54.BÖLÜM

2.7K 106 21
                                    



KEYİFLİ OKUMALAR♥


"Bana bir kez inansan, her şeyi yeniden düzeltebilme gücünü kendimde bulabilirim ama sen yanımda olmak yerine bana karşı duruyorsun sırf bu yüzünden bile her şeyi düzeltebilecek güce sahip olduğuma inanmıyorum."



Öfke ve kırgın bir bakış.

Bu iki duygu şu an tam karşımda duran Araf'ı andırıyordu bana. Araf ellerini duvara birleştirmiş beni de o duvar arasına sıkıştırmıştı.
Konuşmuyordu hiç, yalnızca dokunaklı bakışlarını üzerimde gezdiriyor bana bir şeyler söylemek istiyordu. Araf'ın beni duvar arası sıkıştırdığı köşeden ayrılmak adına ilk hareketimi gerçekleştiriyordum ki Araf bunu daha önceden tahmin eder gibi duvara dayalı ellerini belime yerleştirerek kendi içine hapseder gibi çekti bedenimi bedenine. Araf'ın bu hareketi yüzümün garip bir ifade almasına neden olsa da hissettiğim bu tuhaf duyguyu belli etmemeye çalışıyordum.

"Araf, bırak beni."diye mırıldandım gözlerine bakmamaya çalışarak. Çünkü biliyordum ki o koyu kahve gözlerine bir kez daha bakarsam kaybolup gidecektim.

"O pisliğin asistanı olacağın gerçeğini kabullenemiyorum yağmur."diye fısıldadı titrer gibi çıkan sesiyle.
"Her an o pisliğin etrafında olacağın, gözlerinin onun gözlerine değeceği gerçeğini kendime bir türlü kabul ettiremiyorum. Bana bunu yapma, bize bunu yapma güzelim." Merih'in kurduğu son cümleyle kelime haznemde ki her sözcüğün yok olup gittiğini düşünmüştüm. Sözleri boğazımı düğümlemiş, nasıl bir yanıt vermem gerektiğini engellemişti.

Benden onu mutlu edecek bir beklenti  içinde olduğunu hissettiren gözleri bir yanıt istiyordu. Bana böylesine derin bakan bu koyu kahve gözlere nasıl söylerdim yarın o işe gitmem gerektiğini? Bana güzel bir beklentiyle bakan yüzünü nasıl bir an da tam tersine çevirebilirdim ki?

En iyi cevabın sessizlik olduğunu düşünerek konuşmamayı, yalnızca bana böylesine güzel be derin bakan gözlerinin ezberlemem gerektiği kararını aldım.

Zor da olsa Araf'ı odamdan çıkması için ikna ettiğimde tekli yatağımın üzerinde oturarak düşündüm.

Yarın o işe giderek Araf'ı büyük bir hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum ama eğer gitmesem de Araf'la ilgili gösterdikleri o belgelerin gerçeklik payını öğrenemezdim. Dakikalarca hatta saatlerce ne yapmam gerektiği hakkında düşündüm. Sonunda bir karara vardığımda ise her şeyin daha da karmaşık bir hale gelmemesi için dua ettim.

^^^^^^^^^^^

Sabah güneş ışınlarının yüzüme yansıması ile açmıştım gözlerimi. Bugünün zor bir gün olacağını tahmin ederek önce rutin işlerimi halletim daha sonra ise hazırlanarak odamdan çıkıp Araf'ı aradım. Araf evde yoktu, neredeyse evin her tarafını didik didik aramış fakat ona dair bir iz bulamamıştım.

Aklıma dün söylediği sözler geldiğinde yutkunmak zorunda kaldım.

"Bana bunu yapma, bize bunu yapma güzelim."demişti.

Ama bilmiyordu ki ben ne yapıyorsam her ikimizin iyiliğini düşündüğüm için yapıyordum.

Derin bir nefes alarak dış kapıya doğru yöneldiğimde nelerle karşılaşacağımdan habersiz kapının kolumu kavradım ve hafifçe aşağı doğru eğdim. Tam o anda kapı hem benim hem de arka taraftan açılmış bu ani hareket bir kaç adım geriye doğru sendelememe neden olmuştu. Kapının arka tarafında kimin olduğunu görmek amacıyla bakışlarımı o yöne doğru çevirdiğimde bana oldukça tanıdık gelen koyu kahve gözlerle karşılaştım.

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin