sıcak ve soğuk buluşunca
ateş ve buz karışınca
karla güneş değince
ilk nefesi alınca, son nefesi verince
sevinçten ağlayinca, çaresizlikten gülünce
bırakıp gidince, geride kalınca
buz mu erir ateş mi söner?
______________________________________ İyi okumalar
AYAZ
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cemre'nin çığlığı akıllara zarardı ve köpeklerden korktuğunu bilmiyordum. Pencerenin olduğu yere doğru ilerlerken Cemre'nin perde teşkilatı ile yerde çırpınıp bağıra çağıra kurtulmaya çalışmasına yardım ederken istemeden gülüyordum.
Perdeleri üzerinden çekip Cemre'yi açığa çıkardığımda yaptığıma pişman oldum çünkü Emre'nin vurduğu yere şimdi bir de Cemre vurmuştu. Abi kardeş elleri ağırdı.
“Allah kahretsin! Allah kahretsin böyle bir evde ne işi var?”
“Böyle bir evde olması normal değil mi zaten?” derken Cemre toparlanıp masaya çıkmıştı bile. “Köpekler oraya da çıkabilirdi, eğer kapılar kapalı olmasaydı” diye devam ettim.
"Salak mıyım ben ha? Salak mıyım sence? Herkesi kendin gibi mi sanıyorsun? Böyle bir evde köpek olacak tabii korumak için falan filan her neyse. Zaten eve girdiğimizde de onları gördüm ama hamam böceğinin işi ne?”
“Hamam böceği mi?”
“İşte onu diyorum. Tamam benim evimde olabilir ama böyle bir evde ne işi var?”
Cemre üzerini silkeleyip aynı zamanda ayaklarını masaya vurup üzerinde olmayan şeyleri silkelemeye çalışıyordu.
“Bütün yaygara bu muydu yani?” derken gülmem kahkahaya dönmüştü ve “Biliyor musun sen de hamam böceği gibisin. Küçücük, zararsız ama etkili. İnsan da içime girerse ne yaparım etkisi bırakıyorsun ama ben gayet mutluyum ve silkelemeye de niyetim yok Cemre” diye devam ettim.
Cemre durmuş şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Kaşlarımı kaldırıp hafifçe başımı salladım sanırım yapmamam gereken bir benzetme yapmıştım. Cemre “Biliyor musun Ayaz haklısın. Başta beni o böceği benzetmene kızdım ama düşündüm ve hak verdim. Hamam böceği pisliği sever ve ben bu konuda hamam böceğiyim” dediğinde içimdeki heyecan başımın dönmesine sebep olacak kadar çoktu.
“Beni seviyorsun yani?”
“Bunu mu anladın o cümleden? Işıkları aç ve şu böceği bulup öldür Ayaz! Tıpkı benim iki ay önce aydınlanmamı sağlayan ışığı açıp içimdeki seni öldürdüğüm gibi”
“Hamam böcekleri kafaları yokken belli bir süre yaşayabiliyorlarmış diye duymuştum. Sen de kafasızsın. Beni seviyorsun, ben seni seviyorum, neden uzlaşmıyoruz?”
“Git Işıkları aç ve geri dönme Ayaz! Benim kafam kopunca yaşasam bile düşünme eylemini gerçekleştirmiyorum ve bunda beni kimse suçlayamaz ama senin aklın zaten kafanda değil başka yerinde olduğu için göt gibi bağlantı kurup bok gibi fikir yürütüyorsun”