini idare ediyorsun. Beni dinlediğin de yok zaten"



Bakacak kimsesi yok biliyorum ama neden annemin onun yanına gittiğini, neden anneannemin gelmediğini anlamıyorum.



"Sitem mi yapacaksın anne? Böyle mi sözünü dinleyeceğimi sanıyorsun? Neden bizimle kalmıyor? Hem her hasta olduğunda oraya gideceğine ve yolda bir gününü harcayacağına, döndüğünde aklın onda kalıp burada en az bir hafta acaba nasıl diyerek kendini paralayacağına söyle bizim yanımıza taşınsın."



Bana sözünü kırgınlığıyla dinletmeye çalışması hem üzüyor hem sinir ediyor hem de daha çok isyan etmeme sebep oluyordu. Dün geceki iyi ortam iki gece önce olanları silmiyor sadece üzerine sünger çekmemizi sağlıyordu ama annem yeni baraj yaptığımızı düşünmek isteyip, sarsılan barajı destekleyerek ayakta tuttuğumuzu görmezden geliyordu. Bu da beni anladığını değil ona anlayış gösterdiğim yoluna bizi çekiyordu ki ben anlayış göstermek değil anlaşılmak istiyordum ve birbirimizi bu şekilde zorlamaya devam edersek ikimizde yıpranacaktık.



"O yaşlı bir kadın Cemre ve doğduğu yeri bırakmak istemiyor."



"Aman ne yer! Duyanda çok özel olduğunu sanır."



"Orası onun memleketi biz anlayamayız. Belki yaşlanınca."



İşte çıldırmak için bir neden daha. O yaşlı bir kadın belki yaşlanınca anlarız diyorsun da kadın, sen neden yaşlandıkça beni anlamıyorsun da seni anlamam için benim yaşlanmamı bekliyorsun? Ya da neden yaşlanmadan seni anlamamı bekliyorsun. En iyisi bu savaşa girmemek yoksa çıkamayız ki oldu da çıktık çok yara alırız.

Buz ve Ateş #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin