56-YENİ HAYATIN İLK GÜNÜ

1.5K 54 15
                                    

"Ben böyle bir hayat istemiyorum! Şu haline bak! Simsiyah takım elbiseleri içindesin! Etrafımızda onlarca koruma var! İntikamı kimden alıyoruz? Kendimizden mi!"

Avazım çıktığını kadar bağırıyordum.

"Buna mecburuz anlamıyor musun? Necdetle nasıl baş edeceğimi düşünüyordun? Naz'dan ve Emir'den sana zarar gelmemesi için o korumalara ihtiyacımız var Eflal! Her dakika yanında olamam ya!"

İşte bu söylediği canımı yakmıştı. Haklıydı. Ama ben istemediğim bir hayat tarzının içine düşmüştüm. Kapımızın önündeki onlarca korumanın kendimi tutsak gibi hissettirdiğini ona anlatamıyordum. Ben yalnızca Erdem'le bir hayat geçirmek isterken, etrafımız tanımadığım onlarca adamla dolmuştu. Okula bile bir ordu dolusu korumayla gitmek zorunda kalmak canımı bir hayli yakıyordu.

"Başaranlar Holding'le Necdet'in sırlarını ortaya dökme karşılığında anlaştın. Babanın holdingini satın aldın! Babanın patronu oldun! Babana bunu yaparken, kendimize yeni bir düşman yaratın! Hani kendi hakkın olan Necdet'in işlerinin başına geçecektin? Söylediklerimle yaptıkların uyuşmuyor! Seni anlayamıyorum!"

Sesim çatallanıyordu. Ağlamaktan ziyade sinir krizi geçiriyor gibiydim. Simsiyah takım elbiselerine bürünmüş karanlık işler peşinde koşan bir adamla olmak değildi hayalim. Çok mu zordu anlaması?

"Hepsinin sırası gelecek Eflal. Sabırlı olmayız. Necdet'in hisselerinin yarısını kaybettiğini biliyor musun? Hemde Başaranlar holdinge satmak zorunda kaldığını? Başında benim olduğumu bilmiyor. Planım tıkır tıkır işlerken sen bana destek olmak yerine ayak bağı oluyorsun!"

Peki, işte bu, gerçekten canımı acıtmıştı.

"Demek ayak bağı oluyorum ha? Sana koruma istemediğimi söylüyorum! Ve bugün okula korumalar olmadan gideceğim. Ve bundan sonraki her gün de aynı şekilde... Ne gelecekse gelsin başıma! Yeter artık! Böyle korkak gibi adamlarının arkasına saklanarak yaşamamı bekleme benden!"

"Böyle bir şey olmayacak! Korumalar yanından ayrılmayacak!"

"İstemiyorum ya anlamıyor musun! Zorla mı ya! Zorla mı?"

"Gerekirse zorla! Yeter artık şu saçma inadını bir kenara bırak ve mezun olmaya bak. Başaranlar Holdingin avukatı olarak işe başlamana az kaldı."

"Şimdi de gireceğim işe mi karar verdin! Bunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun? Yoksa Naz'la olan boşanma davana da mı benim bakmamı bekliyorsun?"

Histerik bir kahkaha attım. Midem bulanıyordu.

"Gerekirse evet!"

Ne ara elim kalktı, Erdem'in suratına bir tokat yapıştırdı emin değilim. Yapmak istediğim Erdem'in canını yakmaktı. O kızla evli kaldığı her gün benim canımın yandığı gibi...

Erdem'in kaşları çatıldı ve elimi tuttu. Az önce yanağına şamarı indirdiğim avuç içimden öptü.

"Senin için yaptığım onca şeyden sonra karşılığı buysa..." dedi ve kırgın bir ifadeyle evi terk etti.

Nefes nefese kalmış bir halde kendime geldiğimde Erdem'in omzunda uzanıyordum. Alnımda biriken ter damlalarını elimle sildim. Ve Erdem'i huzursuzca dürtükledim. "Uyan!"

Erdem mırıldandı ama uyanmadı.

"Sana uyan dedim!" diyerek bir kez daha sarstım Erdem'i. Erdem uyanmamakta kararlıydı.

EFLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin