Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açmak istesem de açmama sebep olan şey Kayra'nın ağlama sesiydi. Yanımdaki Aras'ı dürttüm.
"Öf sustur şu çocuğu uykum var benim."
Aras beni popişiyle ittirerek yere düşürünce acıyla inledim. Aras kafasını deve kuşu gibi yukarı kaldırdı ve bana baktı."Bu sesi daha fazla duymak ister-"
Hızla ayağa kalktım ve odadan çıktım. Arkamdan kahkaha atmayı ihmal etmiyordu. Aynı zamanda da Kayra'nın ağlama sesleri devam edince ne olduğuna bakmak için kafamı kapıdan içeri uzattım. Bana kafasını uzatarak bakan Kayrayla birkaç dakika boyunca Aşk-ı Memnu setindeymiş gibi bakıştık. Ağlamaktan kızarmış gözleri ve ağzından akan salyalarla bir anda gülmeye başladı.
"Anne!" Küçücük kollarını, büyük boy beşikten dışarı kaldırdı ve bana doğru uzattı. Bu, beni kucağına al yoksa ağlamaya devam edip zar zor çalışan beynini patlatırım, demenin bir yoluydu. Beşiğe yaklaştım ve Kayra'yı kucağıma aldım. Normal bir çocuk olmadığı için, bedeni buz gibiydi. Buzdan kastım, morgdan çıkarılmış bir bebek cesedi gibiydi.
"Anne," dedi ve elini çenesine koyup doğru kelimeyi seçmek için düşündü.
"Mama?" Onun bu tatlı haline daha fazla dayanamadım ve sırıttım. Merdivenlerden aşağı inerken salonda uyuyakalan Meral ve Baran ikilisini gördüm. Mercan ve Mert kim bilir neredeydi?Kayra'yı bebek yemek masasına oturttum ve mamasını hazırlamaya başladım. Bahçeden gelen çığlık sesiyle hızla elimdeki tabağı masaya koydum ve bahçe kapısına koştum. Mercan çırılçıplak bir biçimde ağacın arkasına saklanmış ve büyük birkaç yaprağı vücuduna sabitlemeye çalışıyordu. Mert'te yere uzanmış eliyle şeyini kapatıyordu. Gözlerimi hemen yere diktim ve elimi alnıma vurdum.
"Güzel arkadaşım, canım arkadaşım bi el uzatsan da kıyafet falan versen hani?"
Dedi ve önce kendine sonra yerdeki masum (!) Mert'e baktı.Kafamı salladım ve gülerek odama çıktım. Aras'ın dolabından siyah gömlek ve pantolonu kolumun arasına sıkıştırdım ve benim dolabımdan da Mercan'a uyabilecek bir elbiseyi alıp bahçeye doğru koşturdum.
Mercanla Mert'e kıyafetleri uzattım ve benden yemek bekleyen Kayra'nın yanına geçtim.
Bebek mamasını yedirmeye başladım. Arada bir ben de yemeyi ihmal etmiyordum. Sabahın körü olduğu için Mercan, Mert, ben ve Kayra dışında kimse uyanmamıştı.
Eren, içerden pıtır pıtır koşturarak indi. Eren kısa bir an tökezleyince ödüm b*kuma karıştı.
"Yavaş ol lan düşeceksin." Diye bağırdım. Eren somurtarak yanıma geldi ve bacağıma yapıştı.
"Anne," Sulu gözlerini kırpıştırdı ama gözyaşı düşmedi.
"Anne ben yanlışlıkla odamı yaktım."
Dediğini anlamakta güçlük çektim."Ney odanı mı yaktın?" Kafasını yukarı aşağı salladı ve bu sefer hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Ayıcık Pori orada kaldı anne!"
"Tamam tatlım bekle burada."
Eren'in odasındaki ateşi söndürdükten sonra yanıma birkaç peri çağırdım ve odayı tekrar düzenlemelerini emrettim. Elimdeki yarısı yok olmuş ayıcığa kısaca bir göz attım ve onarıcı büyüyle yerine getirdim.
Aşağı indiğimde Meral ve abim de uyanmış, kendilerine gelmeye çalışıyorlardı. Akşamdan kalma oldukları için hepsinin başı ağrıyordu. Mutfakta sandalyeye oturup beni bekleyen eren'in yanına gittim ve elimdeki onarılmış Pori'yi ona uzattım. Dudakları hüzünle bükülürken Pori'yi görünce aniden sırıttı ve Pori'yi eline alıp bana sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezik Melez
Fantastik17 yıllık hayatınızda sürekli ezildiğinizi düşünün. sürekli şişman olduğunuzu ve sevilmediğinizi,hiç bir arkadaşınızın olmadığı bu dünyada yapayalnız kaldığınızı düşünün.Ve bütün yakınlarınızın sizden sakladığı bir sır olduğunu düşünün.Ben kendimi y...