&&&&
HalilAltun843 ithafen...İyi okumalar...
Genç adam, koca gözlerin derinliğinde kaybolurken kıza ne kadar yaklaştığının farkında bile değildi. Tabii yaklaşıp da yerinde doğrulmaya çalışan kızı ne kadar korkuttuğunun da.
Mahah, adamın kol ve bacaklarının oluşturduğu köprünün altında deyim yerindeyse kıvranıyordu. Dili tutulmuş gibiydi. Sesi çıkmadan adamı üstünden itmeye çalışıyordu. Nafile! Dev gibi adamın yanında deve de kulaktı Mahah. Nihayet konuşma yetisini hatırladığın da ''kimsin? Kalk üstümden, bırak gideyim!'' dedi.
Kızdan çıkan sesle kendine gelen Cemal, zaman kaybetmedi. Kız bağırmasın diye ağzına dayadığı eli tüm yüzünü kapladı adeta. Bacağının birini kızın üstünden geçirerek kızı sabitleyip hareketsiz bırakmaya çalıştı. Ama çok fazla direniyor, çırpınıyor zorluk çıkarıyordu. Adamın üstüne iyice abanmasıyla Mahah' ın aklına yengesiyle amcasının hali geldi. Arkadaşlarından duydukları da aklına gelince daha da korkup ağlamaya başladı çaresizce.
Cemal, kızın kollarını iki bacağı arasında sıkıştırarak çırpınmasına mani oldu. Bir eli pantolonunun cebine giderken etrafını kolaçan etmekten geri kalmadı. Beyaz mendilini çıkarıp ucundan tutarak elinde aşağı yukarı bir iki kere silkeledi.
Mahah' ın ağzını bağlarken son bir gayretle ''ne olur bırak!'' dedi kız. İri iri dökülen göz yaşlarına baktı Cemal, içinden bir şeyler koptu sanki. Ama söz vermişti bir kere. Yanında duran kendir ile önce ellerini birbirine bağladı ardından yönünü ayaklara çevirip ince ayak bileklerini birbirine bağladı. Jüt çuvalı ayaklarından geçirip başına doğru çekiştirdi. Kızı sırtlanıp yürümeye başladı.
Köye doğru giderken yoldan geçen tek tük insanlara elini kaldırıp selam vermedi. Çok düşünceli görünüyordu. İnsanlar ne haline anlam verebildi ne de sırtındaki kımıl kımıl yüke.
Yetiştiği hayvanları da önüne katıp yürürken aklında sadece kızın küçük yüzündeki iri gözleri vardı. Silmek istiyordu gözünün önündeki yüzü ama elinde değildi.
''küçücük kız Ferman nesine çarpıldı bunun? Gözleri kafasındaki altın saçaklardan daha parlaktı. Tabii ya nasıl aklıma gelmedi bu, benamus (namussuz) Ferman altınlar için istedi bu kızı yoksa ne diye evlenmek istesin? Puşt işte! Kadının örtüsüne de üstündeki ziynete de el uzatılmaz ki eşkıya gibi. Nasıl da korktu. Ağladı da! Çuvalı indirip yüzüne bir daha baksam mı acaba? '' diye kendi kendine konuştu. Sonra başını sağa sola çevirdi kendine gelmek istercesine.
''Bakıp ne yapacaksın? Ferman için kaçırdın onu. Kart herif, bu çocuk alınır mı karı diye hem de kuma?'' dedi karşısında biri varmış gibi. Kızın çırpınması artınca '' susadı mı? belki de nefesi daraldı...'' etrafına baktı ne gölgesine oturacağı bir ağaç vardı ne de başka bir şey. Derin bir iç çekti, Allah' tan bahardı ve etraf yeşile bürünmüştü. Kızı yere bırakıp hayvanları durdurdu.
Mahah' ın yanına gelip oturdu etrafa göz gezdirdi. Kimse görünmüyordu. Çuvalın ağzını açtı, ağlamaktan kızaran gözlere bakınca içi cız etti. Üstüne doğru eğilince kız, korkuyla gözlerini yumup sırt üstü yatmak zorunda olduğu yerde geri geri gitmeye çalıştı.
Cemal, ''korkma!'' dedi titreyen sesiyle. Kendisi de sesinin niye böyle titrediğini anlamadı.
Gözlerini açıp Cemal' e baktı. Buğday tenli, kahverengi büyük gözler, kanatları geniş bir burun, siyah kaytan bıyıklar, köşeli bir çene yapısı ve erkeksi sert, keskin hatları bulunan adamı inceledi ondan çıkan sese inanamadı. Güven uyandırıcıydı. Kendisine uzanan elle yine korktu ama adamın ağzındaki mendili çekmesiyle rahat bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
General FictionEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...