12 あ 6

824 57 1
                                    

Hana yine o gecelerden birindeydi .
Hatırlamadığı geçmişi ve kimsesizliğini andığı  gecelerinden birindeydi. Artık kendini kimsesiz hissetmiyordu gerçi Jiwon vardı Büyükanne vardı ... Hana bira şişeleriyle büyükannenin çatı kapısının önüne getirttiği eski sahipsiz dolabın yanına geldi bir süre hiçbir şey yapmadan dolabı izledi sonra gıcırdayan dolabın kapağını yavaşça açtı alt rafına oturup arkasına yaslanırken bira şişesinin açtı. Dolabın içi çok rahat hem de  çok huzur vericiydi. Bu dolapla özellikle çatının önüne taşındığından beri arkadaş olmuşlardı. Dolabın kapağını sevdikten sonra birasından yudum aldı. Eskisi kadar hızlı sarhoş olamıyordu. Dolabın naftalinli kokusu burnunu sızlatacak kadar derin bir nefes aldı. Nereden başlamalıydı?
Annesi ve babası mı?
Yoksa bebeğin babası mı?
Cidden tecavüze uğramış olabilir miydi?
Öyle bir şey olsa bir avukat olarak çoktan dava açmış polise gitmiş taşındığını bildirmiş olmalıydı. Demek ki tecavüze uğramamıştı. Hana'nın kafasında olan sorular kadar olmasa da kendince bulduğu cevapları da çoktu.

Kafasını dolabın kenarına dayayıp gökyüzünü izlemeye başladı. Jiwon, HyunWoo, büyükanne. Evet hayatındaki insanlar bu kadar azdı.

Jiwon'u ilk gördüğü an da bile samimi ve sıcak gelişini anımsadı sanki eski hayatında da varmış gibiydi bir de HyunWoo vardı ama o samimi değildi sadece eski hayatında da var gibiydi. Hayatında olup da eski hayatında yokmuş gibi gelen tek insan büyükanneydi. Büyükanne çok zeki ve becerikli bir kadındı Jiwon için yapmayacağı hiçbir şey yoktu. Jiwon'un sesiyle düşüncelerinden ayrıldı
"Hana! Çabuk buraya gel Büyükannem..."
Hana son kelimeyi duyduğunda çoktan merdivenleri atlayarak inmişti bile koşarak kapıyı açtığında en son görmek isteyeceği şeyi görüyordu Büyükanne yerde yatıyordu Jiwon da başında ağlıyor onu sarsarak  uyandırmaya çalışıyordu bakışları Hana'yı bulduğunda
-Ha-na Hana kal-dır büyükanneme kalkmasını söyle... hadi o senin sözünü hep dinler? Değil mi? Hadi yine ona kalmasını söy-le
-Ji...


Hana hızla büyükannenin yanına çöküp kafasını korkarak büyükannenin göğsüne yasladı gözyaşları yerçekimine yenik düşerken içinden dua ediyordu, arkadan bağıran Jiwon'u duymamak için diğer kulağını kapattı bir de kendi kalbinin sesini duymayı bıraksa çok daha kolay olacaktı, zorda olsa zayıf kalp atışlarını duymuştu. Derin bir nefes alarak kafasını kaldırdı Jiwon anlamayan gözlerle Hana'yı izliyordu. Hana ayağa kalkınca arka cebindeki telefonu çıkarıp acil servisi aradı. Konuşmak için dışarı çıkacağı sırada bacağında hissettiği el ile durdu. Jiwon küçük bir çocuk gibi Hana'ya bakıyordu bir cevap beklediği kesindi ama ona ne diyecekti "O ölmedi" mi demeliydi? 
Geri gelip elini Jiwon'un başına koyunca Jiwon da bunu bekliyormuş gibi Hana'nın beline sarılmıştı ve hıçkırıklarını tutmayı bırakmıştı şu an bir çocuktan farkı yoktu. Ve Hana ona inanması gereken bir şey vermeliydi telefon da ki görevliye adresi verdikten sonra telefonu kapatıp Jiwon'un yanına çöktü yüzünü ellerinin arasına aldıktan sonra nefesini toparlayıp usulca konuştu;
-O iyi olacak.
Jiwon cevap olarak basit bir tebessüm bıraktı.

Hana kendi kendine daha zor bir gece yaşayıp yaşamadığını soruyordu. Jiwon'un hastane koridorundaki git gellerini izlerken eski hayatında ki en zor gününü düşünmeye başladı. Acaba sevgilisinden ayrıldığı gün müydü? Evet bu saçmalıkları düşünmek için mükemmel bir zamandı. kendi kendine mırıldanıp tekrar Jiwon'un göz yaşlarını silerek git gel yapmasını izlemeye başladı. Sevdiğin birinin acısı kendi acından çok canını yakıyordu. O an Jiwon'u büyükanneden daha çok sevdiğini anladı. Yaptığı şeye nankörlük diyebilir miydi bilmiyordu ama denemezdi sanırım çünkü yanlarında kaldığı süre boyunca büyükanne Jiwon'un ablası gibi olduğundan kardeş olmak için kan bağı gerekmediğinden ikisinin de kardeş sayıldığına dair öğütler verip durdu.

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin