ÇIKARIN BENİ!

8.8K 522 29
                                    

Multi:Mercan

Gözlerim yavaş yavaş açılırken kolumun acısıyla yerimden kıpırdadım. Önümde heryeri simsiyah olan bir adam vardı. Korkuyla gözlerimi açıp kapatırken arkadan gürleme sesi geldi. Kafamı arkaya bakmak için çevirdim fakat sesin sahibini göremedim. Aklıma en son olanlar gelince korku tüm bedenimi kaplamıştı. Önümdeki siyah varlık garip bir şekilde konuşmaya başladı.

"Sen ölmelisin!" Yüzümü buruşturdum. Kimdi bunlar? Önümdeki varlık neydi? O sırada arkamdan biri sarıldı. Tanıdığım bir kokuydu...
Yabani bir çiçek kokuyordu. B-bu Ejder?!
"Üzgünüm küçüğüm bunu yapmak zorundaydım" diye mırıldandı arkamdan sarılırken.
"N-ne yapmak zorundaydın?! Ejder yalvarırım çıkar beni korkuyorum ne oluyor?!" Dedim sessizce isyan ederek. Korkudan sesim ve ellerim titremeye başlamıştı. Ejder son kez sarıldıktan sonra içeri gitti. Odada sadece ben kalmıştım. Oda karanlıktı, fakat ben etrafı görebiliyordum. Önümdeki yatağın üzerinde biri oturuyordu. Yüzünü seçememiştim. Ama tanımadığım biri olduğu kesindi...

"Hoş geldin!" Dedi gür bir sesle.
Cevap vermedim...
"Seni neden buraya getirdiğimizi biliyorsundur!" Dedi tekrar aynı tonda.
Cevap vermedim...
"Neden susuyorsun cevap versene!" Dedi.
Cevap vermedim...
"Peki melezcik ölümün nasıl olsun?" Diyip iğrenç bir kahkaha attı. Yine cevap vermedim.
"O zaman ben seçiyorum!" Diyip yanındaki oyuncak silahlardan birini alınca bastım kahkahayı. Adam bana garip garip bakmaya başlayınca kendimi frenledim ve sustum. Eğer benim karanlığı görme gücümün olduğunu bilirse gerçek şeyler kullanabilir. Adam silahı kafama dayarken konuşmayı akıl edebildim. Amacım onu daha fazla sinirlendirmekti.

"Bu evrenin kraliçesini basit bir silahla öldürmen ne kadar doğru?" Dedim ifadesiz bir şekilde. Adam birkaç saniye durdu.

"Haklısın, senin korktuğun şeylerin yolundan gitmeliydim kraliçem. Ama üzülmeyin bunun içinde size hazırladığımız bir işkence odası var buyurun oraya geçelim." Dedi alayla. Benim korktuğum bir şey yoktu.
Benim oturduğum sandalyeden kaldırarak kollarımdan tuttu ve odaya sürüklemeye başladı. Harbi harbi salak bu. Kolumu çekmek için tüm gücümü kullandım fakat olmadı. Korkuyla karşıma baktığımda adamın özel yapım bir iple beni tekrar bağladığını anladım. Adam kapıdan çıkarken son bir bakış attı ve beni karanlık odada bırakıp gitti. Ne yani karanlık veya klastronofobim olduğunu mu düşünüyorlar?

Sıkıntıyla nefes verdim ve bulunduğum tahta sandalyede biraz yayıldım. Tam kafamı arkaya yaslayacaktım ki bacağımda hareket eden şey bunu engelledi. Bacağımı ileri geri hareket ettirdim ama bunlar çoğalmasından başka bir işe yaramıyordu. Bakışlarımı endişeyle yere indirdiğimde, yaklaşık 50-55 arası zehirli yılanın bacağımda dolaştığını gördüm.

Ben az önce hiçbir şeyden korkmam mı demiştim?

Çığlık atıp ağlamaya başladım.  Belli bir süre sonra ellerimdeki ipler çözüldü fakat yılanlar çoğalmaya başladı. Vicut ısım ve kalp atışım artmaya başladı. Nefes alamıyordum ve gözlerim karardı. Ama hala hareket edebiliyordum. Son gücümle birkez daha bağırdım
"ÇIKARIN BENİ!"
Vampir olduğum için ölmezdim, ama bu acı çekmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Yavaş yavaş gözlerim kararırken yere yığıldım. Sanırım kurtarılmam için artık çok geçti...

Bölümleri az ama öz yazmaya çalışıyorum. Bence böyle daha heyecanlı oluyor. Böyle yazmaya devam etmeli miyim? Yorumlarınızı bekliyorum...

Ezik MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin