25え10

628 49 15
                                    

Seungri soğuk zeminde dizlerinin üzerinde otururken;
burnundan akan sıvının farkındaydı, dudağının sızısının da farkındaydı, şakaklarındaki acının da farkındaydı... Her şeyin farkındaydı.
Hak etmişti yani en azından bu kadarını bekliyordu. Ama onun için yapmıştı, her şey onun gülümsemesini tekrar görmek içindi... Hana'yı gittiği günden beri arıyordu. Amerika da değildi babasının yanında değildi, hatta babasının yıllardır Hana'nın ne yaptığından nerede kaldığından, nasıl yaşadığından haberi bile yoktu. Piç herif Seungri Hana'yı sormak için görüşmeye gittiğinde
"Hep öyleydi kafası atmıştır, kim bilir nere de kimin kollarında! Kendine başka bir kadın bulsana?" Demişti bu iğrenç lafları söylerken ki çirkin, iğrenç, ukala gülümsemesini hala beyninden silemiyordu bu lafları ettikten hemen sonra yanına gelen Seungri'den bile yaşça küçük kadına sarılışı hala gözlerinin önündeydi...


-Gittim! O lanet şirkete gittim Ri! Babasının, o piç herifin Hana'nın mezun olduğundan haberi bile yoktu! Hana onun yanında öyle mi? Babasının şirketini devralacak? Annesine yardım ediyor öyle mi? Tasarımcı annesine? Adam ondan ayrılalı ne kadar olmuş! Başka kadınlar vardı yanında! Tasarımcı kadının da yanına gittim! Onunda Hana'dan haberi yoktu! En son mezuniyet günü konuşmuşlar ve çok yorulduğunu söylemiş!

Jiyong nefesini toplayıp gelen göz yaşlarını geri yollamaya çalışıp yerde dizlerinin üzerinde duran ve kafasını kaldırmayan adama sinirle bakarak devam etti;
Şerefsiz! Bana yalan söyleyerek ne kazandın? He! Söylesene Seungri? Cidden beni bunca zamandır aptal yerine koyarken hiç mi için acımadı? Hiç mi Hana'yı düşünmedin!? Ya gerçekten... gerçekten...
Seungri Jiyong geldiğinden beri ilk defa sessizliğini bozdu kısık bir gülüşle ağlama karışımı bir ses çıkarak başını kaldırdı
-Hyung, Hana hakkında... yalan söylememin tek sebebi seni düşünmemdi özür dilerim... onu bulabilirim sandım... hem seni gülümsetir hemde onu bulurum sandım... ama özür dilerim hyung... üzgünüm... çok üzgünüm hyung...
Seungri elinin tersiyle burnunu sildi
belki de kendi aramızda bir cenaze töreni yapmalıyız? Senin yaşıyor sandığın süreçte her yerde aradım Busan'a gittiğini öğrendim avukatlık için... Onun gittiği günün ertesi gün siyah uzun kıvırcığa yakın dalgalı saçlı, beyaz tenli,güzel yüzlü, 1.70 boylarında yabancı bir kızın cesedi bulunmuş...
Jiyong Seungri'yi dinlerken başını sağa sola sallıyordu dediklerine inanamazdı değil mi? Yalan söyledi diye az önce kavga ettiğin bir insanın sözleri bu kadar gerçekçi gelemezdi, asla gelemezdi... değil mi?
-Yalan! Yalan söylüyorsun Ri! Yine! Değil mi! Şimdi de öldüğüne inandıracaksın beni! Değil mi!
Jiyong'un bağırışı Ri'nin iç çekişleri stüdyodaki sessizliği bozuyordu
-Keşke... keşke
Jiyong stüdyoda ileri geri yaparken bir yandan da saçlarını çekiştiriyordu gözleri göz yaşlarını tutmayı çoktan bırakmıştı. Beyninde Hana'nın sesleri dolaşırken bir kaçını anlayabiliyordu;
"Her şeyim olduğunu biliyorsun değil mi?"
"Acaba biz nasıl ayrılacağız?"
"Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez Ji..."
"Her şeyin bir sonu var Jiyong değil mi? Bizden habersiz yazılmış bir kader var... Kadere inanıyorsun değil mi Jiyong?"
"Ben ölürsem ne yaparsın?... Cevap ver?"
"O zaman ölmeden önce seni terk ederim."
Jiyong olduğu yere çökerken başını duvara yasladı neden şimdi bunları hatırlıyordu. Titreyen elleriyle tekrar saçlarını çekiştirmeye başladı bir yandan da kafasını yavaş olmayan bir şekilde duvara vuruyordu. Seungri' ye neden inanmıştı? Bu yalandan sonra bile? Neden öldüğü gerçeğini bu kadar çabuk kabulleniyordu? Ri babasının yanında demeden önce de bu ihtimalleri düşünüyordu zaten, Busan' a gittiğini biliyordu, avukatlık bürosuna gittiğini biliyordu, başvurusunun onaylandığını biliyordu, ertesi gün büroya gitmediğini biliyordu, sonrasında izi kayboluyordu. Banka hesaplarını boşaltmıştı.

***
-Yarın ölecek olsan bu gün ne yaparsın?
-Hana neden ölümle kafanı bozdun bu kadar? Beni korkutuyorsun.
-Cevap ver Jiyong! Ne yaparsın?
-Annemlerle zaman geçirdikten sonra sana sarılırdım.
-Hımm... peki bu kadar paran? Onlar ne olucak?
-Ben ölmüşüm düşündüğün bu mu?
-Evet. Tamam tamam asma yüzünü
-Sen ne yapardın?
-İlk önce senden ayrılırdım...
-Neden?
-Neden mi? Klişe ama gerçek. Sevdiğim adamın kollarında ölmek çok acımasızca ve bencilce olurdu bence. O yüzden senin beni bulamayacağın bir yere giderdim.
-Peki paraların?
-Çok param yok ama olanı da şey yapardım... hepsini bankadan çeker ve fakir olduğunu düşündüğüm bi ailenin bahçesine gömerdim ve birde not bırakırdım... "Bu para ... ailesine aittir" diye
-Neden?
-Ölümüme birileri sevinsin.
-Bence şu an saçmalıyorsun! Ölümüne sevinmeyecekler paraya sevinecekler
-Ama bir bakıma da ölmesem o parayı onlara vermeyeceğim için ölümüme sevinmiş olacaklar.
-Neden insanların ölümüne sevinmesini istiyorsun?
-Üzülmeyeceklerini biliyorum çünkü.
-Ben üzülürüm.
-Onu da ben istemiyorum.
-Çok saçmalıyoruz şu an.
-Evet. Susalım bence
-Bence de uyuyalım uykusuzluk bize yaramıyor.

***
Aslında her şey bunu işaret ediyordu başından beri her şey Hana'nın ölümünü işaret ediyordu. Jiyong gözlerini kapatmayı tercih etmişti, üzerine Seungri de gözlerini bağlamıştı kör olmayı seçerek kendi katliamını gizlemişti Jiyong.
-Benim yüzümden...
Fısıldayarak söylemişti ama Ri duymuştu en büyük korkusu gerçek olmuştu. Kendini suçluyordu. Hemen yanına giderek yüzünü avuçlarının içine aldı
-Hayır hyung senin... senin suçun yok Hana'nın kendi tercihi
-Hayır! Ri! Ertesi gün peşinden gi-gitseydim böyle olmazdı. Onu ben kaybettim Ri! Benim yüzümden, hep... hepsi benim suçum hepsi onu ben üzdüm onun peşinden gitmeliydim. Gitmedim Ri, benim yüzümden oldu gitseydim eğer, hala yaşıyor olurdu Ri anlıyor musun?
Seungri gözlerini sürekli elinin tersiyle siliyordu. Bu anı bekliyordu ama ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ne dese o bu düşünceyi bırakırdı. Ne demeliydi? Jiyoung'un suçu olmadığını o da biliyordu peki buna onu nasıl inandırabilirdi? Mümkün müydü ki? Jiyong'un ağlamasının bir anda durması Seungri'nin kalp atışlarını hızlandırmıştı, gözlerini silip hyunguna döndü ağlamayı kesmiş karşı duvarı izliyordu. Bakışları o kadar boştu ki Seungri onu sarsmak istiyordu böyle bakacağına ağlasa daha iyiydi. Seungri ağlamayı kesip ne yapması gerektiğini düşünmeye başladı o anda Jiyong'un gözlerinde bir şey yakaladı kısa bir anda olsa onu görmüştü ve bu iyi bir şeye benzemiyordu hemde hiç.

Who you? ||GDragon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin