7 あ4

1K 59 5
                                    

-Jiwon!
-Efendim? Yine ne oldu?
-Uhmm silgiler bitmiş de depodan getirir misin?
-Hangileri?
-Pororo'lular.
-Sana onların çok satacağını söylemiştim.
Yüzünde zafer ifadesiyle depoya yönelirken Hana da gelen müşterinin istediği kitabı aramak için üst kata çıkmıştı. Hana "İnsanlığımı Yitirirken" diye mırıldanıp kitabı raftan çekti. Kitabın arkasına bakarak merdivenlerden indi ve onu bekleyen lise öğrencilerine yöneldi temiz giyimli düzgün çocuklara benziyorlardı.
-Osamu Dazai okumak için erken olduğunu düşünmüyor musunuz?
-Uhmm sadece...
Gözlüklü olan bakışlarını yere sabitledi. Ayaklarının ucunu yere sürtüyordu bir şeyler söylemek istiyorda söyleyemiyor gibiydi. Çocuk Hana'ya o kadar tanıdık geliyordu ki çıldırmak üzereydi kazadan beri ilk defa böyle oluyordu. Diğer arkadaşı Hana'yı izliyordu Hana sadece çocuğun bakışlarından bile kendisini beğendiğini söyleyebilirdi ama ne yaptığını anlamaya çalışıyor gibi bakıyordu telefonu çalıp da dışarı çıkınca gözlüklü olan arkasından baktı ve Hana'ya döndü
-Borcum ne kadar?
-17 won ama hala soruma cevap vermedin.
Arkadaşı kapıya yaklaşınca
Eğer daha sonra yalnız gelirsen seni dinlerim? Olur mu? Hem kitap hakkındaki yorumlarını da merak ediyorum?
Kapı açıldığında gözlüklü olan tereddütle Hana'nın yüzüne baktı ciddi mi diye anlamaya çalışıyordu parayı uzattıktan sonra hızlı adımlarla arkadaşının yanına gitti. Kapıdan çıkmadan önce son kez Hana'ya baktı bakışları boş değildi sanki inanmaya çalışıyor gibiydi kapıdan çıktığında Jiwon da içeri girmişti elindeki silgileri rafa koyarken
-Kiminle konuşuyordun?
-Müşteri ile?
-Oh öyle mi? Kapı sesini duymadım kapıya zil takalım.
-İyi fikir.
-Hana sana bir şey soracağım.
Hana kasayı kapatırken onu dinliyordu
Hatırlamıyorsun tamam ama uhmm şey bu dükkanın parasını nakit ödeyecek kadar parayı nereden çektin veya nasıl o kadar parayla çıkıp gelebildin?
Eski hayatının fazlasıyla karmaşık olduğunu düşünüyordum her zaman ama bu biraz fazla değil mi?
Sen hayatıma gireli 10 ay oldu ama sanki hep yanımdaymışsın gibi çok fazla yakınız ve ben eski sen ne olursa olsun kabul ederim bu yüzden bana hatırladığın her şeyi anlat.

Jiwon bunları söylerken yüzü raflara dönüktü Hana'nın arkasına geldiğini fark etmemişti. Arkasını döndüğü an da raflara çarpması bir oldu. Hana fazla yakındı
-Bir katil olsam bile mi?
-Biraz uzaklaşır mısın?
-Sorumun cevabı bu değil.
- Ne sordun ki?
-Eski ben... Bir katil olsaydım bile mi?
-Eski sen?
Jiwon şuan Hana'nın yakınlığından başka bir şey düşünemiyordu evet on aydır birlikteydiler ama buna hala alışabilmiş değildi. Hana elini Jiwon'un omzunun biraz üzerindeki rafa koydu direkt gözlerine bakıyordu.
-Evet eski ben...
-Katil miydin?
Jiwon nefesini tutuyordu
-Belki evet... Belki hayır...
-Değilsin?
-Bilemem hatırlamıyorum ki.
Derken elini Jiwon'un yanından çekti Hana'nın çekilmesiyle derin bir nefes alan Jiwon Hana'ya döndü
Sadece o parayı buldum evde bir valizde ve benim param yani kendi hesabımdan çekmişim tüm bildiğim bu o parayı evde tutmak riskliydi çalışmıyordum ve bu dükkanın iyi bir yatırım olduğunu düşündüm. Her şey çok hızlı oldu bilmiyorum belki de yanlış yaptım ama bunu düşünmek için erken şu an mutluyum ve önemli olan bu değil mi?
-Mutlusun ve önemli olan bu.
-Evet ünlü rapper Bobby eğer şu an istasyona koşmazsan pratiğine geç kalacaksın! Belki de sonsuza kadar stajyer kalırsın?
-Çıkışıma az kaldı böyle saçma şeyler söyleme!
-1 yıla az mı diyorsun?
-Az tabi!
-90 yaşında ki idollere kimse fan olmuyor bil istedim!
-Seni döverim!
-Deneyebilirsin tabi!
Hana sırıtırken Jiwon'a şapkasını uzattı
-Gelince artık...
kapıdan çıkarken bağırdı
Beni çok özlemeee!

