68 あ29

260 14 4
                                    

Hana mektubu yanına bırakırken hatırladığı şeyle yataktaki dağınıklığın içinden telefonunu buldu telefonun ekranını açmasıyla telefonun düşük şarj ibresini göstermesi bir olmuştu ama Hana o arada Jiwon'dan gelen aramaları görmüştü, panikle şarj aletini ararken Jiyong elini tuttu

-Sakin ol Hana...

-Jiwon 20 kere aramış Jiyong kesin bir şey oldu

-Kocaman adam Hana ne olabilir?

-Bak anlamıyorsun! Babam Hyunwoo'nun ölmediğini biliyor! Bana onu sordu! Anladın mı? Eğer onu bulursa öldürür! Ya Jiwon olduğunu bizden önce anladıysa? O zaman ne yaparım ben?

Jiyong telefonunu alıp Hana'ya uzattığında Hana hemen Jiwon'u aramıştı, ama cevap yoktu on kez on beş kez denedi telefondan cevap gelmediğinde Jiyong Hana gibi ayağa kalkmıştı.

-Hanbin'i ara belki şarjı bitmiştir.

Hana titreyen elleriyle Hanbin'i ararken telefonu yere düşürmüştü. Jiyong Hana'nın konuşamayacağını anlayıp telefonu kendi kulağına tutmuştu.

-Hanbin Jiwon'dan haberin var mı?... Hana soruyor... Öyle mi?...Ajansa geçti yani, tamam.
Jiyong telefonu kapattıktan sonra dolabına yürüyüp üzerindeki tişörtü çıkardı

-Gidip Jiwon'u buraya getirir misin?

-Evet ben de tam olarak bunu yapacaktım.

Hana Jiyong'un çıplak olmasına aldırmadan sarıldığında yine yeniden ağlıyordu

-Teşekkür ederim... Çok teşekkür ederim. Lütfen ona bir şey olmasına izin verme. Kardeşimse de değilse de benim için çok değerli.

Jiyong Hana'ya kollarını dolarken bu işin sonunun nasıl biteceğini merak ediyordu.

Hana Jiyong'a yüzüncü kez onu aramasını söyledikten sonra kapıyı kapattı ve ağır adımlarla kutunun ve mektupların olduğu Jiyong'un odasına geri döndü.

Hana kutuyu da yere alıp yere oturdu yatak fazla dağınıktı. Hana kutuyu yere ters çevirince içinden düşen birkaç katlı kağıdı aldı iki kağıtta kimlik fotokopisi vardı Hana yaklaştırıp net olmayan yazıları okudu biri Hyunwoo'nun du diğer kağıtta yazan isim Jiwon'du yani biri eski biri yeni kimliğiydi. Hana kimlikleri bırakırken Jiwon'un büyükanne ile gittiği günü hatırladı. Demek ki büyükanne o gün ki iyiliğin karşılığı kazadan sonra Hana'ya bakarak vermişti. Belki de Jiwon'un dediğine göre büyükannenin başlarda onu istememesinin sebebi bunu sonsuza kadar gizli tutmak istemesiydi. Bir gün Hana'nın çıkıp geleceğini hiç hesaba koymamıştı.
Çünkü Hana'nın gelmesi demek Hyunwoo'nun veya Jiwon'un hayatının tehlikeye girmesi demekti. Hana babasının anlamamış olmasını umarak büyükannenin ona bıraktığı mektuplardan birini aldı. Kadının mektuplarını sonra okuyabilirdi. Annesinin aldatılışını okumak pekte iyi hissettiren bir şey değildi. Mektuplarla işi bittiği ve Jiwon geldiği anda yapacağı ilk şey dna testiydi. Hana mektubu açmıştı ki çalan kapı ile heyecanı daha da arttı, belki de çalıp giderdi? Ama ya Jiwon ise?
Hana hızla oturduğu yerden kalkıp kapıya koştu. Kapıya ulaştığında delikten bakmadan kapıyı açtı.
Hana başta tanımadığı vücudu süzdü, baştan aşağı siyahtı siyah pantolon siyah deri ceket yüzü kapüşonu yüzünden gözükmüyordu. Hana gelen kişinin arkasından başlayan yağmuru farketmişti. Jiyong giderken yağmıyordu. Hava kararmaya başlamıştı ve gelen kişi hala ses vermiyordu Hana gelenin kendine olmadığını düşünerek

-Jiyong burada değil, eğer onun için geldiyse-

-Hadi ama Hana!

-Anla- anlamadım?

-Diyorum ki; İki yıldır oynamıyoruz bebeğim ve ben çok sıkıldım.

Hana'nın nefesi kesilirken bir adım geriye tökezledi, yere düşmesi çok uzun sürmemişti. Hana'nın zihninde şimşekler çakarken hala nefes alamıyordu.

-Hyunwoo?...

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin