BAY ÇATIK KAŞ

5.8K 355 53
                                    

Şirin'le beraber onların evine doğru yürürken bana ailesi ile yaşadiğı tüm olayları anlatıyordu. Babası ve annesi bizim zamanımızla 4 gün, onların zamanıyla 4 ay önce ölmüştü. Onun adına çok üzülmüştüm, hatta kendimi bile suçlamıştım. Keşke, daha erken buraya gelebilseydim diye. Şirin ise şuan abisi ve ablasıyla kalıyormuş. Sonun da vardığımız da önüm de ki kocaman binaya bakakaldım. Ağzım bir karış açık kalmış olmalı ki Şirin kıkır kıkır gülüyordu. Önümüz deki bina mükemmel ötesi bir şeydi. Antika gibi görünse de bu evde herhangi bir yaratıktan kaçmak çok kolay olurdu.

(Temsili)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Temsili)

Evin kapı kulbuna uzandım ve açmaya çalıştım. Fakat kapı sanki yapışmıştı çünkü hareket bile etmiyordu. Benim tüm bu kapıyı açma uğraşlarıma karşın Şirin hâlâ arkamdan kıkırdıyordu. Arkamı döndüm ve yalandan kaşlarımı çattım.

"Kolaysa sen yap bakalım bücür" Şirin sonunda kendini zar zor frenledi ve omuz silkti.
"Çekil bakim" dedi ukalâca. Ben de sırıttım ve geri çekildim. Şirin gözlerini kapı tokmağına dikti. Ne yapmaya çalıştığını anlamak için gözlerine baktığım da kıpkırmızı olduklarını gördüm. Kapıdan 'klik' sesi geldi ve kapı kendi kendine açıldı. Şirin'in göz rengi yine kendi hâline dönerken alayla bana baktı ve gülümsedi. Bende zora ki bir tebessümle ona karşılık verdim.
Korkmuşmuydum?
Kesinlikle evet.
Peki, vazgeçecek miydim?
Tabii ki hayır. Bunun için kaç ay beklemiştim ben. Şimdi küçük bir çocuğun göz renginden korktum diye vaz mı geçecektim!

Şirin'in arkasından hızla eve geçtiğim de ev otomatik olarak arkamdan kapandı. Bu evin nasıl yapıldığını bir ara sormam lazımdı. Salona geçtiğimiz de çok yakışıklı bir çocuk ve güzeller güzeli bir kız vardı. Bir konu hakkın da tartışmaya girmişlerdi ve bizim geldiğimizi daha fark etmemişlerdi.
Şirin yalandan bir şekilde öksürünce ikisi de yerinden sıçradı. Hızla bakışları bize döndüğün de ikisinin de için de oluşan rahatlama hissi gözle görülebilecek cinstendi. Erkek olan kaşlarını çatmış bize doğru gelirken tedirgin olmuştum. Kız ise haraket etmemiş ama gözlerini kısarak bana bakıyordu. Bay çatık kaş Şirin'in kolundan  tutarak hızla arkasına çekince Şirin'e döndü bakışlarım. Umarım canı yanmamıştır, çünkü bu çocuk benim kolumu o şiddetle çekse benim kolum yerinden çıkardı.
Sonunda içimizden biri konuştu. Bay çatık kaş;
"Şirin, ne zamandan beri eve tanımadığımız insanları alıyoruz!" Diye sert ve keskin bir şekilde konuşurken şuan burada olmamayı diledim. Ben buradayım diye hem aile ortamları gerilmişti hem de ben şuan gergindim. Bay çatık kaşın sinirli bakışları şimdi bana dönüktü. İkimiz de birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Bu bir fırsattı iç sesini okuyabilirdim! Birkaç kez denedim. Ama bir türlü iç sesini okuyamıyordum. Sonra gözlerim kulaklarına takıldı. Uçları sipsivriydi, dişlerinin de öyle. Ne yani,  vampirmiydi?! Kafam allak bullak olmuştu. Tam soracaktım ki yanımız daki diğer kız aramıza girdi.

"Abi eminim ki Şirin'in bize yapacağı bir açıklama vardır. Sakin ol ve havada ki gerginliği hemen dağıt. Senin yüzünden iblisler yerimizi öğrenecek!"
Bay çatık kaş, sinirini azaltsa da hâlâ hissedilebilir bir siniri vardı. Derin bir nefes verdi ve uzun koktuklara yattı. Bakın, oturdu demiyorum! Bildiğiniz hayvan gibi yattı. Bu sefer benim kaşlarım çatılmıştı. Sanki demin geçen 19 saniye için de bir şeyden emin olmak istiyordu ve olmuştu da. Belki de bu yüzden bir anda bu kadar rahat davrandı. Neyse...
Şirin, ben ve diğer kız koltuklara otururken kız hemen kendini tanıttı.

"Merhaba, ben Funda" elini sıkarken tebessüm ettim.
"Açelya" ortam da büyük bir sessizlik olmuştu. Bay çatık kaş'ta dahil odada ki herkesin bakışları bana dönmüştü. Şirin rahat bir tavır da önüne dönerken, ablasına ve bay çatık kaş'a 'bir dinleseydiniz bunu daha önce öğrenecektiniz' bakışı atıyordu. Şirin'in rahat tavırının aksine, Bay çatık kaş tekrardan diken üstündeymiş gibi ciddileşti ve yattığı yerden doğruldu. Gergince birbirleriyle bakıştıktan sonra Funda boğazını temizledi.

"Sen, sen  o musun?"   'O' dan kastının kahramanları olduğunu tabii ki anlamıştım.
Bay çatık kaş önüme geldi. Herkesin bakışları şuan onun üzerindeydi.
Gözlerime uzun uzun bakmaya başladı. Yine demin ki şey oluyordu. Fakat bu sefer benim kafam daha çok karışmıştı. Çünkü sadece vampir özelliklerini değil; kurtadam, element tanrısı ve koruyucu melek izlerini taşıyordu. Ne yani melezmiydi? Aman Allah'ım! Bütün Evren de ki melezin yanlızca ben olduğumu sanmıştım. Demek ki biri daha vardı. Fakat hemen karar vermemeliydim. Daha önce okumadığım özel türlerden biri de olabilirdi, ya da kitapların hiçbirin de yazmayan bir özel tür...

arkadaşlar bölümü normalde burada bitirecektim, ama mükemmel bir yazar olduğum için minnacık daha yazmak istedim. Hadi bakalım  okurkuşlarım okumaya devam...











Aramız da geçen uzun bir bakışmadan sonra gözlerini benden ayırmadan konuşmaya başladı. Gözleri sürekli renk değişiyordu. Benimkiler gibi...

"Bu, o." Bakışmamızı bitiren ben oldum. Nedense içimden Ejder'e ihanet ettiğime dair kötü bir his vardı ve bu hiç hoşnut verici değildi. Bakışların Funda'ya kayınca sevinçle yanıma geldiğini gördüm. Tam bana sarılacaktı ki Bay Çatık kaş onu koluyla durdurdu.

"Bunca zamandır hangi cehennemdeydin?"
Al işte, haklıydı tamam kabul ama hava da yine gerginlik vardı.
"Ben gelic-" lafımı kesti ve kükremeye başladı.
"SENİN GEÇ GELMEN YÜZÜNDEN KAÇ AİLE BİREYİ ÖLDÜ BİLİYOR MUSUN?! SANA BURA DA KAHRAMANMIŞSIN GİBİ DAVRANACAĞIMIZI SANIYORSAN YANILIYORSUN!" Sertçe yutkundum. Türünü hâlâ bilmiyordum benden daha kudretli bir yaratık olma ihtimali vardı. Bu ihtimali gözden geçirerek sakin bir cevap vermeye çalıştım ama bu daha da sinirlenmesine neden oldu.
"Her şey için çok üzgünüm" 

Bay Çatık kaş hızla kapıdan çıkarken mahcupça yere baktım. Ortam da derin bir sessizlik vardı. Gerçekten benim hatamdı. Belki de 1 hafta önce gelsem bir gezegeni kurtarabilirdim. Fakat o zaman daha az bilgim olurdu.  Şirin yere çöktü ve dizlerini karnına doğru çekti. Ağlamaya başladığın da içim acıdı. Tam yanına gidecekken Funda bana ters bir bakış attı ve hızla omzuma çarparak Şirin'in yanına gitti. Sanırım Şirin'le buraya gelmem başlı başına büyük bir hataydı.

"Ben gidiyorum, tekrardan her şey için özür dilerim" dedim ve kapıdan çıktım. Ne bekliyordum ki? Bana bir ev açıp kahraman gibi davranmalarını mı?
Tam bahçeden geçip dışarı çıkacakken gördüğüm şey ile dondum. İblisler, bay çatık kaşın etrafını sarmıştı. Ve benim acilen bu duruma el atmam lazımdı....

Bölüm sonu geldi. Biraz daha uzun yazmaya çalıştım aynı zamanlada sonunu heyecanlı bitirmeye de... hepinizi çok seviyorum okurkuşlarım :*

Ezik MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin