40.BÖLÜM

3.1K 120 12
                                    


Öfke ve kırgınlık.

Tüm hissettiğim bundan ibaretti. Dün gece yaşadıklarımızdan sonra rüyanın buraya elini kolunu sallaya sallaya buraya gelmesi tüm sinirimi bozuyordu. Yüzsüzdü artık buna emindim. Dün o kurduğu cümleler tekrar aklıma geldiğimde Sinirle kaşlarımı çattım.

Rüya ile tekrardan karşılaşmak şu an isteyeceğim en son şeylerden biriydi.

Fakat acı gerçek sadece bir kaç adım ilerdeydi. Derin bir nefes alarak istemeye istemeye bulunduğum ortamdan ayrıldım. Rüya beyaz bir gömlek ve siyah kalem etekle tam bir iş kadını havasındayken ben ise sporcu taytım ve kapşönlü kazağımla duruyordum. Saçlarımı gelişi güzel bir topuz yapmıştım. Yüzümde ise hiç bir makyaj yoktu.

Fakat bunu umursamadan edanın ve rüyanın yanına gittiğimde kendime hakim olmaya çalıştım.

"Hoş geldin."diyerek rüyayı selamlayan edanın yanına gittim. Rüya elini bana doğru uzatırken edaya hiç bir şey belli etmemeye çalışarak rüyanın bana uzattığı eline karşılık elimi uzattım.


"Nasılsın yağmurcum? Uzun zaman oldu görüşmeyeli."diye konuşmaya başladı."Uzun zaman oldu görüşmeyeli."derken dün geceyi kast ettiğini anında fark etmiştim. Dün Araf'la gecemizi mahvettiği gibi bugün de moralimizi bozmaya çalışacaktı. Fakat buna izin vermeyecektim.

"İyiyim"diye cevap verdim rüyanın sorusuna karşılık. Eda rüyayı içeri davet ederken rüyanın hemen karşısında ki siyah deri koltuklardan birine oturdum.

"Kurabiye yemez misin? Elif için yaptık."diyen eda kurabiye tabağını rüyaya uzattı. Rüya edanın uzattığı tabaktan bir kurabiye çekip ağzına atarken bir yandan da beni inceliyordu.

"Elif nerede?"diye sordu rüya.

"Buralardaydı, birazdan gelir hatta bir dakika ben onu seninle tanıştırayım eminim sende çok seveceksin."diyerek ayağa kalkıp yanımızdan uzaklaştı eda. Odada sadece ben ve rüya kaldığımızda ikimizde birbirimizi inceliyorduk.

"Dün gece için çok üzgünüm doğum günün olduğunu bilseydim en azından bir hediye alırdım. Gerçi hediyeye gerek kalmadı, dün geceyi senin için unutulmaz kıldığıma eminim."diyerek alayla gülümsediğinde saçlarına yapışmamak için kendimi çok zor tuttum.

"Dün gece sandığın kadar kötü değildi unutma o gecenin devamında sen sızıp kalmıştın."diye açıkladım. Bunu neden söyledim bilmiyorum ama o an içimden yalnızca bunu söylemek gelmişti.

Rüya bir kaç saniye susup gerilen çenesini kontrol etmeye çalıştı.

"İnan bana o gece yüzünde gördüğüm o ifadeyi hiç bir zaman unutmayacağım."diye mırıldandı. Yüzünde ki o ifade bana acıyor gibiydi. Zavallıymışım gibi hissetmemi istiyordu.

"Şimdi bazı şeyleri daha net anlayabiliyorum, Araf senin gerçek yüzünü nasıl daha önce göremedi diye çok düşündüğüm oluyor oysa sen yalnızca kendi bencilliğin ile yaşayıp giden bir zavallısın."diyerek tersledim rüyayı. Kurduğum cümle az da olsa içimi rahatlatırken rüya konuşmaya devam etti.

"Neden göremedi biliyor musun? Çünkü bana çok aşıktı, hala kalbinin derinliklerinde bana ait kalıntılar var. Bunu gözlerinin içine baktığımda kolayca anlayabiliyorum. Sen ve Araf'ın sevgisinin tersine bizim aramızda bambaşka bir bağ vardı."diye itiraf etti.

Bunları beni kışkırtmak için söylüyordu. Yoksa Araf'ın bana sevgiyle baktığı o gözleri benim için içinden gelerek ağzından çıkan her güzel kelime hepsi bana verdiği değerinin ispatıydı.

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin