HOŞÇAKALIN...

6K 393 30
                                    

1 hafta sonra;
Kendimi bu son bir hafta da sadece melez derslerine verdim. Son bir hafta kalmıştı. O haftada da savunma öğrenecektim. Ejder ve diğerleri ile fazla konuşmuyordum.
Bana kızdıklarının farkındayım ama buna mecburum. Benim için geldiklerini öğreneli 1 hafta geçmeden, başka bir gezegenin bana ihtiyacı olduğunu öğrendim. Bu demek oluyor ki buraya alışamam. Halkım kendi mutluluğumdan önce gelmeli ve ben daha fazla buraya alışırsam gidemem. Onlara hiçbir şey söylemedim. Gideceğim gün öğrenmelerini istedim çünkü beni engellemeye çalışacaklardı. Bunun bilincindeydim.

"Efendim, dışarı da sizi bekleyen küçük bir çocuk var." Doğru ya nasıl unuturum! Egemen bize gelecekti her ayın 16'sı. Kafamı tamam anlamın da salladım.

Masadan yavaşça kalktım ve dışarı çıktım. Egemen bir bankta oturmuş bizimkilerle oynuyordu. Hepsi mutluydu. Görünmez oldum ve uzunca onları izledim. Ejder'in gülüşü, çok güzeldi be! Kendimi efkarlı Rıfkı amca karakterinden kurtardım ve son kez onlara bakıp arkamı döndüm. Bunu yapmak zorundaydım. Bu sadece halkım için değil benim için de önemliydi.

Tekrardan kütüphaneye geldiğim de arkamdan gelen ses ile dondum.

"Güzelim, neden bizden kaçıyorsun?" Ses Ejderin'di bana güzelim demesini ne kadar özlediğimi fark ettim. Onlara bunu söyleyemezdim. Fakat kendimi durduramadım ve koşarak sarıldım ona. Birkaç dakika sonra belim de hissettiğim sımsıkı eller ile birkaç gündür bulamadığım huzuru buldum. Onu özlemiştim.
"Özür dilerim Ejder, bunu çok yakın da öğreneceksiniz ama şimdilik bir şey diyemem" kokumu uzunca içine çekti. O da özlemişti beni biliyordum.
Bunu yapmak zorundayım..
"Peki güzelim sen nasıl istersen" dedi anlayışlı bir şekil de. Onu bulduğum için Allah'a bir kez daha teşekkür ettim. Ben onsuz o kadar süre nasıl yaşardım?

Uzunca sarıldık, konuşmadan. Ejder'in telefonu çalınca ayrılmak zorunda kaldık.
Kaşları telefona bakınca çatıldı.
"Kayıtlı olmayan bir numara" elinden alıp ben açtım. Neden bu kadar saçma bir iş yapmıştım hiçbir fikrim yok.

"Alo fındık farem?" Telefondan gelen cırtlak kadın sesi ile sinirlerim tavan yaptı. Kimdi bu kadın?! Ben daha cevap veremeden konuşmaya devam etti.
"Beni dün gece yalnız bırakmanın nedenini bilmiyorum ama istersen devamını bu akşam yap-" sinirle telefonu Ejder'e verdim. Lanet olsun gözlerim dolmuştu. Her zerremin yandığını hissedince kendimi ondan uzaklaştırdım. Dün gece ne olmuştu? Siktir...

"Açelya-"
Boğazım da ki yumruya aldırmadan konuştum.
"Tamam, şey benim bir işim çıktı görüşürüz." Dedim güçsüzce. Emin olmam lazımdı. Fakat onun beni aldatmadığı kesinleşene kadar ondan uzak duracaktım. Yapmazdı değil mi? O öyle biri değildi. Hızla yanından ayrılırken gözyaşlarım yanaklarımı ıslattı.
Belki de yapar?
Dün gece gerçekten ne olmuştu? Umarın aklım da ki değildir...

