Bir çift kahverengi göz. Göz bebeklerinin içinde yatan inciler, incilerin boynunu süslediği karanlık gece. Karanlığın ayında parlayan bakışlar. Ruhumun çölünde kuruyan dudaklar. Hepsini gerçek kılan tek şey, bir çift göz. Karanlığın sonunda ki ışığın görünmemesi kadar uzak.
Araf boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Bilmen gereken her şeyi biliyorsun artık! İkimizde hastalanmadan bir an önce gidelim!"diye mırıldandı daha sonra yanımdan uzaklaşıp arabada ki sürücü koltuğunda ki yerini aldı.
Araf'ın verdiği cevap her ne kadar sorduğum soruyla alakasız olsa da bende vakit kaybetmeden sürücü koltuğunun yanında ki yolcu koltuğunda ki yerimi aldım. Yarım saat sonra eve vardığımızda Araf kendi odasına bende kendi odama yönelmiştim. Bugün yaşananlardan sonra ılık bir duşun iyi geleceğini düşünüp banyoya geçtim. Banyodan çıkar çıkmaz üzerimi değiştirip büyük ve geniş yatağıma geçecektim ki Araf'ın oda kapısının açılmasıyla duraksadım ve kapıyı aralayıp dışarı çıktım. Araf'ı terasın kapısını açarken görmüştüm.
"Neden uyumadın?"diye sordum. Araf arkasına dönerek bakışlarını bana çevirdi.
"Benim gördüğüm kabusu sen de görebilseydin bir daha hiç ayrı yatmazdık!"diye fısıldadı sessiz bir şekilde.
"Hı?"diye bir fısıltı çıkmıştı benden. Araf toparlanarak derin bir nefes aldı daha sonra konuşmasına devam etti.
"Sen neden uyumadın?"diye sordu.
"Bilmem!"diye mırıldandım başımı öne eğerek. Daha sonra bakışlarım masanın üzerinde ki içki bardağına kayınca Araf'a baktım.
"Bu saate neden içiyorsun?"diye sordum. Araf masanın üzerinde ki içki bardağını alarak koyu kahverengi gözlerini bana sabitleyerek cevap verdi.
"Bugün yaşadıklarımız, onun birden karşıma çıkması, ve bunun gibi bir çok şey daha! Hepsi üst üste geldi!"diye cevap verdi.
"Biliyorum! Şu an içinde bulunduğun durum çok karmaşık! Ama bunu aklından çıkarma yanında olduğum sürece her zaman destek olacağım sana!"diye itiraf ettim. Araf bu itirafım üzerine biraz şaşırmıştı.
"Sana bunca şey yaşatmama rağmen neden bugün hala bana bu kadar iyi davranıyorsun?"diye sordu yanıma yaklaşıp aramada ki son mesafeyi de kapatarak.
"Sana özel değil! Kim olsaydı yerinde!"devamını getiremeden Araf eliyle ağzımı kapattı.
"O cümlenin devamını getirme! Beni sıradan biri olarak görmen hiç hoşuma gitmiyor!"diye fısıldadı ılık nefesi boynuma çarparken. Ben derim bir nefes alıp toparlanmaya çalıştım.
"Seni ne olarak görmem gerekiyor ki?"diye sordum Araf'ın büyüsüne kapılmamaya çalışarak.
"Mesela kocan! Evet beni kocan olarak görebilirsin! Hatta görmek zorundasın!"deyip elini boynumda ki kolyeye doğru uzattı. Bu kolye evlenmeden önce boynuma taktığı kolyeydi. Nefes alış verişlerimi düzene sokup cevap verdim.
"Burada kimse olmadığına göre Evcilik oyunu oynamamıza gerek yok!"deyip aramızda ki mesafeyi açtım. Fakat Araf açtığım mesafeyi üzerime doğru gelerek kapatmıştı.
"Ben oyun falan oynamıyorum! Ayrıca çocukça oyunlar oynamayı da hiç sevmem!"diye fısıldadı. Daha sonra kulağıma doğru eğildi.
"Sende fark ettin mi?"diye sordu.
"Neyi?"diye sordum zar zor çıkan sesimle.
"Benim seninle unuttuğum acılarım var! Mesela eda buradayken benimle uyuduğun geceler kabus görmüyordum eskisi gibi!"diye fısıldadı. Ben Araf'ın söylediklerini idrak etmeye çalışırken Araf'ın ılık nefesi buna izin vermiyordu. Bir zamanlar bana uzak gelen bu hisler artık hiç yabancı gelmiyordu. Araf'ın büyüsüne kapılmak istemiyordum başarabilirsem ondan uzak durmak istiyorum fakat o sanki bunu biliyormuş gibi her seferinde yanı başımda bitiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ KARANLIK
Fiksi RemajaKaranlığı içerisine hapsetmiş bir çift kahverengi göz! içi ve dışı kara olan bu adam adeta ölümü andırıyordu bakışlarıyla sevdiriyordu cenneti de cehennemi de! Sadece bir kez bakmak ve gözlerinin içinde kaybolmak gerekiyor ölüm kokan nefesini hissed...