47え19

545 38 21
                                    

Jiyong havaalanına inen uçaktan hızlıca çıkarak diğerleri ile buluşacağı yere geldi. Zaten bavulu yoktu. Adamlar oturdukları yerden kalkıp Jiyong'u selamladıktan sonra aralarından birisi Jiyong'un yanına yaklaşarak
-Efendim... Biz onu dışarıda bekledik ama dışarı çıkmadı.
-Ne demek dışarı çıkmadı? Her yere baktınız mı? Belki de siz görmeden çıktı?
-Bu imkansız efendim.
-Belki şapka ve gözlük takıyordu farketmediniz?
-Hayır efendim.
-Nerede o zaman bu kız?!
-Aslında sizi beklerken güvenlik kamera kayıtlarına baktık.
-Eee?
-Şuradaki lavaboya girmiş, ve bir daha çıkmamış... yani kendisi çıkmamış. Daha doğrusu biz öyle düşünüyoruz. İndiğinden beri onu takip eden adamlar varmış. Ve o bunu anlayıp lababoya girmiş. Uzun bir süre çıkmamış... Devamında kamera kaydı yok kamerada arıza çıkmış. Muhtemelen biri kapatmış.
Jiyong duydukları ile dizlerindeki uyuşmanın tüm vücuduna yayılışını hissetmişti. Adamın devam etmesini beklercesine etrafta dolaşan bakışlarını ona çevirdi.
Bizde bu adamların buraya geldiklerindeki arabayı bulduk. Plaka takibi yapıldı, bulmak pek zor olmadı, çünkü ünlü bir grubun kayıtlı olmayan arabalarından.
-Nasıl?
-Şirketin ama şirketin kendi üzerine kayıtlı değil çünkü gizli işlerde kullanılıyor.
-Peki siz bunu nerden biliyorsunuz?
Adam Jiyong'un sorusunu ufak bir tebessümle geçiştirdiğinde Jiyong bu sorunun cevabını bilmek istemediğini farketti.
-Arabanın takibini yaptık...
-Eee hala neden burada bekliyorsunuz?
-Çünkü, K grubun işine karışmak bizim için fazla riskli.
-K grup?
Jiyong bakışlarını adamın üzerinden çekerken elini alnına attı. Babası mı kaçırtırmıştı? Ama neden? Jiyong, Hana ile babasının arasındaki ilişkiyi az çok biliyordu. Aralarına girmeli miydi? Yoksa sadece beklemeli miydi?
Jiyong adımlarını çıkışa doğru yöneltirken diğer adamlarda peşinden yürüyordu.

Jiyong sabaha kadar uyumadan evin içinde dolaşıp durdu. Az önce konuştuğu adam Hana'nın hala evden çıkmadığını söylemişti. Jiyong Hana'nın yanında olmak istiyordu. Ama elinden hiçbir şey gelmiyordu bir şeylerin içine etmekten korkuyordu.

Jiyong, Jiwon'un söylediklerini düşünüyordu. Hana'nın ortadan kaybolması bu konuyu ona unutturmuştu. Hana'nın intihar ettiğini söylemişti, Jiyong elindeki bardağı parçalamak istiyorcasına sıkarken bir yandan Hana'nın böyle bir şey yapmış olmasına inanası gelmiyordu. Evet onu ararken bu çok korktuğu bir ihtimaldi. Jiyong'a kafayı yedirtecek bir ihtimal. Hana bazen saçma sorular sorsada hayatı seviyordu. İntihar etmezdi... En azından Jiyong böyle düşünerek kendini kandırmak istiyordu. Hana'nın gitmeden önceki son hallerini iki yıl boyunca fazlaca düşünmüştü zaten, babasıyla normal sorunların dışında bir sorun hatırlamıyordu. Jiyong birden farkettiği bir şeyle dudaklarına götürmek üzere olduğu bardağı tezgaha bıraktı. Hana babasını hatırlıyor muydu?

Jiyong çalan telefonunu eline aldığında bilmediği numarayla heyecanlanarak telefonu açtı
-Nerdesin? Hana nerde?!
Jiyong tanıdık sesle ekrana tekrar baktı. Numarasını nereden bulmuştu?
-Sana ne?
-Ne demek sana ne? Seni doğduğuna pişman ederim duydun mu? Neredesiniz? Hana'ya söyle telefonunu açsın! Yoksa sen mi buna engel oluyorsun? Nerdesiniz!? Ne yaptın Hana'ya! Yoksa bayıldı mı? Hangi hastanedesiniz? Cevap versene!? Ne dedin? Ne söyledin Hana'ya? Sana hayatımızdan siktir olup gitmeni söyledim.!
-Sen siktir olup gitmeye ne dersin?
-Telefonu Hana'ya ver!
-Hana senin gerçekleri sakladığını öğrenirse ne olur dersin?
-Hiçbir şey olmaz! Hana'ya ver telefonu!
Jiyong her ne kadar eğlenceli olsa da aklı Hana'dayken bunu yapmak istemiyordu. Aslında Jiwon'a cevap vermeden telefonu kapatacaktı ama hazır kozlar elindeyken birkaç şey öğrense fena olmazdı.
-Hana babasını hatırlıyor mu?
-Sana ne? Bir dakika... Hana yanında değil.
-Aferim zeki çocuk.
-Siktir git.
-Hana'nın nerede olduğunu biliyorum.
-Ne? Nerden biliyorsun? Takip mi ettin?
-Soruma cevap verirsen söylerim.
-Hana babasının kim olduğunu biliyor. Şimdi.
-Biliyor mu hatırlıyor mu?
-Sen cevap vermedin. Hana nerede?
-Bir evde.
-Komik değilsin. Düzgün cevap ver.
-Cevap sırası sende.
-Biliyor, hatırlamıyor.
-İşte bu büyük sıkıntı.
-Ne? neden?
-Hana Busan'dayken babası ile görüştü mü?
-Hayır.
-İki yıl boyunca babası ile görüşmedi mi? Hemde böyle bir dönemde?
-Hayır. Nasıl bir dönem?
-K grubun hisseleri düşüşe geçmesine rağmen Hana'yı hissedarlar ile tanıştırmadıysa...
-Ne diyorsun sen? Ne hissedarı?
-Hana'yı merak etme babası ile birlikte.
Jiyong son cümleyi söyledikten sonra telefonu Jiwon bir şeyler söylemesine rağmen yüzüne kapattı. Hana'nın yanına gitmeliydi. Belki öncesinde şirkete gidip babası ile görüşmeliydi. Şu an düşünebildiği en mantıklı şey buydu. Babası Jiyong'u tanıyor olmalıydı. Yani en azından Jiyong böyle umuyordu.



Biliyorum baya geç oldu ama finaller falan anca yazabildim çok özür dilerim('ρ')

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin