42.BÖLÜM

2.9K 109 16
                                    

Keyifli okumalar.

"Dünyanın en güzel yeridir, sevdiğinin yanı."

Kendimizi bir çıkmazın içinde hissettiğimizde ilk önce kimin yanına gideriz?

En sevdiğimizin yanına mı?

Dünyanın en güzel yeridir, sevdiğinin yanı.

 Sevdiğim adam yanımdaydı, ama yarın yanımda olacak mıydı bilmiyorum.

 Araf'a uzun uzun baktım Araf'ta bakışlarım karşısında garip garip bakmış daha sonra yanıma doğru geldi.

"İyi misin? Eğer kötü hissediyorsan eve dönelim. Elif'i başka bir gün parka götürürüz."diye konuşmaya başladı.

"Araf, benim sana söylemek istediğim bazı şeyler var."

"Söyle, güzelim."diye cevap verdi.

"Hadi yağmur abla, Araf abi parka gidelim."diye araya giren Elif'in neşeli sesiyle Araf tebessüm ederek Elif'i arabaya yerleşmesinde yardımcı oldu. Daha sonra bende onları fazla bekletmeden sürücü koltuğunun yanında ki yolcu koltuğuna yerleştim. Bugün ne olursa olsun günün sonunda her şeyi Araf'a söyleyecektim. 

Çünkü artık bu ağırlık altında ezilmeye başladığımı hissediyordum. Araf'ın gözlerine baktığım her an ona ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum. Onun bana olan güvenini kırmak istemiyordum çünkü en iyi ben bilirdim güvenin bir kez kırılınca bir daha eskimi gibi olamayacağını.

Araf direksiyonu sıkıca kavramış bakışlarını pür dikkat yola sabitlemişti. Yol boyunca Araf'ı izlemiş sanki onu bugün son defa görecekmişim gibi yüzüne bakarak hasret gidermeye çalışmıştım.

Her şeyin düzeldiğine inandığımda hiç beklemediğim bir yerden ağır bir yenilgi almışım gibi hissediyordum. Zaten her zaman böyle olmaz mıydı? En mutlu hissettiğimiz anda aniden gelişen bir olayla kendimizi en berbat insanmış gibi hissetmez miydik? 

Belki de benim en büyük yenilgim ve kazancım o gün babamın evinden kaçtığım gün olmuştu.

Bugün artık tüm bunları düşünmek istemiyordum. Bugün yalnızca Araf ve Elif'le beraber güzel bir gün geçirmek istiyordum.

"Eee söyleyin bakalım nasıl bir parka gitmek istersiniz?"diye soran Araf'ın sesiyle gülümsedim.

"Böyle büyük büyük oyuncakların olduğu, parka gidelim mi Araf abi?"diye sordu elif her zaman ki gibi çocuksu çıkan sesiyle. Araf Elif'in sorusuna yalnızca başını sallamakla yetindi. Yaklaşık bir saat sonra büyük bir parkın önündeydik. 

İçinde çarpışan arabaların olduğu, atlı dönme dolapların devasa büyük buna benzer bir çok çeşitten oyuncakların olduğu bir parktı burası.

"Hangisine binmek istersin Elif?"diye sordum. Elif gülümseyerek karşıda ki atlı karıncaları gösterdi. Elif'in hangisine binmek istediğini öğrendiğimizde bir elinden ben bir elinden de Araf tuttu. 

Sanki küçük kızımızı parka getirmiş anne babalar gibi hissediyorum. 

Ve bu duygu inanılmaz muhteşem hissettiriyordu.

Araf Elif'i atlı karıncalardan birine yerleştirirken ben ise dışarıdan yalnızca onları izliyordum. Araf elifi yerleştirmiş daha sonra hemen yanıma gelmişti. 

"Sen neden binmiyorsun?"diye sordu Araf alaycı sesiyle.

"Çocuk muyum ben Araf?"diye sordum gülümseyerek.

TEHLİKELİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin