Elimdeki bilekliği sıktım. İçimde oluşan kıskançlığın kıvılcımları rahat nefes almama izin vermiyordu. Parmaklarımı şıklattım ve bilekliği ateşe verdim. Yanan bilekliği yere attım ve evin yanmasına izin verdim.
Ateş odayı cayır cayır yaktı. Odadan hızla çıktım ve görünmez oldum. Kendi odama geçip tahta çekmeceden kağıt ve dolma kalem aldım. İntihar notumu yazdıktan sonra gülümsedim ve görünmez oldum. Alt katta ki siyah sırt çantamı ve bavulumu da görünmez yaptım ve onları elime alıp arka kapıdan çıktım.
İntihar notu ne alaka?
Bir anda kayboldum ve aynı hızla geri geldim. Ve şimdi yine aynı şekil de bir anda yok olursam çok dikkat çeker. İntihar notunda kendimi bilerek ateşe verdiğimi ve küllerimi dahi bulmalarını istemediğimi yazdım. Böylelikle bu iş uzamadan kapanmış olacak.
Kendi iç sesime de açıklamamı yaptıktan sonra arkamda bomba misali patlayan bina ile adımlarım daha da hızlandı. Önümdeki, Aras'ın odasına doğru bakan güvenlik kamerasını telekinezi ile parça pinçik ettim. Ben oradan uzaklaştıktan birkaç dakika sonra polis, itfaiye ve ambulansın sesleri çok uzaktan duyulmaya başladı. Büyük ihtimalle yangın yerine varmışlardı. Bir elim nedensiz yere kolyeme giderken diğeri de karnıma yöneldi. Bu esna da deminden beri hüzünlü ve kederli olan yüzüme anında sıcacık bir tebessüm yerleşti.
"İyi olacağız anneciğim. Sen hiç korkma tamam mı?"
Karnımdan ve kolyemden çıkan mavi bir ışık ile bunun bir tamam anlamına geldiğini düşündüm. Görünüşümü değiştirdim ve 30'lu yaşlarında olan bir adam kılığına girdim. Görünmezlikten çıkıp arabama bindim ve özel güçlerimle arabanın plakasını değiştirdim. Arabayı dağa doğru sürmeye başladım. Kimsenin olmadığı ıssız ama soğuk bir araziye yöneldim. En son gittiğimden bu yana insanların 'paranormal' olaylara ilgisi ve merakı çok artmıştı. Bu yüzden önlemli ve dikkatli davranmalıydım. Ellerimle kara hükmederek bir salise içinde geçidin sığabileceği basit bir kulübe yaptım. Hemen içine girdim ve kendi dış görünüşüme geri döndüm. Böyle bir yeteneğim olduğunu ve kara hükmedebildiğimi bilmiyordum.
Ellerimi avuç içleri birbirine değecek şekilde birleştirdim ve kafamı bir arkaya bir öne atarak geçit büyüsünü mırıldandım. Birkaç saniye içerisinde mavi ve ışıklı bir geçit açıldı. Yere koyduğum çantaları aldım ve geçidin içinden geçtim.
Maviden laciverte doğru dönen geçidin içindeki kıvılcımlar benim nereye gittiğime yön veriyordu. Geçidi kendi odama doğru ayarladım. Birkaç dakika içerisinde de geçit bir anda bembeyaz bir ışıkla parladı ve beni odama ışınladı.
Odama geldiğimde gözlerim özlemle etrafta dolaştı. Burada çok fazla anım vardı. Genel olarak da çok özlemiştim burayı. Ayağa kalktığım anda üzerime atlayan bir kanka sürüsü ile yere çakıldım.
"AĞAĞAĞA AÇELYAAĞ!"
Mercan'ın anırmasıyla kıkırdadım.
"ABLAM GELMİŞ AYOL!"
Gözlerimi büyüttüm. Herkes Mert'e Allah seni kahretsin bakışı atarken o sırıttı ve yerinden yavaşça doğrulup Egemen'in ağzını kapattı.
"Sen bu kelimeleri kimden öğrendin ya!"
Hepimiz beraber kıkırdadık. Mert sonunda Egemen'i bırakıp bizimle ilgilendi. Gözlerimle hepsini süzdüm. Hiç değişmemişlerdi. Gülümseyerek gözlerimi onların üzerinde gezdirirken Meral'in karnının şiştiğini fark ettim. Ağzımdan, şaşırdığımı gazlasıyla belli eden bir nida çıktı. Hepsinin bakışları önce bana sonra benim baktığım yere yönelince Meral utançla kafasını hemen dibindeki abimin omzuna gömdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezik Melez
Fantasy17 yıllık hayatınızda sürekli ezildiğinizi düşünün. sürekli şişman olduğunuzu ve sevilmediğinizi,hiç bir arkadaşınızın olmadığı bu dünyada yapayalnız kaldığınızı düşünün.Ve bütün yakınlarınızın sizden sakladığı bir sır olduğunu düşünün.Ben kendimi y...