Sonun da kocaman okulda ki lavaboyu bulduğum da kendimi içeri attım. Ağlamam durmuştu fakat iç çekiyordum. Ne olmuştu ki? Ne yapmıştım?! Hayır, hayır bu sefer hata ben de değildi. Sadece, biraz uzak kaldım diye başka bir kadını bana tercih ediyorsa hata kesinlikle onundu. İyice sakinleşince derin bir nefes verdim ve ayağa kalktım. Güçlü durmam lazımdı. Elimi yüzümü yıkadım ve lavabodan çıktım. Tekrardan kütüphane'ye giderken orda olmaması için dua ediyordum. Kütüphaneye geldiğim de duvarın içinden baktım. Şanslı tarafıma denk gelmiş olmalı ki orada yoktu. Hızla kütüphane de bıraktığım önemli kitapları aldım ve odama ışınlandım.  Umarım buradan bir an önce kurtulurdum...

1 hafta sonra...

Gitme günüm gelmişti. Son hafta içerisin de kendimi sadece geliştirmeye harcamıştım ve bunu başarmıştım da. Akademi de ki en güçlü hocalardan ders almış ve daha iyi olmuştum. Yapmam gerekenler 1900 şeytan ve tekrardan kurmam için var olan bir gezegen. Yaklaşık 1 ay içerisin de geri dönecektim ve bir de burada ki iblislerden kurtulmam gerekecekti. Bunu başarabilirdim, kendime bu konu da güvenim sonsuzdu. Şuan ki tek problemim Mertler'di. Hâlâ olaydan haberleri yoktu ve bana bu haberi daha önce vermediğim için bana kızacaklardı. Bunu hissediyordum.

Sonun da hepsini bir oda içerisin de bulunca koşarak yanlarına gittim. Meral'in beni görünce gözlerin de bir ışıltı olsa da bana trip atmakta kararlıydı. Haklıydı da.

"Ne oldu?" Dedi Mert bana bakmamaya dikkat ederek. Bu beni üzmüştü ama zaten böyle bir tepkiye karşı hazır tutmuştum kendimi.
Olayı onlara baştan sona anlattığım da Meral ve Mercan ağlamaya başlamıştı.

"H-hiç mi geri dönemeyeceksin?"
Dudağımı büzdüm ve bilmiyorum anlamında omuz silktim.

"Eğer ölmezsem 1 ay'a yakın gelirim fakat güçlerimi kullanmak beni yorarsa veya iblisleri yenecek gücü kendim de bulamazsam bir daha geri dönemem. Bunun için üzgünüm." Ağlaması daha da şiddetlenirken kendimden iğrendim. Benim yüzümden ağlıyorlardı ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Abim sinirden yerin de kudururken Ejder'in saçı yanıyordu. Element'i ateş olduğu için çok fazla sinirlenince vücudu'nun herhangi bir bölgesi yanardı. Hepsini çok özleyecektim.

Mert çatallaşmış sesi ile konuşmaya başladığın da kafamı ona çevirdim ve göz göze geldik.

"Bunu neden daha önce bize söylemedin?!" Dedi kırılmış ama sert tutmaya çalıştığı  ses tonuyla.
"Çünkü, engel olurdunuz! Bunu hem halkım hem de geleceğiniz için yapmak zorundayım yalvarırım anlayın artık beni!" 5 saniye için de hepsi birden bana sarılınca huzur doldum. Fakat hâlâ bir tarafım korkuyordu. Ben tek başına bunları yapabilecek kadar sorumluluk sahibimiydim? Hiç sanmıyorum..

Son kez sarıldıktan sonra gözüm yaşlı bir şekilde Ejder'in yanına gittim. Hepsinin bakışları bizdeydi biliyordum.

"Eğer 1 ay içinde dönmezsem o kızla veya başka birsiyle beraber olmana izin veriyorum. Tabii bunu vicdanına yedirebilirsen. Fakat bu son 1 ayı bekle. En azından bana olan saygın için." Dedim titretmemeye çalıştığım sesimle. Bana sıkıca sarıldı. Saçlarımı öptükten sonra tebessüm etti. Yanağından süzülen bir damla yaş, gözümden kaçmamıştı.

"Prensesim, sana yemin ederim ki başka biri sen olsan da olmasan da yok. Ayrıca tabii ki geri döneceksin bir daha sakın bu lafı kullanma!" Dedi sitemle. Burukça tebessüm ettim ve diğerlerine döndüm.

"Hoşçakalın..."










7000 kişi olmuşuz! Bu benim için büyük bir onur. Hepinize kucak dolusu sevgiler. Bölümü geç attığım için de özür dilerim. HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM!

Ezik MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin