29あ12

604 55 13
                                    

-İyi misin meleğim? Hadi ayağa kalk.

Derken bir yandan da onu yerden kaldırıyordu. Karşısındaki beden ayağa kalktığında burnundan akan sıvıyı görünce ne yapacağını şaşırmıştı. İçinde adını koyamadığı bir his oluşurken, O dokunmaya kıyamadığı yüzü avuçlarının içine aldı sanki bedeni ondan habersiz hareket ediyordu parmaklarının ucunda yükselerek dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı neden yaptığını bilmiyordu hemde hiç. Yapmıştı ve bu kötü hissettirmiyordu.
Ellerini Jiwon'un yüzünden çektiğinde Jiwon'da anlamamış ve afallamış bir şekilde Hana'nın yüzüne bakıyordu. Hana bir anlığına tebessüm etmişti Jiwon'un aptal bakışlarına ama Jiwon'un burnundan akan kan tebessümü tamamlayamadan silmesini sağlamıştı.
Hana arkasını döndüğünde öfkeden köpürüyordu. Bu kadar daha sinirlendiği başka bir anı hatırlamazken karşısındaki donuk yüzlü herifler bunu daha da arttırıyordu.
-Sen kendini ne sanıyorsun?!
Sinirden ne yapacağını bilemezken karşısındaki bedenin gözlerinin içine bakıyordu, resimlerdeki gibi değildi daha zayıftı, rengi soluktu sanki hastalıklı gibiydi, takım elbise o saçma kıyafetlerden daha iyi göstermişti yalan değildi...
Hana bunları düşünürken elini göğsüne götürdüğünde küçük çaplı kalp krizi geçirdiğine emindi, az önce Jiwon'u öpmüştü o zaman bile kalbi hızlanmamıştı, ama bu herifin suratına bakmak bile küçük kalp krizleri geçirtiyordu.... Bu kadarı fazla değil miydi? Şu an bunu düşünmek için an saçma andı. Buna karar verince karşısındaki beş adama daha sert bakmaya başladı, beşinin de yüzünün rengi gitmişti ve şaşkınca kendisine bakıyorlardı, Hana ortada bir şey olduğunu anlasa da bozuntuya vermeden
Ne hakla Jiwon'a vurusun! Sana diyorum!!
Hala karşıdan ne bir ses ne de bir tepki vardı hala donuk donuk bakıyorlardı. Hana cidden içindeki kayışların koptuğunu hissetmişti tam bağıracağı anda aralarından sarı saçlı olan Hana'ya bir kaç adımda yaklaşıp Hana'yı kollarının arasına aldı
-Sen, sen yaşıyorsun...
Hana duyduklarıyla hareket kabiliyetini yitirirken bir yandan da beynine saplanan acıyla gözlerinden çıkan yaşları durduramadı. Ne demekti "Sen yaşıyorsun" yani önceden tanışıyorlar mıydı? Kazadan önce? Hana ne olduğunu anlamadan kolların arasından çekilmişti hem de sertçe...
-Seungri hyung ne yaptığını sanıyorsun?
Hana Jiwon'nun kolundan destek alarak duruşunu dikleştirdiğinde Jiwon'un bakışlarındaki öldürücü tehtidi görmüştü.
-Jiwon, ilişkiniz hakkın da hiçbir bilgim yok ama şimdi gitmelisin seni ilgilendirmeyen konular bunlar...
Jiwon siterik bir kahkaha ile tüm bakışları üzerinde toplamıştı
-Nişanlımı sizin yanınızda bırakıp gidicem öyle mi? Şu ana kadar neyimi istediyseniz aldınız şimdi de Hana'yı mı bırakıp gideyim? Sizin gibi karaktersiz insanlara güvenerek bir de?
Herkes Jiwon'un sözlerine şoka girerken en çok nişanlım kısmına takılmıştı. Hana da öyleydi ama yine de gözlerini karşısındaki adamdan alamıyordu. Beynine saplanan acılar yüzünden olayları idrak etmede zorlanıyordu. Karşısındaki adama bakarak bir şeyleri hatırlamaya çalıştı, beyni karma karışıktı. "Sen hayattasın..." derken neyden bahsediyordu? Bunu sonra düşünmeliydi. Karşısındaki adamla göz irtibatını kesmeden Kwon Ji Yong diye geçirdi içinden bu oydu Jiwon'un çıkış yapmasına engel olan pislikti. Hana dudaklarının arasından "Şerefsiz" diye mırıldansa da ona baktığında gittikçe hızlanan nabzına anlam veremiyordu sonunda göz temasını kesen ilk o oldu ve Jiwon'a dönerek
-Nişanlın mı?
Dedikten sonra onaylarcasına Hana'ya döndü.Hana gözlerini hala ondan alamamıştı ve başındaki ağrı saplanmaları git gide artıyordu. Hana girdiği transtan çıkmaya çalışıyordu ama imkansız gibi gözüküyordu. Jiwon Hana'nın elinden tutup onu kendine çevirince Hana girdiği transtan çıkıp Jiwon ile göz göze gelmişti cevap bekler gibi bakıyordu. Ama cevap alamayınca tekrar Jiwon cevap vermişti
-Evet.
Jiyong kahkaha atmaya başlamıştı normal olmadığını herkesin anlayacağı bir kahkaha
-Nişanlın mış? Yalancı! Bence Hana'nın haberi bile yok değil mi Hana?
Hana deli gibi gözüken adama tekrar dönünce Jiwon'un elini daha çok sıktı
-Nişanlıyız da bundan size ne? Siz kim oluyorsunuz da bu konuyla ilgili konuşabiliyorsunuz? Veya sizi inandırmak zorunda kalıyoruz?
-Ben kim mi oluyorum? Ciddi misin? Yok mu sayıyorsun şimdi de beni? O kadar yaptığın işkenceden sonra? Sonuç bu mu?
Hana ne olduğunu anlamamıştı ama korkmaya başlıyordu "O kadar yaptığın işkenceden sonra?" elleri titresede duruşunu bozmamaya çalışıyordu ki başarıyordu da.
-Sana ne yaptım bilmiyorum, eminim sen de bilmiyorsun... Ama sen işkence çekmişsen hepsini hak etmişsindir! Sen... Sen! Kendini ne kadar önemsiyorsun? Sen kimsin ki seninle zaman harcayayım? Bir de işkence etmişim!
-Ben kimim öyle mi Hana? O zaman kim olduğumu söyleyeyim? İster misin Hana? Arkanda bıraktığın Pilot olmaktan sıkıldım ve nişanlının çıkış yapmasına engel olan kötü adamım ben!
Hana duyduğu şeyle sinir seviyesinin nirvanasını yaşarken, böyle bir şeyi yüzsüzce söyleye bilmesinin ne kadar iğrenç bir hareket olduğunu sınıflandıramıyordu bile. Hana duyduğu şeyi idrak edince Jiwon'un elini bırakıp az önce Jiwon'un indiği kapıyı açıp torpidonun kapağını açtı, içerideki büyük zarfı alıp kapıyı sertçe kapattıktan sonra bir adım ileri atıp elindeki zarfı Jiyong'un suratına fırlattı, gözlerini onunkinden ayırmadan
-Bir daha dene, bir daha Jiwon'un çıkışı ertelensin, o zaman sen de zaten zor elinde tuttuğun unvanlarının hepsini kaybedersin! Duydun mu beni? Müzik hayatın son bulur! Jiwon'dan uzak duracaksın anladın mı? O zaman işkence neymiş görürsün! Şerefsiz! Ne yaşamışsan hepsini hak etmişsin sen! Acınası pislik!
Hana söyledikleri biter bitmez arkasını dönüp Jiwon'u arabaya sürükledi Jiwon arabaya binince kendisi de hızla sürücü koltuğuna geçti, kulaklarda çınlayan tekerlek sesi ile otoparktan çıktı. Bir yandan dikiz aynasından arkadakilere bakıyordu ama hiç biri kıpırdamamıştı.

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin