İyi okumalar...
azrameleki ithafen..
&&&&&
Elindeki çırpıyı arkadaşına uzatıp öküzü gütmesini istedi. Ferman, Mahah' a giden yol bu öküzü gütmekten geçiyorsa ''Amenna! Onu da yaparım'' dedi içten içe. Sesini çıkarmadan uzanıp aldı çırpıyı. Büyük bir aşkla öküzün kalçasına indirip ''ho ho!'' dedi.
Cemal, iki elini belinde birleştirip yürürken ''Ferze bacının ne yapacağını düşünebiliyor musun? Ortalığı yıkar. İki kadınla rezil olursun demedi deme.''
''Ah ah! '' o kızı görenin aklına Ferze mi gelir? diye içinden geçirdi.
''Niye kederli kederli iç çektin lan? Korkuyorsan evlenme.''
''Yok yok ondan değil, endişeliyim. Kaçırabilecek misin?''
''Evvel Allah! Elimden bir uçan bir de kaçan. Kızlar narin bir kelebek gibidir .Bir tırtıl ne kadar uçabilir?''
Cemal' in sırtına bir iki defa vurdu Ferman, ''bu iyiliğini bir ömür unutmayacağım. Biz evi taşıyacağız ya, sen biz çıktıktan sonra kızı benim eve götür. Amcası falan peşine düşerse önce bizim çadırlara bakarlar. Anlamasın, ümidi kessin kızdan gevad.''
''Merak etme lo! Kaçıracağız dedik yeter. Çocuğa tembihler gibi tekrar edip durma. Kızı aldıktan sonra konuşuruz. Şimdi Mustafa efendiye yetişelim de çadırı kuralım yoksa Vallahi bir yıl söylenir.''
'' Tamam tamam.''
Hızlı hızlı yolu adımladı iki adam, Suriye topraklarına girince hayvanın ipinin bağlı olduğu tahta kazığı yere çakıp babasına doğru gitti Cemal. Kasketini ve çıkardığı ceketini üst üste koyarak annesine uzattı. Çadırın kurulması için her bir köşeye bir sütün dikmesi lazımdı. Babasının ters bakışları altında uzanıp arabadan çekti bir sütünü. Yere düşürünce Mustafa efendi kızmaya hazır vaziyette dilinin ucunda muhafaza ettiği sözleri bir anda sıraladı.
''Tüh! Kalıbına bakan adam sanır. Bir çadır kuramayana adam mı denir? Bir de anası evlendirelim diyor, kim kız verir buna?''
Gerildi Cemal, eğilip aldığı sütünü tekrar yere bıraktı. Eliyle yüzünü sıvazlayarak sakinleşmeye çalıştı.
Babası bu hareketinden de nem kaptı ''dövecek misin? gel döv babanı tam olsun!'' dedi.
Annesine döndü Cemal ''Eye, kurban olayım al bawoyu götür buradan. Yoksa akşama kadar çadır madır kurulmaz.''
Ferman yaşlı adamın koluna dokunup ''Apo (amca), sakin ol git bir ayran iç ferahla. Sinirlerin yatışsın. Ben yardım ederim beş dakika da hallederiz.''
Kadın adamın yanına gidip ''hade Gulistan' a gidip bir ayran içelim. Çocukları gelsin yardım da etsinler. Artık dizemiyorum şuncacık şeyi'' dedi . yaşlı adam yorgunluğun verdiği sinirle çözdü arabaya koştuğu atı. Hayvanı otlağa doğru ardı sıra sürüklerken Cemal anca kendine gelebildi.
Beş sütün üstüne kurduğu siyah kıl çadıra teker teker atmaya başladılar eşyaları. Uzaktan izleyen kızlar dayanamayıp yanlarına doğru birer birer gelmeye başladılar.
Elinde bir kova yayık ayranı ile salına salına gelen kızlardan biri ''hoş gelmişsiniz Cemal, gözümüz yollarda kaldı.''
Cemal, gülümseyerek kıza çevirdi bakışlarını ''hoş bulduk. Öyle mi? Bilsem bir iki gün önceden gelirdim. Hele bir tas ver de şu ayranından içimiz ferahlasın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
Fiksi UmumEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...