23.BÖLÜM

4.7K 171 11
                                    

Keyifli okumalar♥ 

 Yürüyorsun, hâlâ aynı yerdesin. İstediğin kadar kaç, aynı yerdesin. Sen yolun sonuna geldiğini sandıkça uzuyor yollar kararıyor geceler bulunduğun yerde yolunu aydınlatacak tek şeye "Gökyüzündeki aya" tutunuyorsun. Başlangıçtasın ama yol yok bu kez. Bu durum kadar iğrenç bir şey yok.  

  Edanın beni kolumdan çekiştirmesiyle arabanın içine bindireceği sırada son an da onu durdurabilmiştim."Böyle apar topar gitmek doğru değil!"diye mırıldandım sesimi yükseltmeyecek bir şekilde. 

"Yağmur! Sen iyi misin? Hem sen Araf'ın asistanı olduğunu göre orada bulunmak senin hakkın! Daha fazla itiraz etmiyorsun önce eve gidip bir kaç parça kıyafet alıyorsun sonra ben bir araba gönderip seni evinden alıyorum!"deyip arabanın kapısını açıp binmemi işaret etti. Bende başka çarem kalmadığı için arabaya binmek zorunda kalmıştım. 

Hem dün olanları anlatma fırsatı bulur özür dilerdim. Peki Araf beni dinleyecek miydi? Ona söylediğim onca şeyden sonra? Bütün bunların rüya denen o kızı oyunu olduğunu söylediğimde bana inanacak mıydı? İçimde ki endişelerim git gide artarken yarım saat için de eve varmış içeri geçmiştim. 

Az sonra rüyayla karşılaşacağım için yüzümü buruştursam da tüm gerçekler açığa çıktığında bu evden giderken yüzünün o halini göreceğimi bilmek içini rahatlatıyordu. Ben kendimden emin bir şekilde içeri geçerken koyu kahverengi deri koltukta oturmuş telefonla konuşuyordu. Fakat beni görünce telefonu kapatması saniyeler sürmüştü. 

"Sen gitmemiş miydin?"diye sordu ukala bir şekilde. Fakat ben cevap vermeden odama gitmiş bir kaç parça kıyafet alıp küçük bir çantaya yerleştirmiş odamdan çıkmıştım. 

"Nereye gidiyorsun? Hem Araf nerede sabahtan beri ortalıklarda gözükmüyor!"diyerek konuşmaya başladı. Rüyanın bu cümlesi üzerine tam karşısında durmuş kısa bir süre yüzünü incelemiştim. 

"Öncelikle bahsettiğin kişi benim kocam! Ve sana nerede olduğu ile ilgili bilgi vermek yapacağım son şeylerden biridir! Şu bir kaç günün tadını çok iyi çıkar! Çünkü döndüğümde Araf'ın seni bu evde barındıracağına hiç ihtimal bile vermiyorum!"deyip yerde ki çantamı elime aldım ve evden ayrılıp dışarı beni bekleyen arabaya vakti kaybetmeden bindim. 

Tek isteğim Araf'ın beni dinleyip bana inanmasaydı. Kardeşinin hayatta olduğunu düşünüyordu ve bu yüzden içinde çok büyük bir umut taşıyordu. Bunu bana anlattığı o gece de gözlerinin içinde görmüştüm fakat onun planladığı başka bir oyun olduğunu düşünüp inanmamıştım. Bana öfkeli olduğunu da biliyordum ama anlatacaklarıma inanması için bana ne kadar öfkeli veya kırgın olmasını sorun etmiyordum. 

Şoför edanın evinin önüne gelip onu da aldığında Ankara'ya gitmek için yola koyulmuştuk."Araf'la neden gitmediğini anlamasam da bizi görünce kısa bir şok yaşayacağını az çok tahmin edebiliyorum!"diye itiraf etti. Bende aklıma gelen ilk bahaneyle Edaya doğru döndüm. 

"Aslında ben biraz da kendimi iyi hissetmediğim için gitmek istemedim!"diye bir yalan söyledim. Yalan söylemek istemezdim fakat bir neden söylemezsem ne olduğunu sorup duracaktı.

 "Neyin var? Yoksa!"diye sordu imalı bir bakışla. Ben neyi kast ettiğini anlamamış bir şekilde edaya bakmıştım.

1 "Yoksa?"diye sordum düz bir şekilde. 

"Hamile ola!"devamını getiremeden hemen araya girmiş boğazımı temizlemek için iki kere öksürmüştüm. 

"Hayır yok öyle bir şey!"diye cevap verdim bakışlarımı edadan çekerek. Fakat eda sadece imalı bir şekilde bana bakarak gülümsemişti onu göremesem de bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Saatler sonra araba durmuş şoför bize doğru dönmüştü.

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin