iyi okumalar...
Yeldayy ithafen...
&&&&&
Koca göbeğinin üstüne kadar çektiği şalvarının uçkuruna geçirip fiyonk yaptığı beyaz kendir ip aşağı doğru yarım metre sarkıyordu. Eline verilen dürümü ağzına tıkıştırırken nefes almakta zorlandığı aldığı hırıltılı nefesten belli oluyordu. Cemal, karşısında gördüğü deli Mıço' dan başkası değildi. Rahatça saldı nefesini. Bir elini kapıya diğerini kapı pervazına koyarak adamın içeriyi görmesine engel oldu.
Kafasını dikleştirip '' ne geldin la?''
''Emo, Emo gelsin dedi.''
Kafasını çevirip arkasına baktı kız duydu mu acaba diye ama görünmüyordu ortalıkta '' Azmış mı lan bu, kudurmuş mu sabah sabah?'' dedi rahatça.
Yemeğine devam ederken ''Emo gelsin dedi Emo! Bıyıklı demedi, Emo dedi'' takılı kalmış bant gibi aynı şeyleri söyleyip durdu. Adamın dediklerinden bir şey anlamadı Cemal tek derdi kapıdan çıkarmaktı onu.
Cemal elini kaldırıp onun yüzüne indirecekmiş gibi olunca Mıço korkuyla geriye doğru giderken kıç üstü düştü. Önce güldü adamın haline sonra vicdana geldi yanına doğru gitti kolundan tutup kaldırdı. Ellerini birbirine sürtüp silkerken ''hadi git! Çok dolaşma buralarda.''
Eliyle karnını ovuşturup ''yemek ver bana yemek!'' dedi.
Kaşları çatıldı genç adamın daha kendisi için yiyecek bir şey bulamamıştı bir de bu mu çıktı başıma diye düşündü ve ''De siktir git! Kendimiz doyduk sen kaldın. ''
Deli, hiçbir şey olmamış gibi elindeki dürümü yemeye devam edip yoluna gitti. Cemal de yüzünü gözünü yıkayıp içerdeki kızın yanına döndü. Odaya girdiğinde öksürerek varlığını hissettirdi yine. Kız tek gözüyle kapı ucundan oda da başka kimse var mı yok mu diye bakarken kafasının hareketi ile üstündeki altınlar şıngırdadı. Cemal gülümsemesine mani olamadan ''çık gel le erebe! Kimsecikler yok.''
Mahah, önce kafasını sonra tüm vücudunu çıkarıp yanına geldi. Elleri her zaman ki gibi birbirine kenetlenmişti. Adam onu baştan aşağı süzüp ''ben gidip ekmek getireceğim. Ama bugün son sen yarın yaparsın artık yapabilirsin değil mi?'' Mahah, kafasını sallayarak cevap verdi. Yapabilirdi!
''Çok iyi! Eye' ye de yardım edersin iyice çöktü o. Sevinecek seni gördüğüne.''
''Ne zaman? Ne zaman gelecek?''
Kuş mu cıvıldadı kız mı konuştu ayırt edemedi Cemal, iç geçirerek baktığı kıza bir şeyler söylemesi lazımdı ama ne? Bir şey söylemeden götürüp gitse nereden çıktı bu kız, kimdir necidir, demeyecekler miydi? Diyeceklerdi elbette o zaman nasıl karşılarına çıkıp kız kaçırdım diyecekti? En iyisi bu karşılaşmayı uzatabildiği kadar uzatmaktı. Bu yüzden Mahah' a beklediği cevabı vermedi.
''Ben şimdi gidip bir şeyler getirene kadar...'' yerdeki tası gösterip ''sen şu hayvanları sağ! Biraz yoğurt getirsem mayalayabilir misin sütü?'' Genç kız dönüp tasa baktı sonra adama yine sessizce ''tamam'' dedi.
Cemal, eliyle saçlarını geriye doğru tarayıp bastırdı tepesine ve iyice yatırdı. Gözlerini ayırmadan ona bakan kıza ''oldu mu?'' dedi. Mahah, gözlerini kaçırdı. Sağa sola bakındı amaçsızca. Cemal, sorusunu yeniledi ''oldu mu dedim?''
Mahah, çakır gözlerini dikip baktı adamın kahverengi gözlerinin içine ''hı hı ,oldu!'' dedi.
Cemal, omuzlarını geriye atıp duruşunu dikleştirdi, bıyığını düzeltip çapkın bakışlarla kızı süzerken ''içerden kasketimi getir de çıkayım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
General FictionEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...