iyi okumalar...
Karısının, koynunda ağlaya ağlaya uyuduğunu görene kadar bekledi. Saçını okşayıp yerine yatırdı. İlk defa şefkat duygusuyla eğilip öptü. Ve kasketini başına geçirerek ayaklandı. Gece gece genç ve güzel karısını yalnız bırakmak istemedi. Etrafta art niyetli insanlar vardı malum. Ve o art niyetli insanlar hemen her gece sabaha kadar sigara tellendiriyorlardı kapı önünde.
Babasının çadırından içeri dikkatle girdi. Emekleyerek annesinin yanı başına kadar gitti. Kadının yüzünü örttüğü önlüğü yüzünden çekip ''eye... eye!'' diye fısıldadı. Babası sesten rahatsız olup yerinde döndü bir iki defa. Cemal iyice sindi annesinin yamacına, kadın korkuyla gözünü açtı. Yerinde doğruldu. Oğlu, elini koluna dokundurarak ''benim eye!''
''Ne oldu gece vakti neye geldin? ''
''Şşş! Bawo uyanmasın. Sen Mahah' ın yanına git uyu benim küçük bir işim var.''
''Senin ne işin olur oğul?''
''Anla işte eye, arkadaşlarla görüşeceğiz.''
''Gözün çıkmasın senin! Evlendin barklandın bırak şu zarı.''
Cemal, geldiği pozisyonda arkasını dönerek ''hadi git Mahah tek kalmasın!'' dedi ve çıktı. Kadın mecburen gelininin yanına gitti, Cemal' in yerine kıvrılıp yattı.
Cemal, gece karanlığında, cebindeki tütün torbasını çıkarıp içinden sarılmış sigarasını dudağının kenarına yerleştirdi ve ardında bıraktığı karısını düşünmeye başladı, kendisine eşlik edecek arkadaşını da seçmiş oldu böylece. Mahah' ın gözleri!
Taşı toprağı, börtü böceği görmedi gözü, ayağının altına ne geldiyse ezip geçti. Bir baktı ki kaç zaman önce kovulduğu kapının önünde duruyor. Kapıya nasıl bu kadar kısa sürede vardığını anlamadı ama umursamadı da. Daha önce hiç bu türlü , alenen, hırsızlık yapmak için evlere girmemişti. Fakat bu gece gözünü karartmıştı o eve girip alacaktı karısına ait olanı.
Kapıyı sessiz olmaya özen göstererek açtı. Gözlerini kısıp taradı etrafı. Belli belirsiz bir şeyler fark etti ama o altınları görmek için yeterli değildi ışık. Bekledi. Ta ki şafak sökülene kadar! Artık göz gözü görüyordu. Ama çabuk davranması lazımdı. Ne evden ne de köyden kimse uyanmadan alacağını alıp çıkmalıydı.
Sindiği köşeden kalktı. İlk aklına gelen yere bakmak için yatak şiltelerinin olduğu odayı buldu. Normalde yastıklardan birinin içine koyup dikmesi lazımdı ama Hasan' ın haberi olmadığı için o gece bunu yapamazdı. Aradı taradı ama tüm sünger minderlerin üstünde ev halkı uyuyordu yorganlar ise üstlerindeydi. Elini çenesine koyup düşündü. Nereye saklamış olabilirdi?
Yıkık dökük mutfağa gitti. Kap kacağın arasına baktı. İşe yarar bir şey yoktu ve zaman daralıyordu. Sıkıntıyla elini ensesine götürdü, gözünü kapatıp oflarken çocuklardan birinin ağlama sesi geldi. Korkuyla dudağını ısırdı ama kıpırdamadı yerinden. Şehnaz' ın ''Mama (anne) geliyor, ağlama!'' diyen sesi gelince kerpiç duvara sırtını dayayıp iyice sindi. Kadının çocuğu dışarıda tuvalete çıkardığını görünce son bir umutla onun odasına yeniden daldı. Elini yastığının altında sessizce gezdirdi. Ve aradığını buldu. Pis pis sırıtarak elinde toparlayıp ceketinin cebine bıraktı. Şehnazın süt ısıtmak için tencere tavayı birbirine çarptığını duyan Cemal, kadın kapı önüne çıkmadan geldiği gibi temkinli adımlarla çıktı evden dışarı.
Hızlı hızlı evin yolunu adımladı. İçinde çocuksu bir mutluluk vardı. Mahah' ın onu gördüğünde ne kadar sevineceğini düşünüp durdu. İnşallah o uyanmadan yetişirim diyordu içten içe. Öyle de oldu! Çadırından içeri girdiğinde anası yeni yeni kımıldanıyordu uyanmak için. Onu gören kadına yaklaşıp yanağından öptü ''Allah razı olsun eye, gözüm arkada kalmadan her yere gidebilirim artık '' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
General FictionEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...