KEYİFLİ OKUMALAR♥
"Hatırladıklarımız nerede kalmışsa insan oluşumuzun boyutları da onunla sınırlandırılmış demektir."
Başımda zonkluyor gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Sanki biri beynimi istila etmiş geriye sadece bir enkaz kalmıştı. Her ne kadar zorlansam da sonunda gözlerimi açmayı başarmıştım. Ellerimi gözlerime götüreceğim sırada ellerimin kalın bir iple bağlandığını gördüm. Sadece bağlanan ellerimde değil ayaklarımda aynı şekilde sıkıca bağlanmıştı. Bu kalın iplerin arasında hareket etmekte zorlanıyordum.
Etrafımı incelerken boş bir depo tarzı bir yerde olduğumu fark ettim. Fakat kimse yoktu. Aklıma en son Mert ve onurla konuştuğum gelince korkuyla gözlerimi kıpıştırdım.
Beni buraya getiren onlar olmalıydı, aklı sıra beni korkutarak Mehmet'in hapisten çıkmasını sağlayacaklardı. Ama ne olursa olsun buna izin vermeyecektim.
Dakikalar sonra gürültülü bir şekilde kapı açıldı. İçeriye tam da tahmin ettiğim gibi onur ve Mert girmişti."Uyanmışsın."diye konuşmaya başladı onur alayla gülerek.
"Size istediğinizi vermeyeceğim, Mehmet'i hapisten çıkarmayacağım."sesim yüksek ve oldukça ciddi çıkmıştı. Mert onuru geride bırakarak yanıma doğru ilerlemeye başladı.
"Sen bilirsin, bizim vaktimiz çok eğer seninde vaktin varsa günlerce hatta belki haftalarca burada kalabiliriz."diyerek gülmeye başlayan Mert'le yüzümü öfkeyle buruşturdum. Gözlerim ağırlaşmaya başlıyor ağlamamak, güçsüz duruma düşmemek için kendimi zor tutuyordum. Kalın iplerden kurtulmaya çalıştıkça kollarım da kalın ipin bıraktığı acı kalıyordu.
Aklıma Araf geldiğinde beni ne kadar merak ettiğini tahmin edebiliyordum. Kesinlikle deliye dönmüştür. Karşımda pis pis sırıtan onur ve Mert'e baktığımda nefret ediyormuşçasına yüzlerini inceledim.
"Ne diyorsun yağmur? Bir kaç saate tüm bedenin uyuşmaya başlayacak ağrılar içinde kıvranmaya başlayacaksın o zaman yine aynı şekilde teklifimizi reddetebilecek misin?"diye sordu Mert gülümserken. Cevap vermedim yalnızca buradan bir an önde kurtulmayı istiyordum.
Etrafı sessizlik kaplarken yanıma yaklaşan Mert'le bakışlarımı ona çevirdim.
"Neden bunca zaman Mehmet'in senden vazgeçmediğini biliyor musun yada neden sana hiç bir zaman aşkını itiraf edemediğini?"diye sordu Mert mırıltı gibi çıkan sesiyle. Sustum, ne söylediklerini merak ediyor ne de onun sesini duymak istiyordum. Öne eğdiğim başımı Mert'in ellerini çeneme doğru yaslayıp ona çevirmesiyle kaldırdım.
"Bir gün işlerini yerine koyduğu bir zaman seni alıp gidecekti, bunun için tüm planları hazırdı. Sana nasıl evlilik teklifinde bulunacağını günlerde araştırdı ve sonunda buldu. Bu şehir dışında çok güzel bir kır düğünü ayarladı. Bunun için paraya ihtiyacı vardı ve çalışmak için gitmek zorunda kaldı. Ama geri geldiğinde sen evliydin hemde büyük bir ün kazanmış zengin herifin tekiyle. Kardeşimin, Mehmet'in o zaman nasıl hissettiğini biliyor musun? Seni bu mahallede başkası tarafından nasıl beraber arabaya bindiğin günü bize günlerce anlattı, seni kaçırmak o adamdan kurtarmak için kendini tehlikeye bile attı. Ama sonuç sevdiği kız tarafından hapse yollandı."diye açıkladı.
Mert'in anlattıkları doğru muydu bilmiyorum ama tüm bunların şu an için gözümde bir değeri yoktu. Çünkü artık hayatımda başka bir adam vardı.
"Belki de Mehmet tüm bunları saklamak yerine bana söyleseydi şimdi bambaşka bir durumda olabilirdik, ama ben Mehmet'e hiç bir zaman arkadaşlık dışında başka bir gözle bakmadım. O benim en büyük destekçimdi. Ama artık değil yaptıklarından sonra gözümde hiç bir değeri kalmadı."diye itiraf ettim. Mert öfkelenmiş kaşlarını çatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ KARANLIK
Teen FictionKaranlığı içerisine hapsetmiş bir çift kahverengi göz! içi ve dışı kara olan bu adam adeta ölümü andırıyordu bakışlarıyla sevdiriyordu cenneti de cehennemi de! Sadece bir kez bakmak ve gözlerinin içinde kaybolmak gerekiyor ölüm kokan nefesini hissed...