iyi okumalar...
(Bawo)
Emo' nun verecek tek bir cevabı yoktu. Adam nasıl da iyi niyetle yaklaşıyordu. Karısının bir hata yapmış olmasına olasılık dahi vermiyordu. Evet, kapıma dayanan bir iki namussuz vardı ama diğerlerini kovan büyük namussuza kapıyı aralık bırakarak en büyük namussuzluğu ben yaptım diye içinden geçirdi . Bu derin sessizlik karşısında Haşim, yok olduğunu hissetti kesinlikle bir şeyler vardı. Karısının dillendirmeye çekindiği bir şeyler. Sorusunu yineledi.
''Emo' m de bu biçare kocana kapına mı dayandılar? Seni yalnız görüp bir fenalık etmeye mi kalktılar?''
Emo' nun elindeki yastık düştü. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Dişini geçirdiği alt dudağından ağzının içine doğru ince bir kan süzüldüğünü hissetti. Hala kocasının yüzüne bakamıyordu. Adam bir türlü konduramıyordu. Zalim nefsine yenik düşmüş olabileceğini düşünmek dahi istemediği ; soruları sorarken titreyen sesinden, büyük bir yükün altında kalmış gibi derin solumasına rağmen rahat çıkmayan soluğundan belliydi.
''Başka köyden miydi?''
Emo' dan cevap gelmedi. Haşim, az çok Ferman' ın hareketlerinden kuşkulanmıştı. Cemal' i de tanıyordu ama karısına bunu yapmış olamazdı. İmkanı yoktu. Horozlu tavukla işim olmaz derdi hep. Ama dört yıldır ne ölün vardı ne dirin Haşim! Emo kimsesizdi buralarda. Hem de senin aptallığın yüzünden. Köyünün, ilçenin yahu ülkenin suyu mu çıktı da Suriye' ye gittin de dönmedin? Eğer köyden biriyse hele de Cemal ise... Ölseydin de dönmeseydin be öksüz Haşim! Unutulur giderdin. Ama bu utanç...? Mustafa emmi aradık sorduk dedi ama kendi oğlu olsa seni aradığı gibi mi arardı? İşe yaramaz dediği oğlunu bile yeri gelince yere göğe sığdıramazdı. İç ses muhakemesinin şu an hiçbir kazancı yoktu. Eliyle yüzünü sıvazladı içini yakan, bir saattir kurt gibi kemiren soruyu sordu bu defa.
''Cemal miydi?''
Bu defa ki cevap Emo' nun ayaklarının dibine düşen iki damla göz yaşı oldu. Haşim alt dişleriyle olmayan bıyığını kemirdi. Kadının çenesini tutup sertçe yukarı kaldırdı.
''Zorla mı girdi eve? Bağıramadın mı kimseden yardım istemedin mi? Evime alıp kahve ikram ettin bir şey olmamış gibi... Ben onu öldürmez miyim? Bu ettiğini yanına bırakır mıyım o şerefsizin?''
Haşim hızlı adımlarla kap kacakların olduğu tarafa doğru yürürken Emo , dayanamadı böyle bir şey yapmasına. Daha yeni hapisten çıkmıştı bir daha girmesine gönlü razı olamazdı. Haşim, merhametliydi zorla olmadığını öğrenirse belki katil olmaz diye düşündü. Giden adamın ardından ''zorla değil '' dedi kedi mırıltısı gibi cılız bir sesle.
Haşim'in başından aşağı kaynar sular döküldü o an sanki. Mıhlandı kaldı yerinde. Ne gidebildi ne sesin geldiği yöne dönebildi. Karısı ürkek bir iki adımla yanına yaklaştı. Elini adama doğru uzattı geri çekti, dokunamadı. Haşim, dolu dolu gözlerle elini ağzına götürüp dişledi ''neden? Nasıl kıydın ben gibi adama?'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
Ficção GeralEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...