52 回 52

575 32 11
                                    

-Henüz bir aylıkmış ama...

Jiyong duyduğu şeyle başının dönmesine engel olamadı,

-Ne? Sen, sen giderken hamile miydin?

-Hatırlamıyorum ama öyleymişim... Ve bebeğin babasıda sendin değil mi?

-Evet, ben... Bendim

-Neyse... Zaten...

Hana hıçkırıklarını durdurmaya çalıştıkça daha çok hıçkırıyordu. Jiyong bunu durdurmak için Hana'ya sarıldığında Hana mümkünmüş gibi daha sesli ağlıyordu.

-Bilmiyordum, bilseydim gitmene izin vermezdim, yemin ederim vermezdim...

Hana hıçkırıklarının arasından konuşmaya çalışsada konuşamıyordu, ağlaması biraz durulduğunda kısık sesle konuştu

-Ben, ben çocuk istiyo... İstiyor muydum?

Jiyong bu soruyu beklemiyordu, soruyla birlikte Hana'nın Haru'yu severken söylediği şeyler geldi aklına, Hana kız çocuğu istiyordu, adınıda Haru koyacaktı değil mi?  Öyleydi...

-Yani, ama hala gençsin Hana...

Hana duyduğu şeyle bacaklarının kendini taşımayacağını anladığında Jiyong'un kollarından kayarak dizlerinin üzerine yere oturdu, bordo elbisesinin etek kısmı açılmıştı ama ikiside bunu önemsemiyordu. Jiyong ona teselli vermek istesede yapmıyordu, Jiyong gözlerini silip konuşmaya çalışsada çenesi titriyordu

   Tamam, Hana... Bak, nişanlın var, onunla da bebeğiniz olabilir...

Hana duyduğu şeyle dizlerini kendine çekerek ağlamaya devam etti dizlerine sarılıp kafasını dizlerine gömdü, önceden bu kadar zoruna gitmemişti, şimdi gerçekten bebeğini kaybetmiş gibi hissediyordu. Bir daha asla sahibi olamayacağı bebeğini düşünüyordu, keşke o zaman daha çok ağlasaydı.

-Ben...

-Ağlama Hana...

-Benim...

-Senin suçun değil...

-Benim başka,

Jiyong başka bir şey söylemeye çalıştığını anladığı zaman sustu ve sırtını sıvazlamaya başladı, ilginç bir şekilde bu Hana'yı sakinleştirmişti.

   Benim başka... Başka bebeğim... Olmayacak...

Jiyong duyduğu şeyle Hana'nın sırtındaki elini durdurmuştu. Olayı idrak edebilidiğinde içindeki suçluluk hissi daha çok büyümüştü artık içine sığmayacak kadar büyümüştü... Hana'nın neden çocuk istiyor muydum diye sorduğunu yeni anlıyordu. Keşke hayır deseydi. Şimdi Hana'ya söyleyecek bir şey arıyordu ama yoktu... Ne diyebilirdi ki? Evlatlık alırsın mı? Jiyong susmanın daha iyi bir seçenek olduğunu düşündü.

Hana ve Jiyong orada ne kadar durduklarını bilmiyorlardı, Hana'nın ağlaması sırıtmaya döndüğünde Jiyong Hana'yı izliyordu, hiç iyi değildi... Bunu biliyordu ama bu seviyede olduğunu bilmiyordu.

-Hana uyumak ister misin?

Hana sırıtarak Jiyong'a döndü, ne yani şimdi sakince  kabul edip, gidip uyumalı mıydı?

-Anlatmak istediğin başka şeyler yok mu?

-Nasıl?

-Bilmem...

Jiyong Hana'nın ne istediğini anlamıyordu. Anlamaya çalıştı ama olmuyordu, ne anlatmasını istiyordu?

-Ne anlatmamı istiyorsun?

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin