Yatakta kan ter içinde uyandım. Sanki bir maraton koşmuşum gibi nefes nefese kalmıştım. Dudağıma doğru yönelen tuzlu suyu hissedince ağladığımı fark etmiştim.
Çok bitkin hissediyordum. Halen daha rüyanın daha doğrusu kabusun etkisinden çıkamamıştım. Gerçekten böyle bir şey olsa kimi seçerdim? Ne yapardım? Gerçi, artık Aras yoktu. Bu yüzden böyle bir seçim yapmam imkansız olurdu.
Son kez derin bir nefesi alıp verdikten sonra üzerimdeki oldukça kalın yorganı ayaklarımla geriye ittirdim. Ellerimi yumruk yaptım ve gözlerimi ovuşturdum. Yataktan büyük bir yoğunlukla kalkarken odada benim olmayan bir telefon sesi yankılandı.
Etrafta kısa çaplı gözlerimi gezdirdim. Vampir güçlerimle nereden çaldığını tespit etmiştim. Yavaş ve ses çıkarmamaya dikkat ederek salona yöneldim.
Ölüler dünyasından birisinin olması da fazlasıyla ihtimaldi. Salona geçtiğimde masanın üzerinde duran büyücünün bende unuttuğu telefonu görünce içimde bir rahatlama hissi belirdi. Telefona uzandım ve onu sıkıca kavradım.
Peki ya şimdi ne yapmalıydım? Eğer arayan kişi önemli biriyse benim hakkımda yanlış algılara kapılmaz mıydı? Saçmalıyordum. Şimdi telefonu açıp telefonun sahibinin telefonu bende unuttuğunu ve bir türlü ona ulaşamadığımı söylersem bir taşla iki kuş vururdum.
Tam telefonu elime almıştım ki bir anda kapandı. Çok geçmeden tekrar çalmaya başladı. Arayan gizli numaraydı. Kaşlarım kendiliğinden çatıldı. Ortaokuldan beri gizli numaralardan korkardım. Bu bir çeşit fobi gibi bir şey yaratmıştı üzerimde. Üstelik sadece gizli numaralardan değil, telefonumda kayıt olmayan numaralardan da korkmuştum.
Açmamakta kararlıydım ama lanet olası merak dürtülerim beni açmaya yöneltiyordu. Daha fazla arafta kalmak istemediğim için telefonu açtım.
"Alo, Açelya kaç! Onlar- onlar geliyorlar!"
Kaşlarımı çattım. Bu büyücünün sesiydi.
"Kimler geliyor?"
"İsyan başladı! Onlar mologlar ve bitasteler. Kaç! Görünmez olman onlara yaramıyor. Bir yere ışınla kendini hemen!"
Telefon suratıma kapanırken hemen odama geçtim ve kendi telefonumu aldım. Yatağımın hemen baş ucundaki komidini üzerindeki resme kısaca bir bakış attım ve onu da yanıma aldım. Mologlar ve bitasteler burayı dağitacak ve küle dönüştüreceklerdi. Bu resmi bir daha asla bulamayabilirdim nasıl olsa.
Yukarıya özel bir dolap ışınladım. Daha önce planın yazılı olduğu kağıda yaptığım büyünün aynısını yapmıştım. Birazcık bile fazladan zamanım olsaydı kesinlikle daha güçlüsünü ve güvenlisini yapardım. Ancak zamanım dolmuştu. Tam geçidi açacakken duraksadım.
Buradaki herkes bana güveniyordu. Onları koruyacağıma ve sonsuza kadar güçlü kalacaklarına inanıyorlardı. Cidden ne yapıyordum ben?
Bana bu kadar güvenen kişiyi arkamda bırakıp bir korkak gibi kaçacak mıydım?
Hayır, ne olursa olsun bana güvenen hiç kimseyi yarı yolda bırakmayacaktım. Geçidi geri kapattım ve görünmez olup tavana tırmandım. Kapı aniden açıldı. Şuan beni görmeleri imkansız oldugu için rahattım. Vampir güçlerim sayesinde beni göremeyeceklerdi. Hem görünmezdim hem de tavandaydım. Ne kokumu alabilir ne de varlığımı hissedebilirlerdi.Onları ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Onlari şuana kadar sadece kitaplarda ve efsanelerden okuduğum kadar biliyordum. Resimlerini elbette ki görmüştüm fakat bunlar sanki gördüğüm resimlerin aksine daha da renksizdi. Nasıl anlatsam, sanki bir böcek türü gibiydiler. Ancak normal böcek türlerinin aksine daha büyük ve korkunçtular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezik Melez
Fantasía17 yıllık hayatınızda sürekli ezildiğinizi düşünün. sürekli şişman olduğunuzu ve sevilmediğinizi,hiç bir arkadaşınızın olmadığı bu dünyada yapayalnız kaldığınızı düşünün.Ve bütün yakınlarınızın sizden sakladığı bir sır olduğunu düşünün.Ben kendimi y...