Herkese keyifli okumalar♥♥
Hiç kimse tanıdığın gibi kalmıyor herkes çıkarı için bir miktar değişebiliyor! Önceden kendini yanında mutlu hissettiğin biriyle şimdi karşılaşınca bile yüzünü çeviren insanlar oluyorsunuz! Herkes bir parçanı götürür giderken. Kimileri derdinden faydalanır, kimileri sevginden! Kimi çaresizliğinden yakalar, kimileri güveninden! Eksilmişsin , üzülmüşsün kimin umurunda?
Sabah gözlerimi açtığımda Araf'ın yanı başımda elinde benim ona çizim yeteneğimi kanıtlamak için geceler boyu uğraştığım resmi elinde tutmuş tepkisiz bir şekilde bana bakıyordu. Bende ayağa kalkarak Araf'ın önünde durdum.
"Bu çizdiğin kişi gerçekten ben miyim?"diye sordu. Ben de başımı olumlu yanda iki yana sallayarak cevap verdim.
"Evet sensin! Sen bile kendine inanamadın değil mi?"diye sordum tebessüm ederek.
"Evet inanamadım! Çünkü ben gerçekte daha yakışıklıyım! Çiziminde bunu gösterememişsin!"diye alay etti.
"Ben dün sadece gördüklerimi çizdim! Uyurken çok masum gözüküyorsun ama uyanınca iyi niyetini kaybedip kalpsiz bir adama dönüşüyorsun!"diye itiraf ettim. Araf bakışlarını bana çevirerek konuşmaya başladı.
"Tüm kırgınlıkları içimde yaşadım, tüm savaşları hep içimde verdim. Ardımda yanılmayacağıma, kaybetmeyeceğime dair birazcık ümidim olsaydı iyi niyetimi kaybetmezdim. Şimdi ben bile bir kalbim olduğuna dair nasıl şüphe duymam?"diye sordu. Daha sonra arkasına dönerek konuşmaya devam etti.
"Ben çıkıyorum! İşimi erken bitirebilirsem hava kararmadan önce gelirim! Sen telefonunu açık tut iki saatte bir iyi olduğuna dair bana mesaj at!"diye mırıldandı. Bende hiç bir şey demeden masanın üzerine koyduğum çizim kağıdını alacaktım ki Araf'ın sesini duymamla duraksadım.
"Onu alma!"diye emir verici bir şekilde konuştu.
"Neden?"diye sordum.
"Kalsın işte!"diye kısa bir cevap verdi. Bende çizimimi masanın üzerine bırakıp odadan çıktım. Araf'ın neden çizimimi onda kalmasını istediğini anlayamasam da fazla kurcalamadan kendi odama geçtim. Ve Araf gelene kadar bana hediye ettiği kutudan başka bir çizim kağıdı çıkarıp odamın köşesinde ki masaya yerleştim. Ve bir kaç deneme yaptım.
Dakikalar sonra telefonumun zil sesini duymamla bakışlarımı çalan telefonuma çevirdim. Arayanın Leyla olduğunu görünce fazla bekletmeden telefonu açıp kulağıma doğru götürdüm.
"Yağmur!"diye mırıldandı telefonu açar açmaz.
"Leyla! Sesin çok kötü geliyor Neredesin?"diye sordum.
"Sizin evin arkasında ki Park'ta! Sana ihtiyacım var!"diye mırıldandı zor çıkan sesiyle.
"Tamam geliyorum!"diye açıklayıp telefonu kapattım ve ayakkabılarımı giyerek hızlı bir şekilde evden ayrıldım. Ne olmuştu Leyla'ya birden bire? Dakikalar sonra parka vardığımda arkasına dönmüş bir şekilde oturan Leylayı görünce adımları ona doğru hızlandırdım. Ve hemen yanına oturdum.
"Özür dilerim yağmur! Ama Mehmet'e yardım etmek için bunu yapmak zorundaydım!"diye fısıldadı.
"Neler oluyor Leyla? Neyden bahsediyorsun?"diye sordum endişeli çıkan sesimle. Leyla'nın cevap vereceği sırada arkamdan mendille kapatılan burnum kısa bir sürede bilincimi kaybetmeme sebep olmuştu. Saatler sonra gözlerimi açtığımda bir arabanın arka kısmında ellerim bağlı bir şekilde olduğunu gördüm. Arabayı Mehmet kullanıyordu ve beni nereye götürdüğü hakkında bir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ KARANLIK
Teen FictionKaranlığı içerisine hapsetmiş bir çift kahverengi göz! içi ve dışı kara olan bu adam adeta ölümü andırıyordu bakışlarıyla sevdiriyordu cenneti de cehennemi de! Sadece bir kez bakmak ve gözlerinin içinde kaybolmak gerekiyor ölüm kokan nefesini hissed...