KAMP

10.2K 532 61
                                    

Yanımdan gelen garip sesle uyandım.
Kafamı sesin geldiği yere çevirdiğimde, gözlerini pörtletip dibime kadar girmiş ve elinde bitmiş olan çikolatalı süt kutusunu pipetle içmeye devam ediyordu. Yerimden zıpladım ve kafamı bir şeye çarptım. Sıranın üstüne sıra mı yapmıştık lan bune? Kafamı yukarı kaldırdığımda bana sırıtan ve kafamın üzerinde uçarak duran bir abi görmemle ikinci kalp krizimi geçirdim. Ben niye bu kadar anormal uyanıyorum ya yeter! En son rüyamda ne olduğunu az çok hatırlıyordum. Tanrım yılanlar!!

Ahh söyleyince bile tüylerim diken diken oluyor. Genel olarak rüyalarımı unutmayan bir kızım ve bu benim normal hayatta kafamı karıştırıyor. Rüyamda yaptığım bir şeyi gerçekte yapmışım gibi hissediyor ve o görevi yerine getirmiyorum. Gözlerimi ovuşturarak arkaya doğru gerindim. O sırada hoca sınıfa girdi.

"Günaydın gençler!" Dedi orta düzeyde bir sesle. Herkes 'günaydın' dedi ve yerlerine oturdu. Her ne kadar tenefüste 'hayvanat bahçesi' niteliğine girebilen bir sınıf olsa da hoca sınıfa girince uysal ve sakin oluyorlardı. Burada hocalara çok büyük saygı vardı.

"Bugün size bir haber vermek için buradayım. Yarın bir kamp yapmayı planlıyoruz. Katılmak isteyenler özel deftere adını ve numarasını yazsın. Şimdi derse geçebiliriz." Dedi ve sersi anlatmaya başladı. Konumuz hayvanları anlamaydı. Derse konsantre oldum ve yerimde dikleştim.

*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*

Zil çaldığında herkes hayvan gibi koşarak sınıftan çıktı. Hayır yani ne bu acele? Arkanızdan iblis mi koşturuyor?!
Telefonumu da alıp sınıftan çıkacaktım ki sınıfta olan bir kişiyi daha fark ettim. Ejder...
Gözlüklerini takmış en arka sırada kitap okuyordu. Gözlük ona gerçekten çok yakışmıştı.
Sahteden boğazımı temizleyip dikkatini çekmeye çalıştım. Başarılı olmuştum tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.
"Şey, özel defter nerede?" Dedim sessiz bir tonla. Umarım duymuştur çünkü bir daha tekrar edebilecek gücü kendimde bulabileceğimi sanmıyordum.

"Aşağı katta kantinin yanında" dedi katı bir sesle. Tamam anlamında başımı salladım. Hızla dışarı çıkarken kalbim korkudan yerinden çıkacak gibi atıyordu.
'Cidden korkudan mı hızlı o kadar?'
Vaay iç ses efendimiz gelmiş hoş gelmiş.
'Konuyu dağıtma'
Aman tabii ki korkudan atıyor. Başka neyden atacak?!
İçsesim 'yaw he he' şeklinde kafa sallayınca göz devirdim ve aşağı kantine indim. Cidden de oradaydı. Yani çocuğun yalan borcu yok ya! Ay iyice saçmaladım şuraya ismimi yazıp gitmek istiyorum bu kalabalıktan.

Hızla ismimi yazdım ve vampir hızımla kendi odama çıktım. Kana ihtiyacım vardı.
Ama odada Mert varken bu biraz zor gibi görünüyor...

Odaya girdiğimde kafamı içeri sokup içeriyi kontrol ettim. Mert ortalıkta görünmüyordu. Allah Allah nereye gitti acaba? Amaan neyse ne ben hızla kanımı içeyim yeter bana.
Hızla dolabımdan hunharca kanımı içip bitirince kendimi çok enerjik hissediyordum. İçim kıpır kıpırdı. O sırada odaya Mert daldı.
"Kanka bu gece dolunay var. Sen hiç adam öldürdün mü?" Hayır anlamında kafa salladım. Gerçekten öldürmemiştim. O da onaylarcasına kafa sallayıp çıkacakken onu durdurdum.
"Mert eğer olur da dönüşürsem ne yapmalıyım?"
Mert kaşlarını çattı.
"Sanmıyorum, ama eğer olurda dönüşürsen dışarıya çıkman lazım. Kurtken kemiklerinin kırıldığını biliyorsun değil mi?" Diye sorunca kafamı salladım ve yüzümü buruşturdum.

"Umarım dönüşmezsin, eğer dönüşürsen yanında olamayacağım çünkü" dedi huzursuzca. "Sorun değil. Dönüşmem imkansız nasılsa." dediğimde içi rahatlamış gibi görünüyordu. İçim kıpır kıpır biraz dolaşmaktan kimseye zarar gelmez!

*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*

Yaklaşık yarım saattir dışarıda koşuyorum ama enerjimi atamadım. Ayrıca kemiklerim sızlıyor. Acaba bu dolunayda dönüşecek miyim? Tanrım çok can acıtıyor olmalı!

Ezik MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin