3 あ2

1.4K 72 9
                                    

Eve girer girmez içini kaplayan huzur suratında bir tebessüme sebep olmuştu. Hatırlamadığı ve bildiği kadarıyla yeni taşındığı bu ev ona neden huzur veriyordu bilmiyordu ama hastaneden çıkmak çok iyi gelmişti. Bacağı acısada çok önemli değildi çünkü Jiwon'un kolu asla düşmesine izin vermemek için beline sarılıydı. Onu koltuğa bıraktıktan sonra camları açıp evin havalanmasını sağladı . Geçen bir haftada Jiwon'la yakınlaşmıştı tek tanıdığı oydu bir de büyükanne vardı gerçi ama o sürekli meşgul olduğu için Hana ile daha çok Jiwon ilgileniyor ve  sürekli yaptığı esprileri ile beynindeki düşüncelerden onu uzaklaştırıyor arkadaşlık ediyordu...
Jiwon elindeki ilaçları Hana'ya uzatırken
-Hadi iç.
-Ohh peki...
ilacı içtikten sonra Jiwon'un karşısına oturuşunu izledi ve;
-Benim telefonum falan yok mu?
-Kazadan sonra bulunamadı muhtemelen tren raylarının oraya gitti çünkü ulaşılamıyordu...
-Yeni bir numara almam gerek ve burada kendime dair bir şeyler aramam gerek ve kira...
-Oh kirayı takma zaten 6 aylık kirayı vermiştin.
-Ne!? Neden? Aptal bir insan mıydım?
Jiwon attığı kahkahadan sonra
-Büyükannemle adliyede karşılaştın o zaman haciz gelmişti dükkana sen de borcu kapatıp kira yerine saymasını istedin...
-Zeki bir insan olduğum kesin. Burası güzel çok beğendim özellikle balkonu...
-Senden önce ki kiracıda çok severdi.
-Kimdi?
-Hanbin tanışmak ister misin?
-Neden önemli biri mi?
-Hayır ama yakında olacak...
-Anlamadım.
-Bi şirkette stajyer olarak eğitim görüyor ve ben de öyleyim...
-Ne ? Ne eğitimi ?
-İdol? Rapper?
-Ne?
Bu kez kahkaha sırası Hana da idi. Jiwon eyeliener çekip dans mı edecekti?
-Gül sen gül sen fanların arasından bana Saranghae OPPAAAA ~~~ diye bağırsan da sana bakmayacağım!
Oppaa kısımını tiz bir şekilde söylemişti Hana artık karnını tutarak gülüyordu.
-Sana oppa demem ben senin ablanım
-Sen mi? Güldürme beni!
-Ahahah sen beni güldürdün ama!

Jiwon onu evde istemeyerek de olsa yalnız bıraktığında evin içinde yavaşça dolaştı tam olarak yerleşmediği evin halinden belliydi. Öncelikle üzerindeki iğrenç kot ve Jiwon'un olduğuna yemin edebileceği tişörtten kurtuldu duş alacaktı ama belki sonra.
Çekmeceleri karıştırırken siyah deri kapaklı bir defter buldu günlük olması için dua ederek eline aldı ama günlük falan değildi. Karalama defteriydi çizimler vardı genelde kedi çizimleri idi demek çizim yeteneği vardı... Hep aynı kediyi çizmişti acaba kendi kedisi miydi? Defteri kenara bırakıp çekmecedeki eşyaları karıştırdı demir bir kutuyu eline aldı sallayınca içinden sanki bozuk para sesleri gelmişti kutuyu zorlayarak da olsa açınca içinin halka küpelerle dolu olduğunu gördü; gümüş veya beyaz altın olduğunu düşündüğü küpeler hepsi halkaydı arada birkaç top ve zımba küpe vardı. Kutuyu kapatıp yerine koydu diğer çekmecelerde ıslak mendil, makyaj malzemeleri ve benzeri şeyler  vardı hepsini yerine koyup çekmeceyi kapattıktan sonra defteri alıp koltuklara yavaşça yönelirken kapının yanındaki hırpalanmış, neredeyse parçalanmış çantayı gördü. Çantanın yanına gidip yavaşça eline aldı. Bu o gün taktığı sırt çantası olmalıydı... İçini açtığında yine birkaç defter,okuma kitabı, kalemler.... Jiwon'un fikirlerinin aksine hiç de intihara giden birinin çantası değildi. Çantanın içinden çıkan cüzdanı aldı içinde; yüklü bir miktar nakit, kartları kimliği ve birkaç fiş vardı. Fişleri geri tıkıp kimliğini aldı. Demek 18 haziran doğum günüydü takvime baktı 1 ay vardı. Kimliği geri koyup cüzdanı koltuğa fırlattı defterlere bakınca okuduğu kitaplarla ilgili notlar olduğunu anladı onlarda da işine yarayan bir şey bulamayınca onları da koltuğa fırlattı ve ilk baktığı çizim defterini aldı ve resimleri incelemeye başladı bir uyuyan kedi karalamasının altında "23.58 hala gelmedi" yazıyordu. Acaba kimi bekliyordum? diye  mırıldanıp daha fazla not bulmak amacıyla çizimleri detaylı incelemeye başladı. Bu karalamada kedi ağzını açmış hırlıyordu kuyruğunun köşesinde "Acaba bitti mi? Kendimi mi kandırıyorum?" Yazıyordu. Hana defteri daha büyük bir merakla incelerken kendinden geçmişti saatin nasıl geçtiğini fark etmemişti karanlıktan yazıları okuyamayınca ışığı açmak için ayağa kalktı. Işığı tam açmıştı ki kapı çalmaya başladı kapıyı açınca büyük balkonda kurulu bir yemek masası gördü. Acıktığını o an fark etmişti. Jiwon sevimli bir gülümseme ile ;
-Hadi yemek yiyelim.
-Olur...
-Ne yapıyordun?
-Anlamadım?
-Işık kapalı ne yapıyordun diyorum?
-Ohh sadece oturuyordum.
-Peki hadi gel. Bakalım damak zevklerini hatırlayacak mısın? Hastane yemeklerinden bıkmıştın değil mi?
-Damak zevkim mi? Biliyor musun ki?
-Aghh hayır ama herkes tavuk sever?
Hana çok kimseyi hatırlamıyordu ama bu çocuğun hayatında gördüğü en sıcak gülümsemeyi sunduğuna yemin edebilirdi.

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin