32.Bölüm

10.5K 632 810
                                    

İyi okumalar...

&&&&

Umursamaz tavırlarla ellerini belinde birbirine kenetleyen Cemal döndü çadırına kendinden emin yürüyüşüyle. Başıyla karısını da içeri yönlendirdi. Bir süre sonra kurulan sofranın başına geçti. Eyenin öldürücü, bawonun onu kale almayan ve Mahah' ın endişeli bakışları altında eli bir kaymağa gitti bir tereyağına ardından koca ağzına. Neşesi yerindeydi dünya yansa umurunda değildi. Bawonun ayan beyan kaymak dolu tabağı onun önünden alıp kendine yaklaştırması bile neşesini kaçırmadı. Uzandı oradan aldı. Arada başını kaldırıp karısına baktı. Yemediğini görünce göz kırpıp burnuyla kaymak dolu alüminyum tabağı işaret etti.

Kadın hala onun Ferman' la ne konuştuğunu bilmiyordu. Ve o adamdan hiç mi hiç hoşlanmıyordu. Kendisine yapılanı unutsa kocasını bıçaklamış olmasını unutamazdı. Ya yine Cemal' e bir zarar vermeye kalkışırsa? Ya bu defa deli bile göremezse? Karnında bir de çocuk vardı şimdi, kendisi babasızlığın ne kadar zor olduğunu görmüş yaşamıştı, hiçbir çocuğun babasız kalmasını istemezdi. Özellikle de kendi çocuğunun. Kafasında türlü düşünceler kol gezerken nasıl yiyebilirdi? Allah' ım sen Cemal'imi bize bağışla. Bawo bir an önce gitseydi de sorsaydım olanı biteni diye kıvranıp durdu sofranın bir ucunda.

Bawo hayvanları otlağa götürürken eye kuyuya su çekmeye gitti. Bunu fırsat bilen Mahah, henüz toplanmayan sofranın yanına uzanan kocasının baş ucuna çöktü.

''Hiç dikkat etmiyorsun kendine Mahah. Yemek yemezsen takatten düşer, hasta olursun.''

''Ne konuştun o adamla? ''

''Hangi adamla ?''

''Az önce karşı çadırdaki adamla...''

Cemal dirseğinin üstünde yükseldi. Keçi kılından yapılan kilim dirseğine batınca yumuşak yastığın üstüne koydu, yerinde yayıldı büyük bir rahatlıkla. Karşısında meraktan kıvranan kadını az daha çatlatacaktı bıçak ucu gören olgun karpuzun çatırtıyla ortadan ikiye ayrılması gibi. Evvela kaytan bıyığını düzeltti sonra iç geçirerek karısının güzel gözlerine baktı.

''Ben hiç adamla konuşmadım ki bugün.''

''Cemal, rengi attı adamın. Çenesini kasmaktan, sıkmaktan dişlerini dökecekti az kalsın. Ne diye yanına gittin ki? Ya sana bir şey yaparsa yine ben sensiz...''

İç geçirdi Cemal, boştaki elini kadının yüzünde gezdirdi '' bana sen dışında kimse bir şey yapamaz erebe!''

Mahah şaşırdı ''Ben sana ne yapıyorum ki?'' diye sordu saf saf.

Cemal pis pis sırıttı uzandı karısının dudağına, kadın utançla geri çekildi etrafına göz gezdirdi eye ha geldi ha gelecekti. Kaşlarını çattı adam ''kaç gün oldu bak... öldürecek misin beni?''

''Neden öyle şeyler söyleyip beni üzüyorsun?''

''Erebe, yanına yaklaştırmıyorsun başka kadına tövbe dedik sana da etmedik ya! Vallahi kim olsa dayanamazdı başka...''

Yüzü düştü, alt dudağı sarktı çocuk gibi ''Başka kadına mı giderdi?''

''Yok taçlı turnam öyle değil...'' biraz geri çekildi '' Gel hele yamacıma, uzan yanıma hasret gidereyim biraz.''

Genç kadın dediğini yapıp yapmamak arasında kalmışken kocası kolundan tutup yanına çekti. O sıralarda içeri girmiş olan eye, kovaları yere bırakıp alnında biriken teri sildi, soluklandı. Gördüğü manzarayla gözleri kocaman açıldı. Başını sağa sola salladı ''Mahah, kızım gel uyma şuna sürüyle işimiz var.''

GÜL CEMALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin