CEMRE
Midemin bulanmasıyla gözlerimi açarak kendimi banyoya doğru atmak istedim ama kapı kilitliydi. Birkaç kere zorlamamla açılmayınca ellerimi ağzımın üzerine kapatarak etrafıma bakınıp içine kusabileceğim bir şey arama gibi aptalca bir girişimde bulundum ve hemen vazgeçip ortak banyoya koşmayı düşünürken banyonun kapısı Ayaz'ın sesiyle, benim ağzım midemdekilerin baskısıyla açılırken Ayaz'ın gözleri kapandı.
Ayaz elleri iki yana açık, gözleri hala kapalı olarak duruyorken ben dün akşam yediklerimi nasıl yuttuğumu düşünüyordum. Çizgi filme kendimi nasıl kaptırdıysam bazı şeyleri çiğnemeden yuttuğum kesindi ya da mide kabak çekirdeklerinin kabuğunu öğütmüyordu. Ayaz gözlerini açıp birkaç saniye önce jilet gibi bir takım elbise olan kıyafetine baktı ve hemen gözlerini geri kapatarak "Onlar kabak çekirdeği mi?" dedi.
Cevap verecek halim yoktu çünkü devamı geliyordu. Şimdi durup kabak çekirdeklerini kabuklarından çıkaramadığım için genelde kabuklarıyla çiğnediğim gerçeğini ona anlatmakla uğraşamazdım. En azından geri kalanlar olması gereken yerde olmalıydı düşüncesi ile Ayaz'ı iterek banyoya girip klozetle kucaklaştım. İşim bittiğinde ayağa kalkacak halim kalmamıştı ve gözlerim kararıyordu. Olduğum yere oturarak nefesimin düzene girmesini beklerken Ayaz "İyi misin? Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu.
Başımı olumsuz anlamda sallayarak bir an önce banyodan çıkmasını bekledim ama onun yerine "Hangisine olumsuz cevap verdin? İyi mi değilsin yoksa yardım mı gerekmiyor?" dedikten sonra banyo dolaplarından birini açarak içinden poşet çıkarıp içine önce ceketini sonra gömleğini ve en son pantolonunu koyunca başımı mümkün olduğu kadar öne eğip gözlerimi kapattım.
Ayaz banyodan çıkar çıkmaz sırtımı biraz önce Ayaz'ın açtığı dolaba dayayarak kafamı geriye yasladım. Hala midem bulanıyordu ve başım dönüyordu. Birkaç dakika sonra Ayaz tekrar banyoya gelip içeri girmeden "Üzerimi değiştirdim. Yine kusacaksan yaklaşmayayım" dediğinde gözlerimi açıp başımı çevirmeden Ayaz'a baktım. İki kıyafetin birbirinden zerre kadar farkı yokken neden iki taneydiler ki? Şekil yaparak gözlerimi devirip tekrar kapatarak cevap vermeden oturmaya devam ettim ama çizdiğim şekil Ayaz beni kucağına alınca bozuldu.
"Yürüyebilirim Ayaz bırak beni"
"Bence dişlerini fırçalamadan konuşma"
"İğrençsin" dedikten sonra aptalca ağlamaya başladım. Bir an önce bu durumdan kurtulmazsam kendimi dövmeye başlayacaktım. Önceden kimse beni ağlatamazken şimdi en gereksiz şeye ağlıyordum.
"Ben mi iğrencim?" diyerek beni yatağa bıraktıktan sonra "Yalan söylediğin için bu sana Allah'ın bir cezası bence" diye devam etti.
"Allah'ın cezası olan sensin!"
Ayaz yüzünü buruşturup kaşlarını çatarak "Dişinde kabak çekirdeği var" dediğinde daha çok ağlayacağım için yorganın içine girerek kafama kadar çektim ve kendimi serbest bıraktım.
"Sadece şaka yapıyordum"
"Defol burdan"
"Kendini iyi hissetmen için ne yapabilirim?"
"Defolabilirsin!"
Uzun bir süre ses gelmeyince yavaşça yorganı başımdan çekip rahat bir nefes aldım ve yerimden kalkmaya erindiğim için tekrar uyumaya devam ettim.
Başımın dibinde çalan telefon sesiyle kendime geldiğimde güneş odanın ortasına kadar geliyordu. Ayaz efendi telefonunu unutup gitmişti ve bu fırsatı kaçırmayarak o telefonu didik didik karıştıracak ve ona karşı kullanabileceğim bir açık arayacaktım tabi şifresi yoksa. Kimin aradığını görebilmek için doğrulup komodinin üzerindeki telefonu elime aldığımda hem sevindim hem hayal kırıklığına uğradım. Sevindim çünkü arayan Emre'ydi ve hayal kırıklığı telefonun Ayaz'ın değil benim olmasıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/102700454-288-k61447.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz ve Ateş #Wattys2018
Romancesıcak ve soğuk buluşunca ateş ve buz karışınca karla güneş değince ilk nefesi alınca, son nefesi verince sevinçten ağlayinca, çaresizlikten gülünce bırakıp gidince, geride kalınca buz mu erir ateş mi söner?