39.BÖLÜM

3.2K 126 14
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR


Biz seninle, rüzgarın diliyle konuştuk. 

Hiç hesaba katmadık. 

Dalında, kuruyan yaprakları.

Araf tüm dikkatini yola odaklarken ben ise onu inceliyordum.Yeni tıraş olmuştu bu yüzüne bakıldığında hemen anlaşılabiliyordu. 

"Nereye gidiyoruz? Söylemedin."diye sorarken kısa bir süreliğine bakışları beni buldu.

"Bugünü ikimiz içinde çok özel yapacağım, sadece bunu bil yeter."diye yanıt verdi. 

"Peki bu özel günde nereden çıktı?"diye sordum. 

"Soru sormayı bırakıp şu anın tadını çıkaramaz mısın?"diye soruma soruyla karşılık verdiğinde olumlu anlamda başımı salladım.

"Bugün sadece bize ait, bugün zaman yalnızca bizim için akacak."diye itiraf ettiğinde şok olmuş bir şekilde ona baktım. Araf'ın aklında ne vardı bilmiyorum ama söylediklerine göre çok iddialı bir şeyler düşünüyordu. 

Benim merakım ve heyecanım her saniye kat be kat artarken kollarımı bağdaştırarak dışarıyı izlemeye koyuldum. Yavaş yavaş havanın karardığını fark ettiğimde sıkıntıyla nefes verdim ve Araf'a doğru döndüm.

"Gideceğimiz yere çok var mı? Eda ve Eliften bu kadar fazla uzaklaşmak beni-"devamını getiremeden Araf bana doğru döndü.

"Geldik."diye açıkladı. Arabanın ön farlarının aydınlattığı kadar görebiliyordum etrafı. Ve etrafta bir kaç ağaç dışında hiç bir şey görünmüyordu.

"Burası neres-"diye sormama gerek kalmadan Araf arabadan inerek benim kapımı açtı. Bende arabadan inerek az önce fazla göremediğim etrafı daha iyi incelemeye koyuldum. Fakat burası ıssız bir yere benziyordu hiç kimse yoktu.

Ben ve Araf'tan başka.

"Sabırlı ol, az sonra sürprizimi göreceksin."diye itiraf ettiğinde şaşkın bir şekilde ona baktım. Bana sürpriz hazırlamıştı. Ama ben hala o sürprize dair hiç bir şey göremiyordum. Elimde hissettiğim tenle Araf'ın elimi sıkıca kavradığını gördüm. Ve beni yönlendirecek bir şekilde yürümeye başladı. 

Attığımız her adımda etrafta bazı ışık küreleri beliriyordu. Işık kürelerinin parlaklığı attıkça kalbim çıkacakmış gibi hissediyordum. Nihayet her yer aydınlığa kavuştuğunda karşımızda Denizin hemen kenarında bir yat belirdi. 

Ne yani Araf'la denize mi açılacaktık? Bakışlarım Araf'ı bulduğunda beni büyük fazla gösterişli ve lüks gözüken yatın yanına doğru götürdüğünü fark ettim. Araf elimi bırakıp karşıya geçtiğinde elini bana doğru uzattı. 

"Korkma, ben seni tutacağım."diye fısıldadığında tereddüt etmeden bana uzattığı elini sıkıca tutup beni kendine doğru çekmesine izin verdim. Araf elimi bırakmadan beni ön tarafa doğru yönlendirirken ona ayak uydurmaya çalıştım. Yatın ön kısmında üstü güllerle kaplı olan bir masa, ve hemen üzerinde birbirinden şahane gözüken yemekler vardı.

 Bu yemekler tok olan birinin bile yeniden aç hissetmesine neden olabilecek kadar güzel görünüyordu. Araf'ın tüm bu dekorasyonu ne zaman yaptığını hala çözememiş olsam bile tüm bunlar çok hoşuma gitmişti. Araf sandalyeye oturmamı işaret ederken kendisi çoktan masada ki yerini almıştı. 

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin