Jiyong'un o partiye gitmesinin tek sebebi Seungri'nin dj'lik yapacak olmasıydı. Ama şu an yanında oturan kız partiye gidiş sebebiymiş gibi davranıyordu. Jiyong'un hayatında en nefret ettiği şey sırnaşık ve çıkarcı insanlardı. Bunun sebebi hayatında bu tarz insanlardan çok olmasıydı.
Jiyong kızın uyluğunda duran kırmızı ojeli çirkin elini sertçe itti. Kızın kulağına yaklaşıp, ki bunu yaparken kız farklı anlayıp Jiyong'un boynuna öpücükler kondurmaya başlamıştı' "Eğer hemen buradan siktir olup gitmezsen, buraya gelmemiş olmayı dileyeceksin" diye fısıldadı sesin de duygu yoktu kız seri bir şekilde masadan kalktı. Jiyong'un bakışları tekrar sahneye dönünce Seungri'nin ara vermiş olduğunu gördü. Lavaboya gitmek için mükemmel bir zamandı. Çünkü boynunu yıkamalıydı. Hem de sertçe yıkamalıydı kalabalığı delerek lavaboların olduğu koridora girdiğinde tam derin bir nefes almıştı ki kendisine çarpan bedenle tekrar sinirleri bozuldu. Sinirle kendisine çarpan bedene dönerken
-Ne yaptığını sanıyorsun!? Önüne baksana!
-Önüne bakmayanın sen olduğunun farkına varsan iyi edersin!
Jiyong'un gözleri sesin sahibine dönünce bir süre donup kaldı. Donmasının sebebi karşısındaki kız mıydı yoksa daldığı anılar mıydı bilmiyordu ama karşısındaki kendisiyle aynı boylarda belki bir kaç santim kısa, uzun dalgalı saçlı, yüzü sevimli olmasına rağmen makyaja yenik düşerek seksi bir hal alan kıza cevap vermesi gerektiğinin farkındaydı
-Ben önüme bakıyordum!
Neredeyse aynıydı, Jiyong neredeyse gülümsüyordu.
-Eminim bakıyordun. Her neyse özür dile de ikimizde kendi yolumuza gidelim.
-Ne özrü? Özürü senin dilemen gerekmiyor mu?
-Siz ve sizin egonu. Ne halin varsa gör.
Kız yanından yavaşça uzaklaşırken Jiyong boynunu unutmuş kızın peşine takılmıştı. Kız kalabalığın arasına hafif ritim tutarak girince Jiyong kendini sırıtırken buldu. Kız garsonun tepsisindeki son dolu bardağı alacakken Jiyong hızlı davranıp kızın omzunun üzerinden son içkiyi aldı. Kız sinirle arkasını döndüğünde Jiyong'u görünce daha çok sinirlenmişti.
-Sen ne yaptığını sanıyorsun?
Jiyong içkiden yudum alırken;
-İçiyorum.
-Görüyorum onu ama neden?
-İçmek için çok sebebi olan bi insanım.
-Sebeplerin umurum da değil! Neden benim içkimi içiyorsun!?
-Bu ikisi bağlantınlı işte.
Kız kollarını göğsünde bağlarken cevap verdi
-Neymiş o bağlantı?
Jiyong içkiyi diktikten sonra hafif gülümseyerek cevap verdi.
-İçme sebebime benziyorsun?
Kız kabul etmeliydi gülüşü içerideki bir şeyleri delmişti.
-Peki bu neden benim umurum da olsun?
Jiyong dudaklarını büzmüştü etrafına bakındıktan sonra cevap verdi;
-Bir düşünelim, normalde burada bir işin yok ama bir arkadaşın için buradasın ve beni kendini beğenmiş bir piç olarak görüyorsun?
Kızın dudakları aralanmıştı. Gördüğü şeyin sevimliliği yüzünden miydi yoksa doğru tahmin ettiği için mi emin değildi ama kalbi hızlanmıştı. Nefes almak zorlaşmaya başlamıştı.
-Beni arkadaşımla görmüş olabilirsin ve bir piç olduğunun farkında olman güzel. Peki hikayenin devamında ne var? Birazdan kavga çıkacak ve sen beni mi kurtaracaksın?
Jiyong yandan geçen garsonun tepsisinden aldığı içkiyi ona uzatırken;
-Hayır. YG binasının arkasındaki kafenin üst katı yarın saat 14. 27 de.
-Ne?
-Ahh hikayenin devamında şöyle oluyor -kıza biraz daha yaklaşmıştı- birazdan arkadaşın ağlayarak gelecek ve sende onunla gideceksin. Adresi de bir daha ki görüşmemiz erken olsun diye önceden verdim.
-Sen ne saç-
Yanına gelen kız birden boynuna sarılınca lafı kesilmişti. Ağlayan arkadaşına bakarken karşısındaki adamın dediklerini düşünüyordu. Onu bir süre izlediyse olacakları tahmin etmesi gayet mümkündü. Arkadaşı bileğinden tutup onu dışarı çekmeye başlayınca arkasına baktı. İçkisini havaya kaldıran çocuğun suratındaki ukala gülümsemeye gıcık mı olsa yoksa onları izlemesine mi gıcık olsa karar verememişti.Nahyun gözlerini araladığında pencerenin gölgesinin pencerenin hemen yanında bittiğini görünce küfür ederek yatakta doğruldu. Başı hala zonkluyordu bu günün cumartesi olduğunu anımsamasıyla kendini yatağa geri bıraktı geçen geceyi hatırlamaya çalıştı.
"Kahin adam" diye mırıldanıp yatağında kıpırdandı. Başındaki ağrılar için ise küfür mırıldanmayı unutmadı. Ne ara içkiye karşı bu kadar zayıflamıştı annesi haklıydı psikiyatriyi seçmemeli idi. Şakaklarını ovarken çalan telefona da küfür etti kim olduğunu biliyordu. Bay Lee. Adamın başka işi yokmuş gibi Nahyun'u rahatsız ediyordu. Stajını yakmak istemediği için küfür mırıldanmaya devam ederek yataktan kalktı dün gece giyindiği pantolonu aramaya başladı sesin çıktığı yeri bulduğu anda telefon susmuştu. Telefonun ekran tuşuna basınca saatin 13.27 olduğunu gördü. Cevapsız aramayı tuşlayarak Bay Lee'yi aradı.Telefonu komedinin üstüne bırakarak banyoya gitti. Duştan sonra omzundaki havluyla kendini yatağına bıraktı. Dün akşamki adamı düşünüyordu. Ama pekala arkadaşının ağladığını da görmüş olabilirdi. Tabii ki de dediği yere gitmeyecekti. Yattığı yerden telefonuna uzandı ekran tuşuna basıp saate baktı 13.47
Aslında hikayenin devamını merak etmiyor değildi. Ne anlatacağını hangi sebebe benzediğini... Ama bunun çok tatlı dudak büzmesi ile veya çekici gülümsemesiyle alakası yoktu. Cidden adam dikkat çekiciydi. Nahyun bu düşünceleri aklından uzaklaştırmak için yatağının altından hasta raporlarını çekti bunlar asistanlığını yaptığı doktorun incelemesi için verdiği kayıtlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who you? ||GDragon
Fanfiction-"Hiçkimse birden intihar etmez Jiyong insanı intihara insanlar iterler... Bu aşamalı bir şey..." -"Beni korkutuyorsun." -"Korku bazen iyidir... Aghh hayır korku her zaman iyidir sana kaybedeceğin şeylerin olduğunu hatırlatır. " 07.06.2017-04.07.201...