iyi okumalar...
SemsiDemircan ithafen...
&&&&&
Gece çökmüş herkes işi gücü bir kenara bırakmıştı. Bu uyumadan önce, önlerindeki iki üç saatlik zaman dilimi eğlence ve muhabbet zamanıydı. Yaşlılar birbirlerine gidip dedikodu yapmak isterken peşlerine düşen genç kızları çeyizlerine yeni model arayışına girmişlerdi. Köyün dışına kız alıp verenler yeni modellerin kaynaklarıydı. Bıkıp usanmadan birine örneğini çıkarır elden ele yayılışını izlerlerdi.
Çocuklar arkadaşlarıyla oynamak için akşam soğuğuna aldırmadan ay ışığının aydınlattığı köyün geniş meydanında hivlotık oynuyorlardı. Bembeyaz parlak bir taşı gece karanlığında atabildikleri kadar uzağa atıp peşinden koşuyorlardı. Taşı bulup eline alan da bir daha rastgele fırlatıyor bu defa tüm çocuklar o yöne doğru koşturuyorlardı. Köyün gençlerinin ise çoğunun evden çıkarken gideceği adresler belliydi ama Cemal' le Ferman' ın ki besbelliydi.
Cemal, iki elini belinde birleştirip arkadaşının gelişini beklerken etrafında koşturan çocuklara baktı. Çocuklardan biri elindeki taşı Cemal' e uzatıp ''Gül Cemal sen de bize katılsana'' dedi.
Adamın, geniş alnındaki çizgiler belirdi aniden ''höst! Yaşıtınız mıyım ulan ben? Gidin ötede ne bok yiyorsanız yiyin.''
Yüzü düştü etrafına toplanan çocukların ''Ama önceki gece oynadın.''
Cemal, tatlı tatlı çenesini kaşıyarak düşündü. Aklına gelmedi oynayıp oynamadığı. ''Acaba kafam güzelken oynamış olabilir miyim?'' diye düşündü. Kesinlikle öyle olmalıydı. Gözünün içine umutla bakan bu kadar çocuk yalan söyleyemezdi.
Elini öne doğru savurarak ''de siktir gidin başka yerde oynayın!'' dedi . Çocuklar tüm köylünün temaşaya çıktığı bir geceyi daha yaşayamamanın verdiği buruklukla boyunlarını büküp oyunlarına döndüler. O sıra da gelen Ferman ile ikili zifiri karanlıkta yollarına gittiler. Evlerinin yolunu bilen at gibiydiler, ne ışığa gerek vardı ne de başka bir şeye.
İki köy ötede yoğun sigara dumanının kendilerini karşıladığı odanın delik deşik tahta kapısını gıcırdatıp içeri girdiler. Göz gözü görmüyordu. Ortalarına aldıkları gaz lambalarının aydınlattığı alanı oluşturdukları kümenin siyah gölgesi ile yeniden karartan insanlar kendi dertlerindeydi.
''Selamünaleyküm!'' diyen Cemal bakışların kendisine dönmesine sebep oldu. Birer birer selamlarını aldılar bu iki adamın. Oyun arkadaşlarından biri elini kaldırıp ''de hayde gelin çok geç kaldınız bu akşam.''
O tarafa yürürken ''Yok lo daha erkendir, yemek yiyip çıktık işte'' diyen Cemal, arkadaşına bakıp kafasını salladı ''ben dedim geç kaldık'' dercesine.
Sağ ayağını altına alıp üstüne çöktü diğerini de göğsüne doğru çekip adamın elindeki zarlara doğru uzandı ''de boş konuşup vaktimizi boşa harcamayalım.''
Gruptaki sakallı ve bıyıklı olan adamlardan en yaşlı olanı '' iki gecedir şansın yaver gidiyor diye bu gece de gidecek sanmandan mı bu acele?''
Pis pis sırıttı Cemal ''he ya ondan. Hayde bakalım oyunumuza'' deyip elindeki zarları sallayıp önündeki küçük bir parça koyun postunun üstüne attı.
''Düşeş!'' dedi keyifli sesiyle. Ferman da sırıtırken , yaşlıca olan adam zarları işaret edip ''zar mı tutuyorsun? '' dedi keyifsizce. Yılların oyuncusuydu. Nice zamandır bu yeni yetmelere oyun veriyordu.
Cemal, uzandı zarları tek eliyle alıp yine salladı. Tekrar yere bırakıp adama baktı ''şeş beş!'' dedi ve paraları almak için elini öne uzattı. Adam keyifsizce homurdanıp elini yamalı cebine atarken Cemal, ''oğlum, bakmadan arkama atsam düşeş gelir'' deyince canı zaten sıkkın olan adam ayağa fırladı ''höst gevad! Sen kime oğlum diyorsun?'' deyip Cemal' in yakasına yapıştı. Kaç zamandır ikiliye gıcık olan odadakiler anlaşmış gibi saldırdılar Ferman ile Cemal' e. İçlerini rahatlatıp attılar odadan dışarı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
Aktuelle LiteraturEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...