iyi okumalar...
derya20001 ithafen... profiline uğrayın hikayelerine bir şans verin lütfen...
&&&&&&
Arabadan indirilen kocasına çadırın kapısından bir bakış attı. Eli karnındaydı yüzü çektiği ağrıdan dolayı gergindi. Adam da ona bakıp göz kırptı o halde. Bawonun sözüyle Mahah' ın asılan yüzünde kocasının tek hareketiyle güller açtı. Çevreye göz gezdirerek başını yere eğdi. Meraklı kalabalık etrafa toplanmaya başlamıştı. Halini hatırını soranlar, neden bu halde olduğunu soranlar... Umursamaz Kocası en olmadık yerde onu utandırmaya bayılıyordu. Kendi utanmıyordu anlamıştı peki onu hiç mi düşünmüyordu? Kayınpederinin geri dönüp ona bakışıyla çadırdan içeri girdi.
Cemal' in ayağı yere basar basmaz önünde dikilen annesinin elini öpmek için eğilmeye meyledince Fato kadın müsaade etmedi. Yetiştiği omzundan öperken yüzünü okşadı adamın. Cemal, Mahir 'in kolunda öne doğru bir iki adım atınca babasıyla göz göze geldi.
Adam ayak üstü hesap sormaya kalkar mı? diye önce bir ürken Cemal, adamın dolu dolu olan gözleriyle söylenenlerin doğru olduğunu, söylentiden ibaret olmadığını, anladı.
''Bawo...'' deyince Mustafa efendi ona yaklaşıp sarıldı en beklemediği anda şakağından öptü ve ''sana demedim mi dostunu düşmanını bilmeden rahat uyku çekilmez, yaşanmaz diye. Herkesle dost olunmaz, kim bilir kimdi? Belki de düğünde eğlendiğin biriydi seni bu hale sokan.''
Cemal, çocukluğundan beri öpüldüğünü hatırlamıyordu. Elbette öpeni çoktu da Mustafa efendi tarafından şefkatle kucaklanıp öpülmek hayal olsa gerekti. Kendini bildi bileli babası hep ters, aksi adamın tekiydi. Bir kaç ufak bıçak yarası mı Cemal'e karşı taşlaşan kalbini yumuşatacaktı? Şaştı kaldı koca adam. Sadece başını sallamakla yetindi babasının sözlerine. Hoş ne dediğini algılamamıştı ya! Bawo diyorsa vardı bir haklılık payı elbet.
Babası omzuna dokunup içeri girmesine yardımcı oldu. Kapıdan içeri girdiğinde Mahah, döşeği sermiş iki beyaz kanaviçeli yastığı üst üste almış döşeğin üstüne koyuyordu. Her şey Cemal rahat etsin diyeydi. Annesi kendi eliyle yorganını şiltenin üstünden alıp döşeğin ayak ucuna bıraktı. Yardımlaşarak Cemal' i yatırdılar.
Adam, yattığı yerden etrafında pervane olan mavi fistanlı karısına bakmaktan kendini alıkoyamadı. Ne kendisiyle üç gündür perişan olan Mahir' e teşekkür edip oturması, yemeğe kalması için ısrar etti ne de kendisinin baş ucuna oturup sürekli başını okşayan annesinin ''Güzel oğlum Gül Cemal' im seni bu hale koyanları Allah bildiği gibi yapsın. Ne istediler benim garip oğlumdan?'' diye kendi kendine söylediklerini duydu.
Mahir' i yolcu edip ''Mahah, kızım bir tas süt getir kocana'' diyen babasının sesi ile kendine geldi bakışları önce ona döndü sonra ''Tamam bawo'' diye sesli karşılık veren karısına. Kaşları hayretle havalandı.
''Mahah, bawo hediyeni verdi mi bari?''
''Verdi sağ olsun unutmadı'' diye mahcupça bir karşılık verdi genç kadın. Sütü almak için çadırın mutfak olarak kullanılan alanına doğru yol alırken kocasının ''Ne verdi?'' sorusu ile yine ona döndü.
Mustafa efendi bıyık altından ikilinin muhabbetine gülerken aynı anda duymazdan gelmeye çalışıyordu. Cebinden tütün torbasını çıkarıp kendine sigara sararken Mahah' ın cevabına kulak kesildi. Oğlunun tepkisini merak etmiyor değildi.
''Kara kuzuyu verdi bawo.''
Cemal kaşlarını çatarak ''Kara kuzu mu?'' dedi küçümser bir edayla. Karısı başını sallayarak sözlerini onayladı. Babası küçümseyen bakışlarını yakaladığı an başını kaldırıp baktı. Ağzında ıslatıp fazlasını dişiyle kestiği sigara kağıdını ağzında evirip çevirirken Oğlunun ''niye para vermedi?'' demesiyle ona taraf tükürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
General FictionEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...