Hana balkonda birasını açmış yıldızları izliyordu bu günde o gecelerden biriydi. O geceleri o değil psikolojisi seçiyordu ve kendiliğinden başlayan geceleri doğan güneş bitiriyordu.
-Başlamak için çok geç bitirmek için çok erken. Mırıldandıktan sonra birasından bir yudum daha aldı. Kimsesizlik artık çok yakın arkadaşı olan bir kelimeydi. Kendi hakkında tek emin olduğu şey kimsesiz olduğuydu neredeyse bir yıldır onu kimse aramamıştı. Ne bir gazete haberi ne de polise kayıp bildirisi hiçkimse onu aramıyordu. Buradaki hayatından memnundu ama yinede;
eski hayatını,
Bebeğin babasını,
Eski evini,
Hayat düzenini,
Sevdiği müzikleri,
Hesabına o parayı kimin yatırdığını...
Böyle daha onlarca şeyi merak ediyordu. Zordu her şeye yeniden sıfırdan başlamak. Gözlerinin yandığını hissettiğinde diğer bira şişesini açtı ağlamak için güzel bir geceydi büyükanne uyumuştu. Jiwon ise bugün yurtta kalacaktı hatırlamadığı geçmişine, vücudunda hala izleri olan kazaya, ölen bebeğine, bir daha asla anne olamayacağı gerçeğine, hatırlamadığı sevgilisi ile ilgili bildiği tek şeyin onu aldattığı olmasına... Hepsine ağlamak için fazla güzel bir geceydi. Yıldızlar giderek bulanıklaşırken üçüncü şişesini kenara attı, diğerini açarken etraftaki sokak lambalarının ışıkları çizgi şeklinde yayılıyordu. Mutluydu. Değil mi?
Gözlerinden yaşlar akarken gülümsedi gülümseyişi yavaş yavaş sırıtışa dönüyordu aynı anda yaşlarda hızlanıyordu
-Yalan,
Yalan,
Yalan,
Yalan,
9 aydır aynı yalan...
Elindeki biradan bir yudum alıp yerine koyarken hıçkırığını bastırmak için elini ağzına kapattı. İyi olduğu falan yoktu. Yalanlar üzerine kurduğu hayatının maskesiydi mutluluk, mutlu falan değildi hem de hiç sadece elinden gelen tek şey buydu. Kendini büyükannenin bodrumundaki boş dolaba benzetiyordu sadece vardı işte... Bir işe yaramayan içi boş eski kullanılmış bir dolap sanki kimse tenezzül edip atmamış, varlığı artık dikkat bile çekmeyen eski bir eşya parçası... Onun bu dünyadaki yeri buydu işte. Kimsenin kullanmadığı istemediği bir eşya parçası eşya parçasıydı çünkü hayatta olup olmaması da kimsenin umurun da değildi canının da kimse için bir değeri yoktu... Artık hıçkırıklarını tek eli ile durduramayacağından iki elini de ağzına kapatmıştı.
Neden sarhoş olamıyordu? 4 şişe birayı bitirmişti çoktan. Hıçkırıklarını bastırınca ellerini ağızından çekip dizlerini kendine çekti ve kollarını dizlerine doladı. Nefesini düzene soktuktan sonra kafasını kaldırdı. Kafasını kaldırır kaldırmaz merdivenlerden bir ses duydu. Jiwon bu saatte kesinlikle gelmezdi gelemezdi çünkü son tren çoktan kalktı. Büyükanne mi uyanmıştı? O da olamazdı çünkü son zamanlarda kullandığı ilaçlar yüzünden uykusu ağırdı. Tereddüt ile kollarını dizlerinden çözdü ve ayağa kalktı ağır çekingen adımlarla merdivene yaklaşınca bir düşme sesi geldi adımlarını hızlandırınca bir bedenin yerde dizleri üzerine çökmüş olduğunu gördü.
-Hey
-Hass ben...
Kalkmaya çalıştı ama kalkamadan yere tekrar düştü
-Sen... Bugün kitapçıya gelen çocuksun?
-Ahh abla...
-Neden buradasın? Daha önemlisi evimi nereden biliyorsun? Ve bir öğrencinin bu saatte dışarıda ne işi var?
-Sakin ol abla 1. Si gece dersimden geliyordum 2. si seni takip ettim iş çıkışı 3. sünü ise bilmiyorum sadece dinlemek istediğini söylemiştin ve bende...
-Ailen merak etmez mi?
-Sanmıyorum.
-O zaman gelsene...
Küçük olan yerden kalktı ağır adımlarla merdivenleri çıktı ve balkondaki sofaya oturdu Hana da peşinden geldi bira şişelerini çöpe attıktan sonra yanına oturdu.
