73あ34

268 15 2
                                    

Hana oturduğu yerden Hyunwoo'yu izliyordu.
Hyunwoo ise oturmuş bağdaş kurduktan sonra ellerini çenesinin altında birleştirmişti

-Hala beni öldürdüğüne inanmıyorsun. Hatırlamıyorsun. Ormanda ki o geceyi hatırlamıyorsun.

-Olaylara bu kadar hakimsen hatırlat o zaman. Ama yapamazsın değil mi çünkü ben kimseyi öldürmedim.

-Emin misin? Daha önce bunu birkaç kez denediğimde sonuç hiç hoş olmadı.

-Daha fazla ne olabilir ki?

Hana sözlerine devam edemeden birden her altından kaydı ve  kendini ormanda koşarken buldu. Bu geçen gece Jiyong'un kucağında gördüğü yerdi. O geceki yerdi ama bu kez yaşıyordu, sanki diğerinde sadece izleyiciydi. Hana ayakkabılarından anladığı kadarıyla küçüktü. Elindeki ağırlıkla eline baktı elinde gördüğü siyah tabanca ile irkilse de koşmaya devam etti çünkü Hyunwoo önünden koşuyordu eğer geri de kalırsa kaybolurdu. Birlikte kaçıyorlardı. Hana ormanda kendilerini korumak için aldığı silahtan Hyunwoo korktuğu için kendi taşıyordu. Orman geceleri tehlikeliydi Hana bunu biliyordu. Hyunwoo durup arkasına döndüğü an da Hana da durdu. Hyunwoo ona doğru yaklaşırken Hana ufak adımlarla geriye doğru gitmişti sırtı bir ağaçla birleştiğinde Hana gece olsa da Hyunwoo'nun parlayan yüzüne baktı.

-Hana, babandan neden kaçıyoruz?

-Çünkü, çünkü sana zarar verebilir.

-Baban neden bana zarar versin? Belki de beni senin gibi barakaya kapatır ama sonra çıkarır. Hem ben bir şey yapmadım ki.

-Evet yapmadın ama kaçman gerek. Kuzeninin yanına gidebilirsin.

-Sen de geleceksin değil mi?

-Hayır ben gelemem. Ben geri döneceğim.

-Ama beni bırakırsan ben tek başıma ne yaparım? Bırakma beni Hana.

-Ama babam yokluğumu farkederse peşimize düşebilir. Ve seni bulur. Ve öldürür.

-Ben annemi istiyorum.

Hyunwoo ağlamaya başlayınca Hana panikle yanına geldi,

-Şiit tamam sessiz ol, bak duyacaklar. Bizi bulmalarını istemezsin değil mi?

Hyunwoo Hana'ya sarılarak susmaya çalıştı derin derin nefesler alırken hıçkırıkları da kesildi.

-Ama sensiz gidemem.

Hyunwoo bunu söyledikten sonra Hana'nın dudağına fazla yakın bir yeri hatta öpünce Hana birden irkilerek Hyunwoo'yu itti. Hyunwoo onu öptüğü an da gözünün önüne babasının hizmetli ablasını öptüğü an geldi, bu iğrençti, Hana'nın midesindeki her şey ağzına gelince ağaca dönüp kusmaya başladı. Hyunwoo ne olduğunu anlamadan Hana'yı izliyordu. Hana içindeki her şeyi çıkardıktan sonra Hyunwoo'ya döndü.

Artık Hyunwoo gözüne çok farklı geliyordu. Onu sevmiyordu da tiksiniyordu sanki. Artık onunla ne oynamak ne yemek yemek ne kaçmak istiyordu. Onu burada bırakıp kaçarak uzaklaşmak istedi. Hyunwoo ters giden bir şeyler olduğunu anlayıp Hana'ya yaklaşıp omuzuna dokununca Hana çığlık atarak onu itmişti. Hyunwoo korkudan tekrar ağlamaya başlayınca Hana elindeki silahı sıkarak arkasını döndü, düşündüğü gibi yapacaktı, Hyunwoo buradan gerisini kendi gidebilirdi. Biraz ilerisi anayoldu zaten.
Hana arkasını dönüp ters yönde koşmaya başlayınca Hyunwoo da onun peşinden koşmaya başlamıştı. Hana ona gelmemesi için bağırsada Hyunwoo dinlemiyordu, sorunu anlamaya çalışmayı bırakmış sadece yalnız kalma korkusu sarmıştı içini. Hyunwoo biraz sonra Hana'yı yakaladığında Hana çığlık atarak yere düştü, Hyunwoo da onun üzerine düşünce Hana daha sesli çığlık atarak Hyunwoo'nun altından çıkmak için çırpınmaya başkadı ama Hyunwoo babasının hizmetli ablasına yaptığı gibi elini Hana'nın ağzına kapatınca Hana da ağlamaya başladı ve bütün vücudunu kasıldı. Tam o anda patlayan tabanca ile Hana çırpınmayı kesti, zaten Hyunwoo'nun eli de Hana'nın ağzından kaymıştı. Hana Hyunwoo'dan tiksinmişti, ama artık daha çok tiksindiği bir şey vardı, karnına ve kanın altına doğru akan sıcak sıvı.

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin