Eve geldiğimde kendimi direk banyoya attım. Vücudum yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Doğum günüme de az kalmıştı. Aslında korkuyorum. Oradaki 'varlıklar' bana nasıl davrana
caklar acaba?
Banyoda işimi halletikten sonra bornozuma sarıldım.
Odama geçerken pencerede bir takırtı duydum. Havluma daha sıkı sarıldım ve bir adım geri gittim. Pencereden yine tıkırtılar gelmeye başladı. Hızla yatağın üzerine koyduğum kıyafetleri alıp abimin odasına gittim. Abim evde yoktu. Aslında evde kimse yoktu. Bu yüzden tıkırtılar beni korkutmuş ve benim için en sağlıklı kişinin odasına gelmemi sağlamıştı. Hızla üzerimi giyindim. Şimdi mantık yürütmeliydim.
Eğer odama girmezsem, tıkırtıları çıkaran nesne içeri girebilir. Eğer odama girersem, nesnenin ne olduğunu görebilirim ve merakımdan kurtulabilirim. Ama yüksek ihtimalle içerdeki kişi beni öldürebilir. Ne kadar kendimi güvende tutup salonda oturmak istesem de merakıma da yenik düştüm. Odamın kapısına yavaş ve sessiz adımlarla yürüdüm. Kapıyı da aynı şekilde açtım ve içeri girdim. Odada kimse yoktu. Boşa heyecan yapmıştım. Hala ayakta dikildiğimi fark ettim. Tam bir adım atıcaktım ki, boynumda hissettiğim sıcak nefesle kalakaldım. Yavaş bir şekilde arkamı döndüm ama kimse yoktu. Bana öyle gelmiştir diyerek yatağa yayıldım ve uyumaya başladım. Sonrası karanlık...*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*
Sabah boynum tutulmuştu. Ayağa kalktım ve kıyafetlerimi giyinip saçımı taradım. Tarağı yerine koyup saçlarımı şekillendirdim. Tam çıkacakken aynadaki yansımam dikkatimi çekti. Git gide beyazlıyordum. Bakışlarımı biraz daha aşağı indirdim. Boynumda garip bir şekil vardı. Hızla aynaya yaklaşıp gömleğinin düğmelerini boğazım görünecek şekilde açtım. Rusça birşeyler yazıyordu.
'гібрыд' hızla aşağıya indim. Annem kahvaltı hazırlıyordu. Abimde elinde kumandayla sabah haberlerini izliyordu. Hızla abimin kolunu tuttum ve odaya geçtim. Abim bana 'Napıyosun gerizekalı?'
Bakışlarını atıp kollarını benden çekti.
"Abi, dün boynumda sıcak bir nefes hissetmiştim. Sanki biri boynuma üflemiş gibiydi. Ama arkamı döndüğümde kimseyi göremedim. Sabah uyandığımda bu mor şeyle karşılaştım. Tahminimce Rusça bir şeyler yazıyor." Abim düşünceli bir tavırla önce beni dinlemiş sonra bakışlarını bana çevirmişti.
"Anneme soralım. Elbet o biliyordur. Bize doğru yolu gösterir." Kafamı usulca salladım. Aslında ilk başta anneme de söyleyebilirdim ama endişelenmesini istememiştim. Abim kolunu omzuma atıp beni aşağıya sürükledi. Annem kahvaltıyı hazırlamış bizi arıyordu. Abim annemin arkasından sarılınca annem irkildi. Abimle biz kahkahalara boğulurken, annem kalbini tutup bize bakarak sırıtıyordu.
"Anne orada kalp varmıydı ya?" Dedim. Annem bana bakıp kıkırdadı ve mutfağa geçti.
"Hadi gelin eşek sıpaları!"
Abimle birbirimize sırıtıp mutfağa yöneldik. Annem kan içerken abim yine köpek gibi yiyordu. Bu ne iştah yiğidim?
Annem bana döndü ve yumurta ve sosis olan tabağı önüme koydu. Bende iştahla yemeğimi bitirirken abim alttan bacağımı dürttü. Ben kafamı 'hayırdır?'anlamında sallarken abim kafasını önce boynuma sonra anneme çevirdi. Annem o sırada bir paket kan içmekle meşguldü. Boğazımı temizledim. İnşallah kötü bir şey çıkmazdı. Şuan abim ve annemin odağı bendim.
"Anne ben dün boynumda sıcak bir nefes hissetmiştim. Sanki biri boynuma üflemiş gibiydi. Ama arkamı döndüğümde kimseyi göremedim. Sabah uyandığımda bu mor şeyle karşılaştım. Tahminimce Rusça bir şeyler yazıyor." Annem elini boynuma götürüp gözlerini kapattı.
"Melez yazıyor..." dedi. Sonra usulca gözlerini açtı ve yere bakmaya başladı.
"Meleğin, meleğin bugün seninle tanışmaya gelicek. Son 7 gün kaldı. Okuluna gitmene. Bu yüzden senin boynuna bu yazıyı üfledi ve sana haber verdi. Yani ben burdayım demek istedi."Ağzım 'o' şeklini alırken kaşlarım çoktan havalanmıştı.
Abimde yemeğini yemeyi kesmiş, aynı benim gibi kaşlarını kaldırmış anneme bakıyordu."Anne, ben zaten meleğimin yanımda olduğunu biliyorum?" Dedim sorar gibi. Annem derin bir nefes alıp verdi.
"Meleğinin adı Ejder. Yakında, hem de çok yakında seninle tanışmak için görünür olacak." Dedi ve benim kafamdaki soruların cevabını vermiş oldu. Aslında benim için de iyi olurdu. Ben de çok merak ediyordum meleğimin kim olduğunu. Kafamla onayladım ve çantamı aldım. Abime kaş göz yapınca o da ayağa kalktı. Annemin yanağını öpüp çantasını sırtına taktı ve yanıma geldi. Ben motorumla sahile gidip öyle okula geçicektim. Abim de arabayla direk kendi okuluna gidicekti. Abimden rica edip yolunun üzerindeki okuluma çantamı bırakmasını söyledim. Abim de kabul edince motoruma atlayıp sahil yoluna doğru sürmeye başladım. Denizin kokusu bana huzur veriyor ve aklımdakileri silmemde yardımcı oluyordu. Ne kadar uzun süre sahilde durmaya fırsat bulamasamda, orada bulunduğum her dakika bile bunları yapmamda bana yardımcı oluyordu. Sahile geldiğimde motoru bir bankın hemen yanında durdurdum. Hava kapalıydı.
Banka oturdum ve gözlerimi tam karşımda duran mavilere diktim. Denizin mavi rengi bile bana huzur veriyordu. Bu aralar aklım çok karışıktı. Zaten benden başka birinin bu tür olayları kaldırması bile zorken ben hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyordum. Veya sadece kendimi kandırıyordum. Aklımı kemiren sorular benim beynimi meşgul ederken denize odalanmakta bi hayli zorlanmaya başlamıştım. Kafamı her şeyi unutmak ister gibi iki yana salladım ve yine denize odaklandım. Aslında ben daha çok küçükken bile ailelerimizin bizi korkutmak için söylediği 'kurt adamlar ,vampirler' öykülerine merak sarıyor onlara hayran kalıyordum. Belki de bu benim doğamda vardı? 7 yaşında kurtadam ve vampir kitaplarını okumaya başladım. Çoğu benden büyük insanların bile korktuğu vampir filmlerini gülerek izliyor ve eleştiriyordum. O zamanlar biri çıkıp 'Hey dostum sen bir melezsin!' dese gülüp geçerdim yüksek ihtimal. Ama nasıl olduysa ailemin anlattığı melez olayı, yakın zamanda çıkan problemlerimi açıklıyordu.
Yeteri kadar denizde durduğunu fark edince doğruldum ve motoruma binip okula sürdüm.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*
5. derse geçmiş bulunmaktayız arkadaşlar! Bütün okul (çoğunlukla kızlar) yeni gelen erkek öğrenciyi konuşuyorlardı. Bu ders gelecekmiş ve bizim sınıftaymış. Amaağn çokta tın! Kantinden çilekli sürümü aldım ve sınıfa gidene kadar bitirdim. Sınıfa girdiğimde hoca sınıfa girmiş sınıfa bir şeyler açıklıyordu. Yanında da biri vardı. Yüksek ihtimalle yeni gelen öğrenci. Kızların çenesi düşmüş bi salyaları eksik! Ezikler! Hoca bana çekilmez bakışlarını atınca sınıftaki herkesin bakışları beni buldu. Yeni gelen çocukta bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim ve sırama geçtim.
Hocanın bakışları benden ayrılınca diğerleri de önüne döndü. Ben sırama kafamı koydum ve dışardaki çocuğun dinlediği müziği dinlemeye başladım. Yanımda bir hareketlilik hissedince kurt hislerimle kimin geldiğini koklayarak anladım. Bu yeni gelen çocuktu! Saçma ergen veledler işte. Umursamadan uyumaya devam ettim. O sırada derste birinin fısıldamasını duydum. Meryem, kızlarla dedikodu yapıyordu.
"Kızım 170 kez baktım diyorum! Hesabında hiçbir kızın resmi yok! Ayy yanına da ne güzel yakışırdım!" Kızların kıkırdaması ile gözlerimi hızla açıp bakışlarımı onlara çevirdim. Yanımdaki çocuk sırıtarak tahtaya bakıyordu. Kızlara tiksindirici bakışlarımı bir daha yolladıktan sonra yine kafamı sıraya koyup yattım.
Zil çaldığında sıramdan kalktım ve bahçeye çıktım. Bahçenin arka taraflarında genelde kimse yoktu. Ordaki banklardan birine oturdum. O sırada demin sıcak olan hava biranda buz tutmuştu. Ayağa kalktım ve sınıfa doğru yürümeye başladım.
Sınıf bomboştu. Normalde şuan herkesin olması gerekiyordu oysa ki!
Sırama geçecekken arkamda bir kıpırtı hissettim. Hızla arkamı döndüm ve ellerimi kendime siper ettim. Gelen kişi yeni öğrenciydi. Derin bir nefes verdim. Ama çocuk bana gözünü dahi kırpmadan bakıyordu. Herhalde sorunlu bir ergendir. Diye geçiştirerek sırama oturmak için harekete geçtim. Ama bu olay gerçekleşmedi çünkü yeni öğrenci kolumu tutmuş ve beni kendine çekmişti. Bu kadar kibarlık yeter ama!Hızla elimi ondan kurtarmaya çalıştım. Ama başaramadım. Yeni çocuk bana yaklaştı...yaklaştı...
"Ejder" dedi. Anlamaz gözlerle baktım mavi gözlere.
"İsmim ejder melezim" dedi sakin bir ses tonuyla. Kaşlarım hafifçe büküldü.
"Yani sen..."
"Meleğimsin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezik Melez
Fantasy17 yıllık hayatınızda sürekli ezildiğinizi düşünün. sürekli şişman olduğunuzu ve sevilmediğinizi,hiç bir arkadaşınızın olmadığı bu dünyada yapayalnız kaldığınızı düşünün.Ve bütün yakınlarınızın sizden sakladığı bir sır olduğunu düşünün.Ben kendimi y...