-Ben HyunWoo 16 yaşındayım bu kadar
Böyle konuşması Hana'yı gülümsetmişti sanki sınıfa kendini tanıtıyordu. Ama daha tuhaf olan şey adının daha tanıdık olmasıydı neredeyse beynini zorlayan bir isimdi bu.
-Ben de Hana
-Abla nerelisin?
Demek tanıdık değildi. Olsa bunu sormazdı. Hana hayal kırıklığıyla mırıldandı;
-Ohh
-Ne oldu?
-Imm şey sanırım buralıyım.
-Az önce yalan mı söyledin?
-Anlamadım?
-Az önce yalan söyledin?
-Neden yalan söyleyeyim?
-Nereli olduğunu söylemek istemiyorsun anladım ama Koreli olmadığın çok açık.
-Ama buralıyım
-Peki peki buralısın.
-Evet... Sen zor bir dönem mi geçiriyorsun?
-Nereden anladın?
-16 yaş Dazai okumak için biraz fazla erken?
-Henüz okumadım.
-Ailenle mi alakalı?
-İçimi mi okuyorsun?
-Zengin çocuğusun ve bir şirketin varisisin? Ama ailen seni saklıyorlar çünkü ikinci kadındansın? Ve varislik de güç kazanmak için prestijli bir üniversiteden mezun olman gerek ailende bu konuda sana baskı uyguluyor?
-Çok klişe değil mi?
-Evet ama her zaman tutar bu senaryo.
Hana gülümseyerek yanındaki çocuğa döndü.
-Derslerimi yükselt emiyorum. Ve babam üniversite kazanamazsam beni reddedeceğini söyledi.
-Bir dakika sen ciddi misin?
-Evet.
-Şaka yapmıyorsun değil mi?
-Hayır yapmıyorum.
-Ohh şaşırdım ben böyle şeyler dramalarda oluyor sanıyordum.
-Dramalardan farkı; altımda son model arabam yok, yaptığım hatalar zenginliğim yüzünden yok sayılmıyor ve sadece çocuğuyum diye varis olamıyorum... Ha birde her gece başka bir kızla değilim.
-Haha ah pardon. Gülmek istemezdim ama hala inanamıyorum.
-Değil mi? Fazla komik gülebilirsin.
-Üzgünüm.
-Sorun değil.
-Derslerin konusunda... Kaçıncısın okulda?
-Şu an 17 sanırım.
-Hangi bölümü istiyorsun?
-Seul Üniversitesinde Hukuk.
-Gerçekten mi?
-Fazla uçuyorum değil mi?
-Oh hayır ondan demedim. Ben oradan mezunum.
-Dalga geçme.
-Neden geçeyim diplomamı görmek ister misin?
-Sen ciddisin?
-Evet. Bekle
Biraz sonra elinde bir dosya ile HyunWon'un yanına geldi dosyayı HyunWoo'ya uzattığında gözleri kocaman olmuş bir şekilde dosyayı eline aldı Hana onun bu halini fazla sevimli bulmuştu. O dosyayı incelerken Hana da onu izliyordu. Sevimli bir çocuktu.
-Nasıl kazandın? Woaaah abla akademisyenlik teklifi mektubun bile var.
Güzel soru idi ama cevabı Hana da bilmiyordu.
-Sıkı çalışmaktan ziyade anlayarak çalışmak önemli yani 6 saat zorla çalışacağına 2 saat isteyerek çalışmak gibi.
HyunWoo cevabı duyunca dudaklarını O şekline getirip dosyayı kapattı
-Peki abla neden avukatlık yapmıyorsun? Veya neden akademisyen olarak kalmadın?
-Mükemmel bir soru.
-Anlamadım?
-Sadece bilmiyorum yapmak istediğim şeyler bunlar değildi hiçbir zaman ve ben de yapmıyorum.
-Woahhh. Çok havalısın Abla
-Dersler konusunda ne zaman istersen yardımcı olurum istersen okuldan sonra gelip üst katta çalışabilirsin?
-Gerçekten mi?
-Evet.
-Ama saat 12 çoktan geçti eve gitmen gerek seni bırakayım mı?
-Ben kendim giderim ama ondan önce... Neden ağlıyordun Abla?
Hana kendini tamamen unutmuştu. HyunWoo onu orada ne kadar izlemişti ne kadarını görmüştü?
-Bunu başka bir gün konuşuruz şimdi gitmen gerek?
-Peki ama söz ver.
-Söz.
-Peki numaranı verir misin? Hani belki soru atarım sen de çözersin diye?
-Mükemmel taktik. Zeki velet.











ʕ•̫͡ʕ•̫͡ʔ•̫͡ʔ•̫͡ʕ•̫͡ʔ•̫͡ʕ•̫͡ʕ•̫͡ʔ•̫͡ʔ•̫͡ʕ•̫͡ʔ•̫͡ʔ

Mükemmel zekasıyla veletimiz


Mükemmel zekasıyla veletimiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




#NOTICEMENUNA

akjdlkNDŞILNEDOIjdnkjFBHJkjsdnfjks

akjdlkNDŞILNEDOIjdnkjFBHJkjsdnfjks

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin