İyi okumalar...
Mahah, baş parmağının tırnağını kemirip durdu derin düşüncelerle. Cemal, bu bebeği duyarsa Emo' ya yaptığını bana da yapmaz mı? Ya benim de bebeğimi öldürürse korkusuyla gözlerini kısarak adamı inceledi arkadan. İnkara gerek yok iyi bir adamdı. Hem bilerek yapmadım demişti. Kendi çocuğuna kıyacak adam değildi tanıdığı adam. Birden öfkeyle soludu. Tanıdığı adam elin dul karısının kapısına da gitmezdi. Gitmişti! Kendi ağzıyla ''yoldaşlık ettik'' demişti.
Kaşları çatıldı Mahah' ın arabanın arka tekerinin bir taşın üstünden geçmesiyle yerinden sıçradı. Ağzındaki tırnak daha derine inip kanadı. ''Ah!'' diye inledi. Cemal, ne olduğuna bakmak için atın yularını çekiştirerek yavaşlattı. Eye, oğluna doğru elini kolunu sallayarak ''yavaş yavaş! Nereye koşturuyorsun böyle?'' deyip gelinine döndü ''bir şey mi oldu? Karnın mı ağrıdı?'' diye sordu.
''Eye, yolda taş olunca da mı suçlu bu Cemal?''
''Ee ee sus! Mahah?''
Mahah' ın sararan yüzü kadını korkuttu. Kıç üstü emekledi arabanın üstünde, gelinine yaklaştı ''ne oldu?''
Tırnağını gösterdi genç kadın '' eye, tırnak etten ayrıldı. Çok acıyor.''
''Acımaz mı kızım? Neyse ki ucudur. Arabaya sıkıştı herhalde. Eve gidince bir çaputla bağlarız kaynaşır belki.''
Cemal de duyduklarıyla vücudunu onlara döndürdü ''kes at! Kaynaşmaz, uzayana kadar da acır'' dedi.
Mahah, canının acısını unuttu. Kocasının yüzünü dikkatle inceledi. Yüzünü acı ile buruşturmuştu. Üzüntülü gibi de görünüyordu. Yok yok, imkanı yok bu adam kasten cana kıyamazdı. Küskündü. Bir aydır adamla konuşmuyor koynuna almıyordu. Yine de Cemal ona iyi davranıyordu. Hastalığına üzülüyor, onun için elinden geleni yapmaya çalışıyordu. İşte ben bu adama sevdalandım dedi. Bilmiyor muydu? Elbette biliyorum dedi içten içe, buralardakiler de tıpkı kendi toprağımdakiler gibidir. Arada ne kadar mesafe vardı ki zaten? Her iki yerde de erkek ne derse o olurdu! Cadı yengem bile amcamdan tırsardı da yüzüne başka ardından başkaydı. Ama benim kocam, ona karşı kötü davranışlarıma hiç ses etmedi ... Etti! Daha demin kuma dedi. Kendisine bakan adamdan bakışlarını alarak hafifçe yan döndü göz göze gelmemek için. Onun için kadın da kolaydı çocuk da...
Cemal, sabır çekerek atın yularını hafifçe çekiştirip gevşetti ki sağından solundan geçen davarın tanıdıklığıyla yan tarafına döndü. Bawo, uzun bir sopayı baston niyetine yere koyup desteklenerek hayvanların artlarından yürüyordu. Duraksadı. Yanına gelişini bekledi.
Bawo yanlarına varınca, kesik kesik soluklandı nefesini açtı '' ee Fato, güneş batmak üzereyken kızana gittin geldin hararetin def oldu mu?''
''Oy toprak başıma! Sözlere bakın hele. İyice bunadın sen. İşimiz vardı da gittik geldik.''
''Neydi şu işin keşke bende bilsem.''
''Bilmen gerekse derdik.''
Elindeki sopayı oğlunun omzuna dokundurup ittirdi ''bu biliyor '' dedi.
Cemal, gergin bir suratla bawoya baktı. Başkası olsa kafa göz dalar tüm günün hatta ayın hıncını ondan çıkarırdı. Ama şimdi olmazdı netice de bawoydu bunu yapan. Arabadan atlayıp yuları bawoya verdi.
''Al bawo sen eve git eyelerle, ben bu giden davarı toparlayayım getiririm.''
''Aferin! Çok yoruldum bugün. Mahah sen de atla arabadan yardım et kocana.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL CEMAL
Fiksi UmumEllili yıllarda; Suriye' den Türkiye' ye uzanan, sınır tanımayan bir aşkın hikayesi... Mahah ve Cemal'in hikayesi. işe yaramayan, her pis işte parmağı olan fakat köyün gözde bekarı, bıçkın delikanlısı Cemal... delikanlı dediğime bakmayın otuzuna da...