43.BÖLÜM

2.6K 112 36
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

"Bir adamın varlığıyla ölümü sevmek vardı."


İz.
Herkesin hayatında muhakkak bıraktığı bir iz vardır. Bu iz bir acı, bir sevinç yada bir öfke. Ben tüm bunlarla beraber Araf'ın hayatında bir iz bırakmıştım. Önce onu mutlulukla doldurup daha sonra yüz üstü bırakıp kaçarak bir öfke yaratmıştım. Zaten hep böyle olmaz mıydı? En zor anımızda önce kaçmayı denemez miydik? Bende öyle yapıyordum, zaten geçmişi yüzünden yaralı, geçmişin izlerini hala kalbinde taşıyan o adama yeni bir iz de ben bırakıyordum, bu iz öyle bir iz yaratacaktı ki bana karşı, belki bana karşı hep öfke dolu bir hayat yaşayacak belkide ömrü boyunca benden nefret edecekti. 

İnsanın en zor sınavı sevdiği tarafından sınanmakmış. 

Bende en sevdiğim kişi Araf tarafından sınanıyordum belkide. Onun zihninde kalbinde, düşlerinde belki de en masum kişi benken şimdi en korktuğu kişiydim. Kimse masum değildi, ne ben ne Araf ne de bir başkası. Araf'la başlayan bu hikayemizde masum olan kimse yoktu.

Ayaklarım koşmaktan basamayacak hale gelmişti. Bu tek kişilik çıktığım yolda yine yapayalnız kalmıştım. 

Araf'a ve Elif'e daha fazla zarar vermemek için hayatlarından çıkmak zorundaydım. Beynim hala Araf'ın bana gitmeden önce baktığı o ifade de takılıp kalmıştı. Sadece dakikalar önce bana bakarken gülen gözlerinin içini saniyeler sonra tedirgin ve korku dolu bir ifadeyle yok etmiştim. Ellerimi başımın arasına alarak bana buruk bakan o yüz ifadesini zihnimden silmek istedim. Ama olmuyordu, nereye bakarsam bakayım o buruk bir şekilde bakan yüz ifadesini unutamıyordum.

Ana yola çıktığımı yüzüme yansımaya başlayan araba farlarından çıkan ışıkla anlayabilmiştim. 

Kendimi kaybetmiş gibiydim, nereye gittiğimi bile bilmeden yürüyordum sadece. Ağlamaktan şişen gözlerimin varlığı, yada kaldırımda yürüyen insanların bana garip bir şekilde bakması hiç biri umurumda değildi. Yürüdüm belki dakikalarca belkide saatlerce. 

Eski mahalleme, diğer adıyla eski çöplüğüme geri dönmüştüm, zaten buraya ait değil miydim ben? Bu asfaltı bozuk yollar, rutubet kokan sokaklar, camları kırık terk edilmiş evler ben buraya aittim. Nereye kadar kaçarsam kaçayım bu mahalleden, bende bıraktığı izden kurtulamayacaktım. 

Gidebileceğim tek yere gittim. 

Ayşe teyzenin yanına.

Kapısını çaldım, beni görür görmez içeri almıştı. Soğuktan titreyen bedenimi görür görmez ısıtıcıyı açmış kalın bir battaniye alıp üzerimi örtmüştü.

"Ne oldu kuzum sana? Ne bu halin?"diye sordu Ayşe teyze tedirgin çıkan sesiyle. Ağzımı açıp tek bir kelime bile edemedim, buna gücüm yoktu. Yaşadıklarımı anlatmaya, hissettiklerini söylemeye hakkım yokmuş gibiydi.

 Arkamda bıraktığım Araf'ı, bana tedirgin ve korkarak baktığı o gözleri anlatmaya gücüm yoktu. Ayşe teyze bana içeriden bir bardak su getirdiğinde kurumuş dudaklarımı az da olsa ıslattım.

"Ben çok kötü bir şey yaptım Ayşe teyze."diye fısıldadım yeniden akmaya başlayan göz yaşlarımı görmezden gelerek.

"Sen kötü bir şey yapmazsın ki güzel kızım."diye mırıldandı sesini incelterek.

"Yaptım! En sevdiğim adamı yüz üstü bıraktım, onun arkasında iş çevirdim, gözlerinin içine bakarak ona defalarca yalan söyledim!"diye karşı çıktım Ayşe teyzenin sözlerine. Ayşe teyzede Araf gibi bana güvenip, benim masum olduğumu, kötü hiç bir şey yapmayacağımı düşünüyordu. 

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin