YARATIKLAR?

7.7K 426 66
                                    

Selam okurkuşlarım nabersiniz?
Annemin telefonu sakladığı yeri buldum ve size bölümü 2 gün önceden sunuyorum! Biliyorum, biliyorum çok iyi bir yazarım. E o zaman sizi niye tutayım bölüme geçin bakalım :)
"Açelya?"
"Ne var bay şerefsiz?"
"Yaaa yapma güzelim böyle şeyler kırıyorsun benii" dedi dudaklarını büzüştürerek. Çok iticiydi...
"Siktir deli!"

Berke önüm de kıs kıs gülerken dişlerimi sıktım. Nerden çıkmıştı bu sıfatsız şimdi?!
Gözlerimi devirdim ve yanından geçmek için hareketlendim. Ama kollarım da hissettiğim eller buna engel oldu.

"Açelyam bak ben çok pişmanım."

Yumruk yaptığım elimi Berke'nin gözüne indirdim.

"Sevgilim var Berke, uzaklaş benden."
Berke'nin yüzü düştü. Sırıttım. Salak benim onunla hâlâ sevgili olabileceğimi mi sanıyordu?! Çok pis yanılıyordu. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Önümden geçen hemşirelerden birinin kolundan tutup durdurdum.

"Şey, 217 numaralı odaya kahvaltı alabilirmiyiz?"
Hemşire başını sallayınca biraz nefes almam gerektiğini hissettim ve dışarı çıktım. Berke nereden çıkmıştı şimdi?  Onu geride bırakıp hayatıma devam etmek istemiştim ve bir müddet bunu başarmıştım da. Şimdi neden gördüm onu? Hem burası özeller için olan bir hastane değil miydi onun burada ne işi var?

Cevapsız sorular birbirini kovalarken sıkıntıyla büyük bir nefes verdim.  Umarım Berke hayatıma tekrardan girip beni zorlamazdı...

4 gün sonra...

Bugün Ejder çıkıyordu. Sonunda! Burda kaldığı zaman boyunca onunla beraber uyudum. Huzur doluydu gecelerimiz. Fakat bu işin sabahı da vardı ve hiiiç çekilmiyordu sabahları Ejder.
Sırf bana inat olsun diye o kadar iş yaptırdı ki bir ara yere bir yere kıvrılıp uyuklamak bile istedim.

Ejder üzerini giyindikten sonra hastane odasından çıktık. Ejder bir kolunu belime koyunca yüzüme çok fazla kan ponpalanmaya başladı. Yani sizin deyiminizle kıpkırmızı kesildim. Ejder benim halime sırıtırken yanımızdan geçen her erkeğe gözlerini kısarak öfkeyle bakıyordu. Ay acaba içerde mi kalsaydık?!

Ejder'in insanlara attığı bakışları önlemek ve dikkatinin dağılmasını sağlamak için bende kollarımı onun beline sımsıkı sardım. Kafamı kaldırdığım da Ejder'in huzur dolu bakışlarını ve gülümsemesini gördüm. Okulda ki gibi öfkeli veya duygusuz değildi bakışları. Masum bir çocuk gibiydi. Tek istediği sevgiye muhtaç olan bir çocuk...

Hastane kapısından çıkınca Mert ve Mercan'ın birbirine sımsıkı sarılmarını gördüm. Gülümsemem genişlerken Ejder'in önce benim gülümsememe bakıp sonra da sinirle neye güldüğüme bakmasıyla şuan olmayan gamzesinin olduğu bölgeyi ısırdım. Ejder bana bakarken ikimiz de aynı an da kahkaha atmaya başladık.

"Neye gülümsedin güzelim?"

Allah'tan bizim aşıklar bizi duymamıştı. Bakışlarım tekrar oraya yönelirken Merti, Mercan'ın anlından öperken gördüm ve işaret parmağımı onlara yönelttim.

"Vay be Mert'te sevgili yaptığına göre sıra abin de he?"

Dirseğimle karnını dürterken bende gülümsemiştim.

"Ejder,"
"Hmm?"
"Eve gidince hunharca pizza yiyelim mi?"
"Olur güzelim" dedi ve kıkırdayarak aşk kuşlarının yanına ilerlemeye başladık. Mercan bizi görmesiyle anında Mert'ten ayrılıp arabanın içine girmesi bir oldu. Yüzü kıpkırmızıydı. Bu haline kıkırdadım.

"A-a Açelya? Hahahaha elimiz de büyüdün sen ayol!" Mert'in beyninde mavi ekran çıktığına göre bunların aralarında gizli bir şeyler var!
Ejder'in alay dolu bakışları Mert'e giderken, Mert soğuk terler döküyordu. Mert kankimin bu haline kanki yüreği ile üzüldüm ve olaya el atacakken Mert daha da batırdı.

"Yani ellemek derken" oğlum Ejder öyle mi anlamıştı sen ne diyorsun ya!

"Lan!" Ejder bir anda gürleyince yerimden sıçradım. Yavaşça Ejder'e döndüğümde bir kolunu sol omzuma attı ve beni arkasına aldı.

