Kapıdaki Atlas'a dikkatlice baktık. Sanki en küçük ayrıntısını kaçırırsam beni öldürecek gibi baktım ona. Her yeri yara olmuştu. Anlaşılan yakın zamanda kurda dönüşmüş ve bir sürüye sataşmıştı. Kaşlarım iyice derinden çatılırken Atlas'ın Arasta olan bakışları bana döndü. O da beni dikkatlice süzmeye başlayınca içim titredi. Merhametli olmak her ne kadar canımın daha çok acımasına neden olsa da ben böyle yetiştirilmiştim. Merhametli, güvenilir ve dürüst...
"Geç içeri!" Dedi Aras sert bir ses tonuyla.
Atlas içeriye adımını attığında bütün evimin kirlendiğini hissettim.
Biz salona girdiğimizde Aras sert bakışlarını Atlastan çekti ve bana döndü. Bana olan bakışları, Atlas'a baktığının aksine yumuşacıktı. Ben de dudağımın kenarını hafifçe kaldırdım ve ayağa kalktım.
"İçecek bir şeyler getiriyorum."
Aslında amacım bu değildi. Hem Aras'ın hem de Atlas'ın bakışları ben buradan gitmezsem konuşmayacaklarını gösteriyordu. Benim için de sorun yoktu zaten onları binlerce kat duvarın arkasından da izleyebilir ve duyabilirdim.
Minik ama hızlı adımlarla mutfağa gittim. Masanın hemen bitişiğindeki küçük sandalyeye oturdum ve içeriye doğru odaklanmaya başladım. Birkaç zorlu saniyeden sonra odaklanmayı başarabilmiştim. Bir süre sonra Aras konuşmaya başladı.
"Neden geldin?" Gergin geçen saniyelerin ardından Atlas dudaklarını aralayıp konuşabilmişti.
"Ben, ben her şey için çok özür dilerim Aras! Lütfen beni ve ruhumu bağışla!" Aras kafasını önce sağa sonra sola salladı. Atlas, Aras'a ne yapmış olabilirdi ki?
"Ben bağışlasam bile EKB (Evren Krallıklar Birliği) seni bağışlamayacak. Önce derin sonra kemiklerini kül edip denize atacaklar. Bu yüzden bana ve Dilara'ya..." dedikten sonra sesi titredi ve derince yutkundu.
Dilara ismi bir yerlerden tanıdık geliyordu. Hatırlamayı konuşmaları bittikten sonraya bıraktım.
"Yaptıklarını asla affetmeyeceğim. Şimdi lütfen siktir git. " dedi ve eliyle kapıyı gösterdi.
Atlas oldukça ağır hareketlerle ayağa kalktı ve deli gibi ağlamaya başladı. O sırada aklıma dank etti. Aras gittikten sonra yatağın altında bulduğum bilekliğin altında Dilara yazıyordu. Aras'a sormaya fırsat bulamamıştım. Sanırım artık sormanın ve geçmişe dair gerçekleri öğrenmenin zamanı gelmişti.
Atlas'ın gittiğinin habercisi olan kapı kapanma sesinin ardından gelen yoğun sessizlik ile salona adımladım. Aslında gerçeklerden çok korkuyordum. Fakat geleceğe karşı doğru kararlar vermenin yolu geçmişi öğrenmekti. Aras yere odaklanmıştı. Gözleri dolsa da ağlamamakta ısrarcı olan göz yaşları dışarı çıkmıyordu.
Yavaş yavaş yanına yaklaştım. Attığım her adımda aklıma yeni sorular geliyordu. Hepsini soramazdım, bu yüzden aralarında kısaca bir seçim yaptım. Aras benim geldiğimi fark edince bakışlarını bana yöneltti.
"Konuşabilir miyiz?" Yavaşça kafasını salladığında koltuğa oturduk.
"Bana her şeyi anlatmanı istiyorum."
Kafasını daldığı yerden anında kaldırdı ve bakışlarımız çakıştı.
"Pekiâla bunu anlatmanın zamanı geldi sanırım..."
Bana bir süre daha baktı. Ardından bakışlarını tekrar dizlerine düşürdü.
"Yaklaşık 30 yıl önce. Ben o zamanlar ilk 17. Yaş günümdeydim. Şuan yaklaşık 47 yaşındayım yani. Neyse ben de soylarıma dayanarak tahta oturma sıramın geldiğini anlamıştım. Bunun için elimden gelen her şeyi yapıyordum ve elimden gelmeyeni de yapmaya hazırdım. O tatlı telaşlı zamanlarımda krallığımdan bile çok sevdiğim sevgilim vardı. Dilara..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezik Melez
Fantasi17 yıllık hayatınızda sürekli ezildiğinizi düşünün. sürekli şişman olduğunuzu ve sevilmediğinizi,hiç bir arkadaşınızın olmadığı bu dünyada yapayalnız kaldığınızı düşünün.Ve bütün yakınlarınızın sizden sakladığı bir sır olduğunu düşünün.Ben kendimi y...