21.BÖLÜM

4.7K 173 7
                                    

Keyifli okumalar dilerim herkese.

Tüm iyilikleri içerisinde barındırmış kötülüğün insanlarda yarattığı acıyı bile bilmeden gözlerini açtı dünyaya küçük kız! Nereden bilebilirdi ki aslında yaşadığı hayatın ileride ona ne kadar pahalıya mal olacağını! Yaşayarak öğrendi severek gördü acı çekerek anladı.

  Kaç saat olduğunu bile bilmeden yerde oturup karşımda ki duvarı izledim. Kafamın içinde hiç susmayan sesler, beynimi kemiren düşünceler vardı. Bundan ziyade bunları hiç kimseye anlatamamak, bir nevi intihardı. Araf'ın söylediklerimin karşılığında susması her ne kadar dikkatimden kaçmadıysa tepkisizliği de biraz tedirgin olmama sebep olmuştu. Gitmeden önce"Her şeyin bir bedeli vardır ödenmiş veya ödenecek!"demişti. Ne kast etmeye çalıştığını az çok tahmin etmiştim.

 Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Ve göz altımda biriken yaşları sildim. Onun bir daha beni kandırmasına izin vermeyecektim. Aklıma Araf'ın"Gör istedim sana bir mucizeye bakar gibi baktığımı!"sözü gelmişti. 

Ne planlıyordu? Ne vardı aklında bilmiyordum. 

Ama bundan sonra tek bildiğim Araf'tan uzak durmam gerektiğiydi. O tehlikeli biriydi ve bu da etrafında ki insanlara zarar vermesine yetiyordu. Bir ihtimal bile olsa düzeleceğine dair bir inancım ve umudum vardı fakat bu imkansızdı. Büyük ve geniş yatağıma uzandım. Fakat olanlar aklımdan çıkmamıştı. 

Araf'ı o kızla öpüşürken görmem o anı bir türlü kafamdan silip atamıyordum. Onun için bir değerim olduğunu düşünmüştüm. En azıdan kısa bir süre bile olsa kendimi özel hissettirmişti. Fakat yanılmıştım. Hiç bir yanılgı ve hayal kırıklığı bu kadar acıtmamıştı kalbimi. Neden böyle olmuştu neden hissetmemem gereken şeyleri iliklerimi kadar hissetmiştim? Hiç bir fikrim yoktu. 

En iyisi uyumak ve yaşanan her şeyi en azından kısa bir süreliğine unutmak olacaktı. Sabah gözlerimi açtığımda bugün ofiste Araf'ın nasıl asistanlığını yapacağımı düşündüm. Fakat üzerimi değiştirip evin her tarafında Araf'ı aradım.

 Fakat yoktu dayanamayarak dışarıda ki korumalara sordum."Araf çıktı mi?"diye sordum uzun boylu adama. 

"Evet erkenden çıktı! Sizi şirketten bir araba alacak gelmek üzeredir!"deyip karşıdan gelen arabayı gösterdi. Bende teşekkür ederek yanından ayrılıp işaret ettiği arabaya bindim. Araf'ın erkenden çıkması beni her ne kadar tedirgin etse de pek kurcalamayıp ofisin önünde duran arabadan indim ve içeri geçtim. 

Ben masama yerleşirken göz ucuyla Araf'ın odasına bakmıştım. Yüz ifadesi tepkisiz bir şekilde işine odaklanmış önünde ki dosyalarla ilgileniyordu. Yarım saat sonra çalan iş telefonunu açıp kulağıma doğru götürdüm. 

"Odama gelebilir misiniz?"diye sordu Araf'ın ciddi ve mesafeli ses tonu. 

"Hemen geliyorum!"diye mırıldanıp derin bir nefes aldım ve adımlarımı Araf'ın odasına doğru hızlandırdım. Kapıyı tıklatıp içeri geçtim ve tam Araf'ın karşısında durdum. Fakat Araf bakışlarını bir saniye bile bana çevirmemiş önünde ki kağıtlarla ilgileniyordu.

 "Müge hanım geldiğinde odama yönlendirin! Ayrıca dün öğleden sonraya ertelediğimiz toplantıyı bugün yapacağız herkes hazır olsun!"diye net bir şekilde konuştu bana bakmadan. Bende hiç bir şey demeden Araf'ın odasından çıkmıştım. Yüzüme bakacak yüzü yoktu sanırım! Çünkü bir kaç saniyeliğine bile bana bakmamıştı. 

Gerçi böylesi daha iyi olmuştu bu sayede birbirimizin yüzünü çok görmeyecektik. Ben Araf'ın dediği gibi yapıp toplantıya girecek herkese haber vermiştim geriye Müge hanım kalınca derin bir of çektim. O kadına kanım hiç ısınmamıştı başından beri. Toparlanıp Müge Hanım'ı Araf'ın odasına yönlendirmek zorunda kalmıştım. Masama doğru oturup Araf'ın odasına göz atmıştım. Neden bilmem ama her defasında ne yaptıklarını kontrol etme isteği geliyordu içimden. Araf'ın birden ayağa kalkmasıyla bakışlarımı önümde ki kağıtlara yoğunlaştırmıştım.

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin