Hana bacağındaki metalin verdiği soğuklukla ürperirken gözleriyle Kento'yu arıyordu, henüz ona teşekkür etmemişti. Ona selam veren ve konuşmaya çalışan insanlara aldırmadan Kento'yu aramaya devam etti. En son Kento'yu babasının yanında görünce hızlı adımlarla yanına gitti, babasına sahte gülümsemesini sunarak Kento'nun koluna girerken "bakar mısın hayatım?" Diye diğerlerinin de duyabileceği tonda mırıldandı. Kento başıyla izin alarak ayrıldığında içinde ki huzursuzluk daha çok büyümüştü. Topluluktan ayrılıp sakin bir yere geldiklerinde Kento Hana'nın elini tutarak gözlerine baktı.
-Ne yapmayı düşünüyorsun?
-Birazdan göreceksin. Benim sana söylemem gereken bir şey var.
-Benim de sana söylemem gereken bir şey var.
Hana bakışlarını Kento'nun gözlerinden ayırmadan arkasındaki duvara yaslandı.
-Önce sen söyle.
-Hayır sen söyle...
-Kento bunun için zamanımız yok. Bu yüzden söyle, dinliyorum.
-Peki... Biliyorum her şey çok hızlı gelişiyor senin için, Jiwon'un kardeşin olduğunu öğrendin, yoruldun yıprandın... Zihinsel olarak, fiziksel olarak... Ve birazdan yaptıklarından sonra daha çok yorulacaksın...
-Ne demek istiyorsun?
-Biliyorum ani olacak ama... Senden hoşlanıyorum... Beni arkadaş olarak gördüğünü biliyorum... Ama ondan sonra ilk defa birinden etkilendim ve karşı koyamıyorum. Koymakta istemiyorum... Her şey bittiğinde... Şirket kardeşine geçtiğinde... İkimiz, sadece ikimiz gidelim buradan, kimsenin bizi bulamayacağı yerlere... Arkadaşlığına da razıyım yeter ki benimle ol... Yeter ki yanımda nefes al...
Hana Kento'yu gözleri dolu bir şekilde dinlerken geri de bırakacağı bir enkaz daha olduğu için kendine söyleniyordu.
-Kento... Özür dilerim... Ben...
-Tamam!... Sen ne diyecektin?
-Teşekkür edecektim sana...
-Ne için?
-Her şey için... Yanımda olduğun için...
-Anladım...
-Hakkımda bilmediğin o kadar çok şey var ki...
-Öğrenmek isterim. Her şeyi.
-İnan bana istemezsin!.
Kento Hana'nın yüksek sesi ile bir an irkilirken gözlerinde ki soğuklukla ürpermişti. Hana Kento'nun yanağına ufak bir öpücük bırakıp basının hazırlıklarını bitirdiği kürsüye yürümeye başladı. Bir yandan da gözlerinin ucuyla, kalabalığın arasında Hyunwoo'yu arıyordu. Yanından geçen garsonun tepsisinden şampanya alarak kürsüye çıktı.
Kürsüye çıktığında salonun yarısı ona dönmüştü. Tamamının dönmesi ve fısıldaşmaların kesilmesi için bir süre bekledi. Son gördüğü yüzlerin bu insanlar olduğu alına gelince kendine acısa da aldırmamaya çalıştı. Sonuçta ölecekti bunun bir önemi yoktu.
Herkesin döndüğünden emin olduğunda konuşmaya başladı-Öncelikle bu mutlu günümüzde burada olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Hepiniz bu karlı nişandan pay alabilmek için buradasınız. Ama size nişandan daha çok işinize yarayacak bir şeyler anlatacağım.
Topluluğun tüm dikkati ondayken gülümseyerek şarabından bir yudum aldı.
Babam ben çok küçükken yanlış bir şey yaptığımda, yemeğimi yememek, dersi dinlememek gibi... Beni evimizin odunluk ve kömürlük olarak kullandığımız barakasına kilitler ve iyi bir kız olacağıma dair söz verene kadar oradan çıkmama izin vermezdi. Bu cezalar ben büyüdükçe büyüdü ve öyle bir hal aldı ki, babam canı sıkıldığında bana ceza verir hale geldi, en son cezasını hepiniz biliyorsunuz, en son benimle yaşıt bir mankenle evlenmeden önce beni kendi kütüğünden sildirmişti... Ve bunun bir sebebi yok, ahh pardon var... Hisseler... Ama şu an kızıyım neden? Çünkü hisseler... Yalnız büyüyüp yalnız okudum. Annemin senelerce önce öldüğünü hatırlıyorsunuz değil mi? Tutmayan frenleri? Ama bundan önce küçükken aldığım bir cezayı anlatayım... Cezalarımın hafif olduğu dönemlerde... Ben babamı bir gece evimizin hizmetlisiyle birlikte olurken gördüm. Buna şaşırmadınız biliyorum ama bunu annem yaşarken yapmıştı bunu. Neyse ben O kadar çok korktum ki... Bir vazoyu devirdim ve babam beni yine oraya kilitledi. O zamanlar o hizmetlinin benimle yaşıt bir oğlu vardı... Üvey kardeşim, değil mi baba? Bu yüzden annemi hizmetli ablayı ve şoförü öldürdün? Siktiğimin hisseleri yüzünden?
Kalabalık şokla Hana'yı dinlerken Hana'nın tuttuğu adamlar kimseyi sahneye yaklaştırmıyordu.
Tahmin ettiğiniz gibi, ben o çocuğu buldum... Hayır baba, Jiwon yaşıyor şu an Yg de çaylak idollerden biri... Çoktan şirket onun oldu bile... Lütfen yeni başkana, kardeşime iyi bakın... Ahh babamı tutmayın bırakın gelsin hesaplaşmamız gereken şeyler var, onun girmesi gereken bir hapishane var. Yatması gereken uzun yıllar var... Ama yine de annemi ve diğer iki insanı öldürüp bunca sene rahatça yaşanmasının karşılığı olamaz değil mi?
Korumalar Hana'nın üzerine atlamaya çalışan babasını bıraktığı an da Hana eteğinin altındaki silahı çoktan çıkarmıştı. Hana babasına yaklaşmasına fırsat bırakmadan tetiğe basmıştı. Kalabalık çığlık atarken babası alnındaki delikle yere yığılınca Hana silahı kendi başına dayarken son kez etrafına bakındı Hyunwoo hala yoktu, oysa bu sahne en çok onun hoşuna giderdi. Hana metalin soğuluğu ile gülümseyerek tetiğe basmadan önce adını bağıran ve ona doğru koşan Kento gözleri kapanmadan önce gördüğü son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who you? ||GDragon
Fanfiction-"Hiçkimse birden intihar etmez Jiyong insanı intihara insanlar iterler... Bu aşamalı bir şey..." -"Beni korkutuyorsun." -"Korku bazen iyidir... Aghh hayır korku her zaman iyidir sana kaybedeceğin şeylerin olduğunu hatırlatır. " 07.06.2017-04.07.201...