"Ellemek falan ne diyorsun oğlum sen?!"
"Y-ya E-ejder be-n şey o anlamda şe-ey etmedim..."
Ejder'in kahkahasıyla derin bir oh çektim ve arkamı döndüm. Az önce nolmuştu ya?

"Biliyorum oğlum sen onun kankasısın neden seni kıskanayım." Sesi bir anda ciddileşerek cümlesine devam etti.
"Zaten dokunamazsın ona değil mi?!"

"E-evet" Mert ecel terlerini döktükten sonra koşarak şöför koltuğuna oturdu. Biz Ejderle bakışırken kısık gözlerle bana baktı ve bana sımsıkı sarılarak beni arabanın arka koltuğuna ilerledi ve o da yanıma geçti. Vay be! MeCat çifti oldu. Zaten ben onları ben hastanedeyken shiplemiştim de neyse...

*.*.*.*.**.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*.*
Yaklaşık yarım saat süren yolculuktan sonra evime geldim. Ejder yan kapıdan içeri girerken son kez ona baktım ve kapımı açtım. İçeri geçtikten sonra saate baktım. Hava karamıştı ve saat 20.00 olmuştu. Ceketimi ve çantamı çıkardım bir yerlere fırlatarak odama geçtim ve üzerimi değiştirdim. İçeri geçtiğim de salon da hareketlenme gördüm.

5 tanelerdi. Çok garip gözüküyorlardı karanlıkta. Yani böyle kolları kafasından çıkmış gibiydi.
Ne oluyordu, ne yapmalıydım?!
Ejder...Ejder beni kurtarabilirdi...

Hızla Ejder'i aradım ama açmadı. Tekrar aradım yine açan yok. Bu sırada içeriden takırtılar ve kapı kapanma sesleri geliyordu. Birde iğrenç kokuyu unutmamalıyım...

Ejderi neredeyse on kez aradım ama açmadı. Göz yaşlarım yavaşça süzülürken kalbimin sıkıştığını hissettim. Başıma kötü bir şey gelmişti ve o telefonunu açmıyordu. Normal de saldırabilirdim ama bu varlıkların ne olduğunu bilmiyordum ayrıca çok kişilerdi.

Telefonu son bir umut kulağıma götürdüm ve aramaya başladım. Çaldı... Çaldı...
"Efendim hatun?"
"E-Ejder  evde bir şeyler var. Yardım et yalvarırım beş kişiler"
Telefondan gelen takırtılarla ayağa kalktığını anladım.
"Kapat, hemen geliyorum. Sen saklan."
Telefon kapanınca hızla kendimi görünmez yaptım ve uçtum. Tam o sırada odamın kapısı açılmıştı. İyi zamanlama!

Yaratık tek gözlüydü. Beni fark etmesi imkansız olduğu için rahattım, hem birazdan Ejder de gelicekti kurtulurdum. Ama öyle olmadı. Yaratığın kafası ürkütücü bir sakinlikle tam benim olduğum yere bakmaya başladı. Kendimi korku filmin de hissediyordum. Yaratık hızla bana yaklaştı ve beni yere indirdi. Ona hamle yapmaya çalıştım ama koluma yaptığı şey çok acı veriyordu ve dikkatimi dağıtıyordu. Büyük ihtimalle tırnaklarıydı. O sırada kapı gürültüyle kırıldı ve yumruk sesleri geldi. Yaratık boynumu daha sıkı kavradı ve nefesim tükendi. Kapı açıldığında karşımda beyaz t-shirt'ü kan içinde kalan Ejder görmem ile çok mutlu oldum. Ejder yaratığı üzerimden itti ve yumruklamaya başladı.

Yaratığın öldüğünü anladığımda, Ejder'in sinir krizi geçirdiğini de anlamıştım. Yavaşça yanına yaklaştım. Bir şeyler mırıldanıyordu. Dikkat kesildim.

"Sen... nasıl. benim. olana. zarar... verirsin! Uzak. Durun. Bizden. Lanet. Varlıklar" kesik kesik söylediği cümlelerle hızla Ejder'i geri çektim. Onu bir an da çektiğim de afalladı. Kollarımı hızla bedenine sardım ve güzel kokusunu içime çektim.

"Özür dilerim. Ben çok özür dilerim. Duştaydım duymadım Allah beni kahre-"
Derken lafını böldüm.
"Şşt sevgilim tamam sakin ol buradayım. Kurtuldum." Ejder benden ayrıldı ve yüzümü ellerinin arasına aldı. Bana sanki kırılacak bir eşyaymışım gibi narın davranıyordu.

"Buradasın değil mi? Ya sana bir şey olsaydı güzelim? O zaman nasıl yaşardım ben?!"

Göz yaşları yanağından süzülünce sımsıkı sarıldım bir kez daha. Erkekler ağlamaz diye bir şey yoktu. Her erkek ağlardı, her insan gibi...

Evet heyecanlı bir bölümün sonuna geldik.  Hepinizi çok seviyorum. Kendinize iyi bakın...

1008 kelime

Ezik MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin