26-bir nefeslik durak

363 41 93
                                    

Aydın konuştukça kalbim buz gibi donup parçalara ayrılmak için son vuruşu beklerken bedenim ona inat cayır cayır yanmaya başlamıştı ve nihayet Aydın son vuruşu da yaparak beni mezara gömerken ölüp karanlıkta kalmama sebep oldu. Birine bir şey olmuştu. Ben ölmüştüm.

_------------------&&&&&__________________

CEMRE

Güneşin, sırtımı ısıtmaya çalışırken odadaki soğuğun buna tezat beni rahatsız etmesi ile uyandım. Gözlerimi hafif araladığımda üzerimdeki pudra rengi çarşafın sırtımı tamamen açıkta bırakarak sadece bacaklarım ve göğsümü örttüğünü fark ettim. Dün gece aklıma gelince gözlerimi tekrar kapattım. Ayaz yanımda yoktu çünkü sıcaklığını hissetmiyordum. Işi çıkmış olabilirdi, evde eksik olan bir şeyi almak için çıkmış olabilirdi, banyoda olabilirdi. Evden gelecek seslere dikkat kesildim ama hiç ses yoktu. Kısa süre sonra cam ve su sesi gelince Ayaz’ın odada olduğunu ve kedine su doldurduğunu anladım.

Heyecanlıydım ve tuhaf hissediyorum ama mutsuz ya da pişman değildim. Sadece ne yapacağımı nasıl davranacağımı bilmiyordum. Ayaz’ın odada olduğunu anladığımdan beri kalbimin atışları kulaklarımda uğulduyordu. En iyisi her zamanki gibi davranmaktı. Hafif bir gülümseme ile gözlerimi açtım ve yavaşça arkamı döndüm. Ayaz benden önce uyandıysa muhtemelen bir çekincesi vardı çünkü daha önce benden erken uyanmamıştı. Yüzümü kötü görüp pişman olduğumu düşünmesini istemedim.

Pencerenin önündeki koltukta oturuyordu ve içeri giren gün ışığı arkasından vurduğu için yüzü karanlıkta kalıyordu. Çarşafı üzerime tutarak doğrulup elimi alnıma siper ederek daha çok gülümseyip “Günaydın” dedim.

Elinde içki bardağı vardı ve yayılmış bir şekilde koltuğa oturmuştu. Ben günaydın dedikten hemen sonra bardaktaki bütün sıvıyı içerek bardağı yere attıktan sonra koltukta öne gelip dirseklerini dizlerine dayayarak ellerini kenetleyip oturdu ve “Mutlusun?” dedi.

Bir tuhaflık vardı. Sadece kısık sesle “Evet” diyebildim. Pişman olmuştu.

“Kimsin sen?” diye sorunca iyice emin olmuştum. Pişman olmuştu ve dün ailesinin beni ona layık görmeyeceğini söylediğimde umursamayan adam şimdi bana bu yolla gelecekti. Yataktan kalkarak çarşafı etrafıma iyice dolayıp başımı dikleştirerek “Cemre Ateş” dedim. Kimseye mevkisi parası ya da ona duyduğum aşk için ezilip büzülemezdim. Feda ya da cesaret ettiğim hayatım bile olsa ezilemezdim.

“Neden bana kim olduğunu söylemedin?”

“Kim olduğumu biliyorsun. Ne saçmalıyorsun ha Ayaz?” dediğimde benim cümlelerim de bana cevap verdi ve Ayaz “Ben saçmalamam. Kimse saçmalamaz ama sen ve bu olanlar saçmalıksınız Cemre!"

"Bunları konuşmaya gerek yok. Kimsin? Nesin? Hepsi boş şimdiden sonra. Bana direk pişmanım diyerek gidebilirsin”

“Evek pişmanım! Sana dokunduğum için öptüğüm için vakit geçirdiğim için sevdiğim için seninle geçirdiğim her an için pişmanım ayrıca…”

Dediğinle lafını bitirmesine izin vermedim. Bu nasıl bir tezattı ki hem sevdiğinden bahsedip hem pişmanım diyordu. Dünkü adam bana herşey için söz veren defalarca seni seviyorum diyen adam nasıl bir kaç saate değişirdi ki?

“Bütün bunlar sana seni seviyorum demediğim için mi? bana dokunmana izin verdim ben. Seni sevmesem nasıl izin vereyim?”

“Senin için bu mu Cemre. Baştaki düşüncem şimdi iyice pekişti. Sana dokunmama izin verdiğine göre sen herkesin sana dokunmasına izin verirsin zaten. Baştan beri haklıydım. Sende gurur, onur hiç bir şey yok. Sadece etten ve kemikten ibaretsin ve bak şu işe iddiayı ben kazandım. Seni, Allah belamı versin ki tavladım ama neden şu an ölecek gibi hisseden benken sen hala o kafanı dik tutabiliyorsun ha? Seninle cümlelerimi heba etmeyeceğim. Toparlan ve defol git! Annene de amacınıza ulaştığınızı anlatırsın. Okuldan, Emre’den, benden ve bize ait olan her şeyden elini ayağını çek”

Buz ve Ateş #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin