22.BÖLÜM

4.7K 178 13
                                    

Herkese keyifli okumalar♥

 Korkularından kaçıp sonuna geldiği yolda onu bekleyen karanlığa sığınmaktan başka çaresi olmayan küçük kız aslında o karanlığın içinde yalnız olmadığını ve korkularıyla baş başa kaldığını bir gün anlayacaktı. O karanlığın içindeki kötü adam ona "Hey küçük kız" diye seslendiğinde.

 Ben ellerimi yüzüme yerleştirip derin bir nefes alırken Araf arkasına dönmüş bir şekilde bir şeyler düşünüyordu. Saniyeler sonra Araf'ın bana doğru dönüp tam karşımda durması bir olmuştu. Bir şeyler söylemek istiyor fakat sonra vazgeçiyor gibiydi. 

"Bak ben sonu gelmeyen tartışmalar için artık çok yorgunum!"diye mırıldandı. Daha sonra yutkunup konuşmaya devam etti.

 "Her şey senin istediği gibi olacak! Yüzümü çok önemli bir sorun olmadıkça görmeyeceksin! Ama artık bitsin! Ben çok yoruldum!"diye fısıldadı pes edermişçesine bakışlarını benden çekerek. Araf'ın sözleri bende büyük bir şok yaratırken gözlerinde gördüğüm çaresizlik içimde bir şeylerin canımı yakmasına sebep olmuştu.

 "Keşke tüm bunlar yaşanmasaydı! Keşke o an sizi o halde gördüğümde içim de kopan o fırtınayı dindirebilseydim!"diye fısıldadım. Fakat sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duymadığına emindim. Araf çıkmadan önce son bir kez bana bakıp konuşmaya başladı. 

"Bundan sonra seni buraya kapıda ki şoför alıp götürecek!"diye açıklayıp yanımdan ayrıldı. Bunu ben istemiştim Araf'tan! Peki şimdi neden bu durum beni bu kadar yıpratıyordu. Araf'ın beni görmezden gelmesi! Bu benim işime gelecekken neden bu kadar üzüyordu? 

Böylesi daha iyi olacaktı belkide. Araf'la iş dışında hiç görüşmeyecektik. Ben derin bir nefes alarak sandalyeme oturarak sakinleşmeye istedim. Fakat saniyeler sonra kapının tıklatılmasıyla bugün beni şirkete getiren şoför içeri girmiş vakit kaybetmeden konuşmaya başlamıştı. 

"Araf bey sizi eve götürmemi emretti!"diye açıkladı. 

"Peki hemen geliyorum!"diye mırıldanıp toparlandım ve beni dışarıda bekleyen şoförü bekletmeden hemen arabaya yerleştim. Biz yarım saat sonra eve varırken Araf ortalıkta gözükmüyordu. Ben iyice endişelenmeye başlarken pencerenin arkasından Araf'ı bekliyordum. Kararan hava kendine yağmura bıraktığında içimde belli belirsiz bir tedirginlik oluşmuştu. Nedeni yağmurun yağması veya havanın kararması değildi Araf'ın burada olmamasaydı. Bana ne olursa olsun seni bir daha asla yalnız bırakmayacağım demişti.

Peki şimdi neredeydi? 

Eminim önemli bir işi olmasaydı beni yalnız bırakmazdı aramızda ne geçerse  geçsin , ne kadar kavga edersek edelim onun hep yanımda olacağını biliyordum.

Fakat içimde ki kuşku neden dinmiyordu?

Evin kapısının kilit sesini duymamla gizlendiğim pencere arkasından çıkıp hızlı adımlarla kapıya doğru koştum. Fakat kapıyı açmamla ve karşımda ki manzarayı görmemle yutkunamamıştım bile. Yarı baygın bir şekilde duran o gece Araf'la yolumuzu kesen o kız! Ve onun dengesini sağlamak için sıkıca belinden tutan Araf! Bu bir şaka olabilir miydi? Araf gerçekten geçmişini mahveden bu kızı eve mi getirmişti?

Ben şaşkınlığımı atamamış bir şekilde karşımda yağmurdan dolayı sırılsıklam ıslanmış Araf'a bakarken Araf hızlı bir şekilde daha adını bile bilmediğim bu kızı siyah deri koltuklardan birinin üzerine yavaş bir hareketle bırakmıştı.

"Su getir!"diye emretti soğuk sesiyle. Vücudum sanki tüm işlevlerini yitirmiş gibiydi olduğum yerde dona kalmış bir şekilde olanları izliyordum sadece.

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin